Arkeolojik olarak tarihi çok eskilere kadar uzansa da Şuşa’nın bugünkü noktada kuruluşu, 18’inci yüzyıl ortalarından, Karabağ hükümdarı Penehali Han’a dayandırılıyor. Deniz seviyesinden 1300-1600 metre yükseklikte bulunan şehir, tarih boyunca Kafkasya’da kültür ve sanatın merkezi olarak bilindi. Dünyaca ünlü Azerbaycan mahnıları burada yazıldı, müzisyenleri burada yetişti. Şair Hurşidbanu Natavan, Azerbaycan’da müzik eğitiminin temilini atan Besteci ve Müzikolog Üzeyr Hacıbeyli, gazeteci Ahmet Ağaoğlu, şair Vaqıf, Şuşa doğumluydu. Cabbar Garyağdıoğlu, Gurban Pirimov, Bülbül Murtaza, Han Şuşinski, Reşid Behbudov, Nizayi, Fikret Emirov, Süleyman Alasgarov, Seyyid Ahmet Karabaği, Adıgüzeloğulu Zülfü, Büyük Kurban, Şekeroğlu Kerim, Kasım Bey Zakir, Süleyman Sani Ahundov, Abdurrahim Hakverdiyev, Necef Bey Vezirov da bu şehirde yetişen müzisyen, yazar ve düşünürler olarak Azerbaycan ve Türk kültürüne izler bıraktılar.
1989’da 23 bin kişinin yaşadığı şehirde, nüfusun yüzde 90’ından fazlası Türklerden oluşuyordu. 1992’de Ermenistan’ın işgal etmesinin ardından, Türkler şehirden göç etmeye zorlandı. 8 Kasım 2020’de ise yeniden kurtarıldı.
Şuşa, Dağlık Karabağ’ın tam ortasında yer aldığı için stratejik olarak çok önemli. Bu noktayı kontrol etmek, bölgedeki tüm ulaşımı da kontrol etmeye elverdiği için, kurtarılması şiddetli çatışmalarla ve şehitler verilerek gerçekleşebildi.
Bugün nüfusu 5 bini altına düşen şehirde eskiden olduğu gibi yeniden mahnılar söylensin, şen sesler duyulabilsin diye bayındırlık çalışmaları sürüyor. Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in özel önem gösterdiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işgalden kurtarıldıktan sonra ziyaret ettiği Şuşa, yeniden kültürün başkenti olma yolunda ilerliyor. Şehri bir yıl içinde eski güzel günlerine dönüştürmek için yoğun çalışma yapılıyor. Şehir çevresinde Ermeni işgalcilerin kaçarken döşediği mayınları temizleme çalışması sürerken, yollar yenileniyor, binalar tamir ediliyor ancak kurşun ve bomba izleri halen görülebiliyor.
“Karabağ’ın kalbi” nitelemesi de yapılan Şuşa’da, Han ve Gahal Mağaraları, Şuşa Kalesi, Hurşidbanu Natevan, General Mehmandarov, Ressam Mir Muhsun Navvab, İbrahim Han’ın kızı Gara Büyükhanım’ın türbeleri, Gence Kapıları, Gövhar Ağa Camii, Rastabazar ticaret merkezi gibi eserler tamir edilerek yenileniyor. ‘Azerbaycan Maralı’ şarkısına konu olan ‘Turşsu’ maden suyu ve ‘İsa Bulağı’ denilen ünlü çeşme de yine burada.
Karabağ için şehit olan Türk askerlerinin sembolü kabul edilen Harı Bülbül çiçeği de bu bölgeye ait güzellikler arasında yer alıyor. Mor ve sarı rengi ile dikkat çeken çiçek, Şuşa çevresinde yaygın olarak görülüyor. Türk mitolojisinde önemli bir yeri bulunan Harı Bülbül, Karabağ’ın işgalden kurtuluşunun da sembollerinden biri oldu. Şuşa kalesi içinde Harı Bülbül’ü sembolize eden bir anıt bulunuyor.
Şuşa’nın en bilinen mahnıları arasında ‘Harı Bülbül’, ‘Qalalıyam Qalalı’, ‘İrevanda Xal Qalmadı’, ‘Tiflis’in Yolları’, ‘Qemerim’, ‘Şuşa Tesnifi’, ‘Qarabağın (Azerbaycan) Maralı’ gibi eserler var. Karabağ’ın işgalde olduğu ve kurtulduğu dönemlerde de Azerbaycanlı sanatçalır, Şuşa için çok sayıda şarkı yaptılar.