Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, yaklaşık 1 ay süren Arktik Seferini gerçekleştiren bilim heyetinin çalışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
TÜBİTAK, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Anadolu Ajansı, araştırma enstitüleri, üniversiteler ve ikili işbirliği kapsamında sefere katılan yabancı bilim insanlarından oluşan araştırma ekibinin 28 istasyon noktasında örneklemeler ve ölçümler yaparak bilimsel çalışmalarda bulunduğunu ifade eden Kacır, bu çalışmaların dünyanın geleceğine ışık tutacak sonuçlar ortaya koyacağını söyledi.
Kacır, sefer ekibinin, Barents Denizi'nde örnekleme noktalarında 14 farklı proje için bilimsel araştırmalar gerçekleştirdiği bilgisini vererek, şöyle konuştu:
"Ekibimiz Arktik Okyanusu'ndaki ekosistemden balıklar ve deniz canlılarının durumuna, meteorolojik gelişmelerden atmosferdeki kirliliğe kadar çeşitli konuları araştırdı. Seferi çok başarılı şekilde tamamladık. Türkiye pek çok alanda olduğu gibi bilimsel araştırmalarda da öncü ülkelerden biri olmaya devam edecek. Hükümet olarak bilimsel araştırmalara büyük önem veriyoruz. Dünya bilim literatürüne katkı sağlayacak adımlar atıyoruz. Hem Antarktika hem de Arktik seferlerimiz bu anlayışımızın birer göstergesi."
"Dünyanın hidrokarbon rezervlerinin de üçte birine ev sahipliği yapıyor"
Seferde iklim değişikliği ve çevre kirliliğine yönelik araştırmaların önemli yer tuttuğunu vurgulayan Kacır, denizdeki kirleticilerin belirlenmesi mikroplastik, deniz buzullarının gözlemlenmesi dahil olmak üzere bulguların bu alanlarda araştırma yapanlara katkı vereceğini dile getirdi.
Kacır, 28 farklı örnekleme noktasında çalışma yapıldığını bildirerek, "Kutuplar hem iklim değişikliğinin en hızlı yaşandığı yerler olmaları hem de barındırdığı canlılar dolayısıyla bilim insanlarımız için farklı anlamlar taşıyor. Aynı zamanda Arktik bölgesi dünyanın hidrokarbon rezervlerinin de üçte birine ev sahipliği yapıyor. Son dönemde öne çıkmaya başlayan Kuzey Deniz kuşağı yeni ticaret rotalarında biri olmaya aday görünüyor. Böylesine stratejik hale gelen bir coğrafyada bizim de araştırmalarımız ve söz söyleme hakkımız olacak" değerlendirmesinde bulundu.
Kutuplar, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli
Bilimsel araştırmaların Arktik bölgesinin küresel iklim değişikliği etkilerinden iki kat daha fazla etkilendiğini ortaya koyduğunu vurgulayan Kacır, "Hem bu etkilerin daha belirgin şekilde gözlemlenebilmesi hem de iki kutup bölgesiyle dünyanın bir bütün olarak ele alınması bu bölgeyi bilimsel araştırma açısından değerli kılıyor. Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin kutup bölgeleriyle kısıtlı kalmadığı göz önüne alındığında, bu bölgelerde bilimsel araştırmalar gerçekleştirerek geleceğe ışık tutacak veriler üretmek, Türkiye dahil, bütün orta enlem ülkeleri için de önem arz ediyor" diye konuştu.
Kacır, sefer kapsamında mikroplastikler, biyoçeşitlilik, hava kalitesi, deniz kirliliği, yenilenebilir enerji, denizcilik ve oşinografi gibi konularda çalışma yapıldığını aktardı.
Çevresel açıdan etki altında olan Arktik bölgesinde insan kaynaklı kirliliğin seviyelerini araştırmak için sefer boyunca birçok noktadan alınan deniz suyu örneklerinde ağır metal, besin elementleri, askıda katı madde gibi parametrelerin analizlerinin TÜBİTAK MAM laboratuvarlarında yapılacağını anlatan Kacır, ayrıca bu noktalarda, ekosistemi etkileyen sıcaklık, çözünmüş oksijen, pH seviyesi, iletkenlik, tuzluluk gibi deniz suyu fiziksel parametrelerinin ölçüldüğünü söyledi.
"Mikroplastikleri parçalayarak yaşayan bakteriler de araştırılıyor"
Kacır, deniz ve okyanuslar için tehlike oluşturan mikroplastikler üzerinde bu maddeleri parçalayarak yaşayan bakteri çeşitliliğinin de sefer kapsamında araştırılan konulardan olduğunu belirterek, şu sözleri kullandı:
"Soğuk iklim koşullarına adapte olan bakterilerden elde edilecek sonuçların gelecekte biyoteknolojik çalışmaların denizlerde plastik kirliliğinin azaltılmasına katkı vermesi amaçlanıyor. Barents Denizi'ndeki çevresel etkilerin gözlemlenmesinde önemli parametrelerden fitoplankton ve klorofil-a değişimi sefer sırasında İHA ile alınan hava fotoğrafları yardımıyla incelendi. İşlenerek elde edilecek veriler geniş alanları kapsayan mevcut uydu görüntüleri araştırmalarda kullanılacak. Veriler, sefer kapsamında ölçülen yersel verilerle doğrulanarak bölgedeki çevresel etkilerin mekansal dağılımı ortaya konulacak."
Kacır, sefer rotasında gemiye kurulan "Otomatik Meteorolojik Gözlem İstasyonu" yardımıyla, rüzgar hızının, hava sıcaklığının, nemin, basıncın, küresel güneşlenmeyle deniz suyu sıcaklığı parametrelerinin ölçülerek kayıt altına alındığını dile getirdi.
Bakan Kacır, bu kayıtların yersel verilerin düşük çözünürlükte bulunduğu Arktik'te mevcut iklim modellerine ve uzaktan algılama çalışmalarına girdi sağlayarak iklim değişikliği etkilerinin yerel olarak gözlemlenmesine katkı vereceğini sözlerine ekledi.
Güneş enerjisinin kullanım potansiyeli araştırılıyor
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlığının deniz üzerinde renk, ışık kırılımı ve görünme mesafesi parametrelerinin ölçümlerini gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Dünya taşımacılığının çoğunluğunun gerçekleştirildiği denizlerin ve okyanusların neredeyse yüzde 95'inin haritalanmaması nedeniyle sefer sırasında yapılan ölçümlerin, yalnızca uydu kaynaklı batimetri verilerinin tutarlılığını test etmekle kalmayacak, aynı zamanda deniz trafiğinin hızla arttığı bu bölgede uzaktan algılamayla yeni haritalar üretilmesine katkı sağlayacak" değerlendirmesinde bulundu.
Sefer kapsamında Arktik Okyanusu'nda açık deniz balıkçılığıyla ilgili mevzuatların yürütülmesinin takibi konusunda mevcut açık verilerin incelendiğini bildiren Mandal, bölgede balıkçılık faaliyeti gerçekleştiren kişilerden uzman görüşleri toplanarak konuyla ilgili gözlemlerin yapıldığını söyledi.
Mandal, sefer rotası üzerinde hava kirliliği seviyesinin belirlenmesi için gemi üzerine kurulan sürekli ölçüm sistemleriyle, havada partikül madde ölçümleri gerçekleştirildiğini anlatarak, "Her yıl gerçekleştirilen bu ölçümler sayesinde, bölgedeki endüstriyel ve deniz taşımacılığı faaliyetlerinin hava kalitesi üzerindeki etkileri ortaya çıkarılacak. Sefer boyunca ölçülen UV radyasyon verileriyle de her iki kutup bölgesindeki değişimler karşılaştırılarak dönemsel olarak bu parametreyi etkileyen atmosferik faktörler araştırılacak. Ayrıca, fotovoltaik termal kollektör üzerinde yapılan ölçümler, kutup bölgelerinde yenilenebilir enerji kaynağı olarak güneş enerjisinin kullanım potansiyeli ve eşdeğer karbon emisyonu değerleri hakkında bilgi sağlayacak" sözlerini kullandı.
Seferde, bir ilk olarak "TÜBİTAK 2204-D Lise Öğrencileri İklim Değişikliği Araştırma Projeleri" arasından TEKNOFEST Türkiye finalinde birincilik alan proje kapsamında üretilen adsorban maddenin Arktik bölgede test edildiğini belirten Mandal, bölgede kutuplarla ilgili eğitim ve farkındalık faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla materyallerin toplandığını aktardı.
3 farklı ülkeden araştırmacılar katıldı
Mandal, Sefere Brezilya, Çekya ve Norveç'ten araştırmacıların da katıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Yabancı araştırmacılar sefer boyunca Barents Denizi'nde soğuk koşullara adapte olmuş balıkların genetik çeşitliliği, küresel iklim değişikliğinin fitoplankton dağılımı ve çeşitliliğine etkisi, kutup bölgelerinde geçerli denizcilik mevzuatlarının uygulanması ve eksiklerinin tespit edilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirildi. Ayrıca, İtalya Kutup Araştırmaları Enstitüsü ile işbirliği kapsamında deniz suyu ve fitoplankton örnekleri alınarak Ny-Alesund'daki Dirigibile Arktik Araştırma İstasyonu'na teslim edildi. Bu işbirlikleri sefere uluslararası boyut kazandırdı ve ülkemizin bilim diplomasisi konusundaki çalışmalarına katkı sağladı. Svalbard (Spitsbergen) Antlaşması'na taraf olma süreci, bölgeye ilişkin bilimsel faaliyetlerin hız kazanarak devam ediyor olması, ülkemizin, Arktik Konsey'de gözlemci ülke statüsünü kazanması için sağlam temeller oluşturuyor."
TÜBİTAK Başkanı Mandal, sefere katılan araştırmacıların çalışmalarına dair ilk bulguların, 30 Kasım-1 Aralık'ta gerçekleştirilecek 7. Ulusal Kutup Bilimleri Sempozyumu'nda diğer bilim insanlarıyla paylaşılacağını söyledi.