Bergama Antik Kenti'ndekiler karbonhidrat ağırlıklı beslenmiş
AA
Türk ve Alman bilim insanlarının Bergama Antik Kenti'nde incelediği iskeletler, 2 bin yıl önce bölgede yaşayanların karbonhidrat ve bitki ağırlıklı beslendiğini ortaya koydu.
UNESCO Dünya Miras Listesi`nde yer alan Bergama Antik Kenti`nde Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Alman Arkeoloji Enstitüsü, Celal Bayar Üniversitesi, Berlin Teknik Üniversitesi, Münih Ludwig Maximilians Üniversitesinden bilim insanları çalışma yürütüyor.
2
Bergama Antik Kenti "Pergamon" olarak da biliniyor.
3
2 nekropolden çıkarılan iskeletler üzerinde çalışma yapan Münih Ludwig Maximilians Üniversitesi Tarih Öncesi Protohistorik ve Roma Arkeolojisi Uzmanı Prof. Dr. Wolf Rüdiger Teegen`in uluslararası makaleleri de Antik Çağ`da yaşayanların beslenme alışkanları ve hastalıklarına ilişkin ipuçları veriyor.
4
Prof. Dr. Wolf Rüdiger Teegen, fosil ve kemik kalıntıları üzerinde çalışmalar yürüttüğünü, bu kapsamda da yaklaşık 11 yıldır Bergama`da bulunduğunu söyledi.
5
Bölgede bulunan 300 iskelet ve kemik kalıntısı üzerinde araştırmalar yaptıklarını anlatan Teegen, çalışmalarının Roma ile Bizans dönemini de kapsadığını söyledi.
6
İncelemelerinde öncelikle "cinsiyet" ve "yaş" üzerinde durduklarını anlatan Teegen, "Bazı iskeletlerde cinsiyet belirlemek imkansız oluyor. Yaş belirlemesi çok daha mümkün. Tipik bir yaş dağılımı görüyoruz. Roma ve Helenistik zamanlar için de bu geçerli. İnsanların ağırlıklı olarak 20 ila 40 yaşları arasında öldüğünü tespit edebiliyoruz. Daha ileri yaşlarda ölüm oranları ise daha düşük. Özellikle kadınların ölüm yaşı hamilelik ve doğum gibi sebeplerle 40 yaş altında" dedi.
7
Sert darbe gibi sebepler dışında ölüm sebeplerine çok nadir rastladıklarını kaydeden Teegen, ateş veya ishal gibi belirtilerle ilerleyen bazı hastalıkların iskelette iz bırakmadığını söyledi.
8
Hastalıklar konusunda geniş bir yelpaze olduğunu anlatan Teegen, şöyle konuştu:
"Çalışmalar sırasında en sık rastladığımız bugün de yaşanan tartar, apse, diş kayıpları gibi sorunlar. Bu hastalıklar çocukluk ve gençlik döneminde de önemli rol oynuyordu. Özellikle kafatası üzerinde de duruyoruz. Örneğin sinüsler. Bu da kısmen o dönemde ısınmak için kullanılan ocak ateşinden kaynaklanıyordu. Bu sağlık açısından çok olumlu olmayan bir durum. Kış aylarında yetmeyen ısıtma nedeniyle kireçlenme, eklem iltihapları da görülebiliyordu."
9
Prof. Dr. Wolf Rüdiger Teegen, dönemin beslenme alışkanlıkları konusunda da yine dişlerden faydalandıklarını ifade ederek, "Karbonhidrat zengini bir beslenme biçiminin yaygın olduğunu görüyoruz. Ekmek ve yulaf lapası gibi" dedi.
10
Laboratuvardaki karbon ve azot araştırmalarından da birçok insanın bitki bazlı beslendiğini anladıklarını aktaran Teegen, "Belirli bir yüzde düzenli olarak et yiyebiliyordu. Çok et yiyen kişi sayısı ise azdı. En pahalı et ise o dönemde tavşan etiydi" dedi.