Hasankeyf Kazı Başkanı Doç. Dr. Zekai Erdal, kazı çalışmalarının tarihi yerleşkede bulunan Büyük Saray ve çevresinde devam ettiğini söyledi.
2
Hasankeyf Kalesinin bilimsel yayınlar da dikkate alındığında Roma döneminden bugüne kesintisiz bir geçmişinin olduğunu bildiren Erdal, tarihi yerleşkenin yakınında bulunan 12 bin yıllık Hasankeyf höyüğünün bulunmasının Roma döneminden önce de bir yaşamın olduğuna işaret ettiğini kaydetti.
3
Büyük Saray`ın doğusundaki duvarların önünde bulunan ve 1820`lerden bugüne ulaşan mezarlarda derine doğru bir çalışma yapıldığını aktaran Erdal, böylece Büyük Saray duvarını ortaya çıkarmaya çalıştıklarını belirtti.
4
Türk İslam mimarisindeki mezarlıkların baş şahidesi, ayak şahidesi veya tek şahide şeklinde olduğunu ancak Hasankeyf`te yaptıkları çalışmalarda ilçeye özgü bir mezar taşı bulduklarını anlatan Erdal, şöyle devam etti:
"Hasankeyf`e özgü olarak pehle taşlarının ortasında kulak benzeri, üçgen bir çıkıntı olduğu örnekler karşımıza çıkmıştır. Bu çıkıntılarda bazıları sade olduğu gibi bir kısmında yazı bir kısmında süsleme örnekler karşımıza çıkar. Bu mezar tipi Hasankeyf çevresinde köklü bir mazisi olan Ahlat, Bitlis, Silvan, Diyarbakır, Siirt yöresindeki mezarlıklarda ve alanda yaptığımız incelemelerde bulunmamaktadır."
5
Hasankeyf`te keşfedilen farklı yapıdaki mezar taşlarını alanında uzman bilim insanlarıyla paylaştıklarını bildiren Erdal, bu mezar tipolojisinde bir mezar taşının bugüne kadar tespit edilmediğini vurguladı.
6
Erdal, "Bulduğumuz mezar taşlarının tipolojisini sorduğumuzda hocalarımız da bu tarz bir mezarın bu zamana kadar Anadolu`nun diğer yerlerinde rastlamadıklarını söylediler. Buna paralel olarak bu pehle taşındaki (mezarın yan taşı) çıkıntının, mezar taşlarının, mezar tipolojisinin Hasankeyf`e özgü olduğunu söylememiz yerindedir." ifadelerini kullandı.