İnsanoğlu yüzlerce yıldır “Evrende yalnız mıyız?” sorusuna cevap arıyor. Bu arayışın en önemli noktalarından biri ötegezegenler. Güneş sistemi dışında yer alan (bizden çok uzakta bulunan) gezegenlere exoplanet yani ötegezegen adı veriliyor. Şimdiye kadar keşfedilen ötegezen türlerine geçtiğimiz günlerde bir yenisi daha eklendi. Cambridge Üniversitesi’nden bilim insanları Hycean adını verdikleri, yaşamın mümkün olabileceği yeni bir ötegezegen türü önerdi.
“Ben bu yüzyıl bitmeden Dünya dışı canlı keşfedileceğini düşünüyorum.” diyen Kaostan Kozmosa Evrenin Hikayesi kitabının yazarı Astrofizikçi Dr. Öğr. Üyesi Selçuk Topal, TRT Haber’in konuya dair sorularını yanıtladı.
“Bu tarz gezegenlerde sıcaklık çok fazla olabilir.”
Hycean gezegen türünü diğer ötegezegenlerden farklı kılan ne?
“Atmosferi hidrojen yönünden zengin ve yüzeyi sularla kaplı olması beklenen ve şu an hipotez olan bir ötegezen türü. Boyut olarak Dünya’dan daha büyük ancak Neptün gezegeninden daha küçük olabilirler. Hidrojen önemli bir sera gazı bileşeni olduğu için atmosferde yoğun olması sera etkisi yaratır. Bu nedenle bu tarz gezegenlerde sıcaklık çok fazla olabilir (200 derece civarı). Ancak eğer gezegenin sadece bir yüzü yıldızına bakıyorsa (dönme-dolanma kilitlenmesi dediğimiz olay) gezegenin yıldız ışığı almayan bölgelerinde canlılık gelişebilir. Düşünce bu.”
Hidrojen açısından zengin atmosfere sahip bu gezegenler çok sıcak ve neredeyse tamamı okyanusla kaplı. Bu sebeple bu gezegen türüne hydrogen (hidrojen) ve ocean (okyanus) kelimelerinin birleşiminden oluşan hycean adı veriliyor.
“James Webb Uzay Teleskobu, ötegezegenlerin atmosferlerini daha detaylı inceleyecek.”
“Geçtiğimiz ay yayınlanan bazı çalışmalar bu tarz gezegenlere göre oluşturulan teorik yaşanabilir bölge sınırlarının klasik Dünya-benzeri (karasal) gezegenlere göre oluşturan yaşanabilir bölgeden daha geniş olabileceğini gösteriyor. Yakında faaliyete geçecek James Webb Uzay Teleskobu (JWST) bu koşullara sahip olduğu düşünülen ötegezegenlerin atmosferlerini daha detaylı inceleyecek ve daha net bir sonuca ulaşılmasına yardımcı olacaktır.”
Burada bir yaşam keşfedilmesi nelere yol açabilir? Yaşam derken bundan ne anlamalıyız? Ne tür bir yaşam?
“Dünya dışı yaşam arayışı derken insanlar zihinlerinde canlandığı şekilde bir yaşam formu bulunmasını umuyor. Oysa basit formda, günlük yaşamda bizim göremeyeceğimiz kadar küçük, bir canlı bile bulunsa bu evrende yalnız olmadığımızı gösterir. Ve bu gerçek, yani evrende yalnız olmadığımız gerçeği, bizim varoluşumuz konusunda derin düşüncelere yönlendirecektir. O kadar özel bir canlı olmadığımızı kanıtlayacak mesela ve bizi canlılar alemindeki o tahttan (nitekim bilinç taşıyan ve gezegendeki en zeki canlılar olduğumuzu iddia ediyoruz) alaşağı edecektir.
Diğer yandan, böyle bir keşif evrende canlılığın aslında çok çeşitli olduğunu da gösterecektir. Bu da yıldızlara yolculuk yapmak isteyen insanoğlu için büyük bir umuttur. Unutmayınız. İnsanoğlu bu gezegende hayat buldu ancak yok oluşu bu gezegende olmayacak. Bizler kozmik denize yelken açmak için yaratılmışız. Kaderimiz bu.”
Bilim insanları bu gezegenlerin çoğunlukla suyla kaplı olması sebebiyle yaşam formunun suda yaşam şeklinde olabileceğini söylüyor.
Cambridge Astronomi Enstitüsü'nden çalışma lideri Dr. Nikku Madhusudhan, "Hycean gezegenleri başka yerlerde yaşam arayışımızda yepyeni bir yol açıyor. Bu gezegenlerin başka canlıların biyo-imzasını bulma konusunda daha iyi bir şans sunduğunu düşünüyoruz” dedi.
“Henüz direkt olarak gözlenmiş böyle bir ötegezegen yok.”
Bu gezegen türüne şimdiye kadar niçin rastlanılmadı?
“Bu henüz hipotez aşamasında bir gezegen türü. Henüz direkt olarak gözlenmiş böyle bir ötegezegen yok. JWST teleskobu faaliyet çektikten sonra daha net yanıtlara ulaşılacaktır.”
Bu türe ait kaç gezegen keşfedildi ve en yakın olanı ne kadar uzakta?
“Henüz tam olarak bu türden diyebileceğimiz bir ötegezegen yok. Ancak bazı ciddi adaylar var. K2-18 b, K2-3 c ve K2-3 b isimli ötegezegenler gibi. JWST ile bu gezegenler detaylı gözlenecektir.”
“Ben bu yüzyıl bitmeden Dünya dışı canlı keşfedileceğini düşünüyorum.”
Yıllardır sürekli yaşam ihtimali bulundu diye haberler görüyoruz, bu yeni keşif de bunlardan biri mi yoksa mihenk taşı olabilecek bir gelişme olarak görebilir miyiz?
“Önerilen bu yeni tür ötegezegen Dünya dışı yaşam arayışında hedef sayısını genişletmesi ve yaşamın ilk bakışta akla gelmeyecek ekstrem koşullara sahip gezegenlerde de filizlenebileceğini işaret etmesi açısından çok önemli. Ben bu yüzyıl bitmeden Dünya dışı canlı keşfedileceğini düşünüyorum. Ama çok uzaklarda değil. Bence bu keşif bizim Güneş sisteminde olacak.”
“JWST sayesinde Dünya dışı yaşam hakkında hiç olmadığı kadar bilgiye sahip olacağız.”
James Webb Uzay Teleskobu’nun fırlatılmasından sonra bizleri neler bekliyor?
“James Webb Uzay Teleskobu’nun dört ana bilimsel misyonu bulunuyor. Öncelikle erken evreni araştıracak. Yani evrenin ilk yıldızlarının ve ilk galaksilerinin ışığını, yani günümüzden 13.4 milyar yıl öncesini inceleyecek. Bu sayede evrenin ilk zamanlarını daha iyi anlamış olacağız.
Diğer görevi ise, sahip olduğu kızılötesi gözlem araçları sayesinde, geçmişten günümüze oluşmuş galaksilerin çok detaylı kızılötesi haritalarını elde etmek olacak. Bu sayede dünden bugüne galaksiler nasıl evrimleştiğini daha iyi anlamış olacağız. Özellikle galaksilerin renk-parlaklık diyagramı dediğimiz o diyagram üzerinde mavi bölgeden (çoğunlukla geç tür ve yıldız oluşumu yüksek galaksiler) kırmızı bölgeye (çoğunlukla erken tür ve yaşlı yıldız içeren galaksiler) nasıl geçtiğini daha iyi anlamamızı sağlayacak.
Üçüncü hedefi ise yıldızların oluştuğu nispeten soğuk ve tozlarla kaplı gaz bulutlarını incelemek olacak. Yıldızlararası toz yıldız oluşumunda hayati bir öneme sahiptir ve JWST kızılötesine yani toz emisyonuna duyarlı aletlere sahiptir. İki hidrojen atomunu boş uzayda birleştiremezsiniz. Evrendeki hidrojen molekülü bolluğuna bakınca hidrojen atomlarının toz yüzeylerinde birleştiği anlaşıldı. Bu toz yapıları evlerinizdeki tozlara benzemez. Silikatı bol mikron boyutlarında yıldız oluşum artıklarıdır.
JWST’nin son görevi ise yukarıda bahsettiğim gibi ötegezegen atmosferlerini incelemek olacak.
JWST sayesinde Dünya dışı yaşam hakkında hiç olmadığı kadar bilgiye sahip olacağız.”