4.0 kavramı ilk olarak 2011’de Almanya’daki bir fuarda ‘endüstri 4.0’ olarak duyuldu. Uzmanlar bu kavramın, özellikle Çin’in artan üretim gücüyle rekabet edebilmek için bir strateji ile ortaya atıldığını ve sonrasında yaygınlaştığını söylüyor. 4.0 kavramı endüstriye ait bir kavram olarak çıksa da bu kavram endüstri 4.0 teknolojilerini kullanan tüm sektörlerle ilişkilendiriliyor.
Endüstri 4.0’ın ardından ortaya atılan diğer bir kavram ise ‘toplum 5.0’. 2017’de, dönemin Japonya Başbakanı tarafından vurgulanan toplum 5.0 kavramı, endüstri 4.0 araçlarının insanların yararına etkili bir şekilde kullanıldığı, refah seviyesi yüksek bir toplum modelini ifade ediyor.
Endüstri 4.0'ın kapsamı
Endüstri 4.0’ın dokuz temel teknolojisi bulunuyor. Bunlar; nesnelerin interneti, siber-fiziksel sistemler, otonom robotlar, bulut bilişim, 3D yazıcılar, büyük veri, artırılmış ve sanal gerçeklik, simülasyon, siber güvenlik sistemleri...
Bursa Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aytaç Yıldız endüstrinin gelişimi için, “Ortada bir problem varsa, ortada bir ihtiyaç varsa ürün ya da teknoloji gelişir” yorumunu yaptı.
Yıldız, gelecekte neler olabileceğine dair bir araştırmadan da bahsetti:
“Diyorlar ki; endüstri 4.0, 2030 yılına kadar mesleklerin yüzde 30'unu yok edecek ama yerine başkaları gelecek tabii. Endüstriyel satışlarda yüzde 2 ila 3 arasında bir artış sağlanacak. Çünkü herkes o teknolojileri almaya başlayacak. Kısa vadede ama istihdamda yüzde 6 artış olması bekleniyor.”
Yıldız, toplum 5.0 ile kişilerin ihtiyaç duydukları ürünleri, ihtiyaç duydukları miktar ve zamanda ulaştırmanın, farklılıkları da göz önüne alarak herkes için yüksek kalitede ve konforlu bir yaşamın amaçlandığını söyledi.
Aynı zamanda toplum 5.0, teknolojileri aşırı kullanmanın yarattığı olumsuz etkileri de ortadan kaldırabilecek bir toplum yapısını ifade ediyor. Yıldız, “Sanal dünya ile fiziksel dünyanın gerçekten anlaşılır bir şekilde, güzel bir şekilde işlemesini sağlıyor. Dolayısıyla aslında toplum 5.0’ı tehdit olarak değil de insanların yararına bir devrim olarak adlandırmamız gerekir” dedi.
Tarım 4.0 hangi faydaları sağlıyor?
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Prof. Dr. Emine Kılavuz, “Artan dünya nüfusu nasıl beslenecek? Bir taraftan su problemi, kıtlığı karşımızda, iklim değişiklikleri karşımızda, artan nüfus karşımızda, büyüyen kentlerden dolayı maalesef tarıma ayrılabilecek alanların giderek azalması problemi karşımızda…” dedi ve ekledi:
“Endüstride kullanılan bu sistemi, tarımda nasıl kullanmamız gerekiyor? Yani tarım 4.0 dediğimiz olay nedir? Biz şunu söylüyoruz, şu an ciddi anlamda aslında iklim değişikliklerinin arkasında sadece sanayinin değil, tarımın da olduğunu biliyoruz. Yani karbondioksit salımını yapan bir sektör. Dolayısıyla hem çok su kullanıyor hem karbondioksit salımı yapan bir sektör. Tarım 4.0 uygulamalarıyla daha etkin yani girdisi düşük fakat verimi çok yüksek olan bir üretim sistemine geçmemiz gerekiyor.”
Tarım 4.0 uygulamalarıyla su tasarrufu sağlandığını, gübre kullanımında azalma olduğunu, tarımda maliyeti artıran zararlılarla daha etkili bir şekilde mücadelede edilebildiğini söyleyen Kılavuz, yazılımların ve drone kullanımının tarımsal teknolojilerde etkili olduğunu belirtti ve tarım 4.0 uygulamalarından bazılarını şöyle sıraladı:
“Nanoteknoloji ile üretilen akıllı gübreler var, nanopestisitler var mesela… Kimyasalın yerine artık daha doğal, çevreye zarar vermeyen uygulamalara geçiş yapıldığını görüyoruz ve tarımsal üretimde akıllı makinelerin kullanıldığını görüyoruz.”
Kılavuz, yaptıkları çalışmadan şöyle bahsetti:
“Küçük ülkeler var dünyada ve bunlar çok ciddi ihracat yapıyorlar, tarımsal ürün ihracatı yapıyorlar. Yani bu ülkeler ne yapıyorlar da bu kadar ürün ihraç ediyorlar? Hem kendi halklarını doyuruyorlar hem de dünyaya tarımsal ürün ihraç ediyorlar. Bunlara baktığımız zaman, özellikle Hollanda, İsrail hatta Vietnam, Kore, Tayvan’ın çok ciddi anlamda tarımda dijital uygulamalar yaptıklarını fark ettik, yani biz bunlar üzerine gittik aslında. Bu ülkeler çok önceden devlet, üniversite ve çiftçinin bir arada olduğu bir sistem oluşturmuşlar. Üniversiteler araştırma yapıyorlar verimliliğin artırılması için, devlet finansal destek sağlıyor, çiftçi de üretiyor. Bu yeni teknolojileri uygulamaya çalışırken bir taraftan yaptıkları Ar-Ge çalışmalarıyla sadece üretim yapmıyorlar; tarımsal teknolojileri de dünyaya satıyorlar.”
Eğitim 4.0
Eğitim 4.0’ı konuştuğumuz Marmara Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Abdullah Demir, sanayi devrimi öncesi eğitimi şöyle anlattı:
“Sanayi devriminin öncesinde birebir öğretim var, eğitim-öğretim var. Daha çok usta-çırak ilişkisine dayalı bir sistem var ama sanayi öncesini de tek düzey incelememiz güç. Yani teknik olan insanlarla medresede eğitim görenler aynı şey değil. O dönemdeki üniversitelerde eğitim belki ezber, anlatım odaklı diyebiliriz ama o dönemden önceki teknik unsurları üzerinde taşıyan bir eğitim-öğretim faaliyeti daha çok usta çırak ilişkisine giriyor.”
Sanayi devrimi ile eğitimin nasıl değiştiğini “Sanayi devrimi ile beraber bir standart müfredat dönemi başlıyor. Aslında o sanayi devriminin beraberinde getirmiş olduğu seri imalat ya da işte kitleselleşme aynı şekilde eğitim müfredatlarına da yansıyor. Kitleselleşme görüyoruz” diyerek açıkladı.
Sanayi devriminden sonra bilgi ekonomisinin gelişmesi ile “kitleselleşmeden bireyselleşmeye” döndüğümüzü söyleyen Demir, “Şu anda içinde bulunduğumuz durum tekilleşmeye doğru gidiyor” dedi. Bu tekilleşmenin içinde kitleselleşmenin ve bireyselleşmenin belli düzeyde beraber olduğunu aktardı.
Demir, dijitalleşen eğitimin bir dezavantajını ise şöyle açıkladı:
“Şu anda bize dijital ortamın sunmakta zorlanacağı en önemli konu, biz çocuklara davranışı nasıl aktaracağız?”
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu
Grafik: M. Furkan Terzi