Elektrikli otomobiller, geleneksel içten yanmalı motorlar yerine, tekerlekleri hareket ettirmek için elektrik gücünden faydalanıyorlar.
Yani en basit şekliyle; elektrik enerjisi, hareket enerjisine dönüşüyor.
Ancak bu, işin en temel kısmı. Pek çok yönden geleneksel araç standartlarından ayrılıyorlar.
Fosil yakıtların yerini elektrik alıyor
Elektrikli arabalarda tekerlekleri döndüren, lityum-iyon pillerden oluşan bir batarya.
Bu bataryayı, telefonunuzu çalıştıran bataryanın daha büyük bir versiyonu olarak düşünebilirsiniz.
Tıpkı telefonlarda olduğu gibi aracınızı çalıştırmak için de bu bataryanın prizle ya da bir şarj ünitesiyle doldurulması gerekiyor.
Aracın ışıkları, klima kontrolü ve ses sistemi gibi diğer işlevlerinin tümü de bu bataryadan sağlanan elektrikle çalışıyor.
Elektrikli otomobil sürücülerinin çoğu, bataryalarını evde prize takıyor. Aynı zamanda bu otomobillerin yaygınlaştığı ülkelerde halka açık şarj noktaları artıyor.
Elektrikli otomobillerle ne kadar yol gidilebilir?
Piyasadaki elektrikli otomobillerin bir batarya ile katettiği mesafe 130 ila 630 kilometre.
Şarj süreleri ise kullanılan prizin özelliğine göre 1 saatten başlayıp 47 saate kadar çıkabiliyor.
Örneğin evlerde kullanılan standart bir prizle 8 saatlik şarj süresi, birinci nesil elektrikli aracın yaklaşık 200 kilometre yol gitmesini sağlıyor.
Türkiye'nin yerli elektrikli otomobili TOGG'un bataryasının 30 dakikanın altında şarj edileceği ve menzilinin de 500 kilometre olacağı açıklandı.
Bu da İstanbul’dan İzmir’deki akrabalarınıza veya Ankara’dan Antalya’daki yazlığınıza kesintisiz bir seyahat ile ulaşabileceğiniz anlamına geliyor.
Elektrikli araç ürecileri aynı zamanda daha yüksek şarj hızları sunan bir duvar istasyonu da sağlıyor.
Bu tarz alternatif şarj ünitelerinin yakın gelecekte daha fazla artacağı tahmin ediliyor.
Sürüşte ne gibi farklar var?
Elektrikli araçların çalışma prensibindeki farklar, sürüş konusunda da bazı farkları beraberinde getiriyor.
Elektrikli arabaların sürüşü aslında inanılmaz derecede kolay. Bunun nedeni de tam olarak, elektrikli olmaları.
Başlangıç olarak, endişelenecek bir vites yok. Bu yüzden sadece binip başlat düğmesine basmanız yeterli.
Otomobilin seçeceği farklı vitesler yok. çünkü bir elektrik motoru vites gerektirmiyor. Gaz pedalına bastığınızda aracın tepkisi anında değişiyor.
Vitese ek olarak debriyaj balatası, pistonlar, yakıt tankı, egzoz sistemi, yağ pompası ya da su pompası da bulunmuyor.
Bu araçlar oldukça sessiz. Özellikle düşük hızlarda duyacağınız tek ses, hafif bir uğultu.
Birçok elektrikli otomobilde, ayağınızı pedaldan çekmeniz, yeterince yavaşlamanıza olanak tanıyor.
Elbette, daha hızlı durmanız gerektiğinde kullanacağınız geleneksel frenler var, ancak bazı insanlar bunların yalnızca park ederken gerekli olduğunu düşünüyor.
Yani alışmak kısa da olsa biraz zaman alabilir.
Elektrikli otomobillerde çevresel avantajlar
Dünyanın en büyük çevresel problemlerinden biri de karbondioksit salınımı.
Benzinli/dizel araçların fosil yakıt tüketimiyle ortaya çıkan bu salınım, küresel iklim değişikliğinin en büyük sebeplerinden biri.
Çin, ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri, sadece 1 yılda toplam 20 milyar tona yakın karbondioksit salıntımı gerçekleşiyor.
Bu salınımı azaltmak için de fosil yakıt tüketiminden vazgeçmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor.