29 Ocak'ta başlayan 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi, Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sorumluluğunda ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kutup Araştırmaları Uyg-Ar Merkezi (PolReC) koordinesinde gerçekleştiriliyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Yağmur Güneş de bu dönemde Antarktika'da bilimsel çalışmalar gerçekleştiren bilim insanları arasında yer alıyor.
"Antarktika'da Türkiye Vakti" interaktifi için tıklayınız
Antarktika'da Güney Kore'nin bilimsel üssünde çalışmalar yaptığını belirten Güneş, bölgenin jeokimyasal yapısını araştırmanın, çalışmasının ana unsurunu oluşturduğunu söyledi.
Laboratuvarda kimyasal analizlere tabi tutulacak
Güneş, proje yürütücüsü Prof. Dr. Nurgül Çelik Balcı önderliğinde Antarktik koşullardaki buharlaşma ürünlerinin kökenlerine ilişkin çalışmada, Mars'ta varlığı tespit edilmiş benzer jeokimyasal özellikler gösteren mineraller üzerinde yoğunlaştıklarını anlattı.
Yaklaşık 2 ay süren arazi çalışmasında, istasyonun çevresindeki göllerden ve kayaçlardan örneklemeler ve çeşitli ölçümler yaptığını belirten Güneş, "İlerleyen süreçte, toplanan bu örnekler, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Jeomikrobiyoloji laboratuvarında kimyasal analizlere tabi tutularak detaylı veriler elde edilecek" dedi.
"Mars'ın geçmişini anlamak için önemli veriler sağlayacak"
Güneş, son yıllarda Mars'ta yapılan robotik araştırmaların kızıl gezegenin farklı bölgelerinde "evaporit" diye adlandırılan buharlaşma ürünlerinin varlığını ortaya koyduğunu söyledi.
"Evaporitik minerallerin dünyadaki Mars benzeri ortamlarda detaylı olarak keşfedilmesi, Mars'ın geçmişini anlamak üzerine birtakım soruları yanıtlamak için önemli veriler sağlayacak."
Güneş, dahil olduğu projenin amacının Antarktika'daki kayaçların maruz kaldığı kimyasal, fiziksel ve olası biyolojik süreçleri ortaya koymak olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Jeoloji, jeokimya, biyoloji ve iklim bilimlerini içeren bu çalışmayla Mars'ın geçmişindeki jeokimyasal koşulları anlamak ve bu süreçler sonrasında ortaya çıkan oluşumlarda biyolojik izler olup olmadığı konusunda önemli bilgiler sağlamak amaçlanıyor."
Zorlu şartlarda bilimsel faaliyetlerini sürdürdü
Güneş, Antarktika'da yapılan çalışmalarda hem iklim hem de arazi açısından alışılandan çok daha farklı şartlarla karşı karşıya kaldıklarını şöyle anlattı:
"Şiddetli ve ani rüzgarlar, sürekli değişen hava, üzerinde yürünülen zeminin birkaç metrede bir değişmesi ve vücudunuzun tüm bunlara uyum sağlama süreci zorlayıcı kısımlar arasında. Güney Yarımküre'de yaz döneminde gidildiği ve Güney Kutbu'na yakın bölgelerde çalışıldığı için geç saatlerde havanın aydınlık olması da çalışmacılar için alışma sürecinde sıkıntı yaratabiliyor."
Kıtada 32. yılını dolduran Güney Kore'nin King Sejong İstasyonu'nun hem günlük yaşam hem de bilimsel çalışmalar açısından oldukça gelişmiş bir yer olduğunu vurgulayan Güneş, bu istasyonda yaz ve kış dönemlerinde bilimsel araştırmaların devam ettiğinden bahsetti.
"Ülkemizde uzay araştırmaları hızla önem kazanıyor"
Güneş, çalışmaların genellikle deniz biyolojisi, oşinografi ve ekoloji üzerinde yoğunlaştığını anlattı.
"Onların yer bilimlerini ağırlıklı olarak çalıştıkları istasyonları, kıtanın farklı bir bölgesinde bulunuyor. Yaz ekiplerinin kalış süreleri 1-3 ay ve farklı periyotlarda oluyor. Benim kaldığım süre boyunca araştırmacılar arasında başka bir jeolog bulunmuyordu. Bu süreçte, farklı bilim dallarında çalışan kişilerle kurulan diyaloglar sayesinde Antarktika'da yapılan bilimin çeşitliliği ve gerekliliği konusunda önemli bilgiler edinme fırsatı buldum."
Kıtada yaptıkları araştırmaların önemine de dikkat çeken Güneş, şöyle konuştu:
"Ülkemizde uzay araştırmalarının hızla önem kazandığı son dönemde, dünya dışı karasal gezenlerde yaşamın izlerinin araştırılması için yer bilimleri konusunda yapılan çalışmalar büyük önem taşıyor. Gelişmiş ülkelerde bu tarz çalışmalar yıllardır yapılıyor ve Antarktika özellikle Mars araştırmalarında örnek bölge oluşturması açısından rağbet görüyor. Bu tür çalışmaların desteklenerek artması uzay araştırmalarında yerini almaya hazırlanan ülkemiz için son derece önemli."
Kaynak: AA