Gündelik yaşantımızda bazı nesne ve olaylar karşısında korku duyabiliyoruz. Bilim insanları, bu durumu, atalarımızdan geçen genetik özelliklerin kimliğimizin oluşumunda rol aldığını söyleyerek açıklıyor.
Araştırmalar 400’den fazla fobinin atalarımızdan bizlere yadigar kaldığını gösteriyor.
Yapılan deneyler de bu yöndeki sonuçları destekliyor.
Denek olarak kullanılan bir grup fareye, gül kokusu koklatılarak şok verilip acı çektirildi. Tekrarlanan deneyler sonrası fareler, gül kokusu aldıkları zaman istemsizce korkmaya ve kaçışmaya başladı. Çünkü gül kokusu onlar için acı çekecekleri anlamına geliyordu.
Araştırma, deneyde yer alan farelerin yavrularının da aynı korku ile dünyaya geldiğini gösterdi. Yeni doğan farelerin gül kokusunu bilmedikleri halde, kokuyu hissedince korkup kaçıştıkları gözlemlendi.
Bilim insanları, bu araştırmadan hareketle, korkularımızın atalarımızdan kalmış olabileceği teorisini güçlendirdi.
Thomas Edison’ın fobisi hayatımızı aydınlattı
Fobiler bizi korkutsa da bazen dünyayı değiştirecek icatları bulmamıza da yardımcı oluyor. Karanlıktan korkmak, karşılığında ampulün icadını getirdi. Tüm dünyanın bildiği isim Thomas Edison’ın karanlıktan korktuğunu biliyor muydunuz? Belki de onun ata mirası korkusu bugün, evlerimizin geceleri de aydınlık olmasına imkan tanıdı.
Fobiler hoş bir his olmasa da, onlara karşı çözümler daha da şaşırtıcı olabilir. Kim bilir? Belki sizin de bir fobinize karşı bulduğunuz çözüm dünyayı değiştirebilir.