NASA astronomları uzayın daha derinlerine bakarken, giderek daha büyük ve daha güçlü teleskoplara ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden de Jet Propulsion Lab'dan bir araştırma ekibi, yıldız sistemimizdeki en büyük nesne olan Güneş'i bir kozmik büyüteç olarak kullanmayı önerdi.
Einstein'ın Görecelik Teorisi'ne göre büyük nesneler çevrelerindeki alanı büküyor ve bu alan içerisinde ilerleyen her nesnenin yolunu eğiyor. Yolu değişen şeylerin arasında ışık da bulunuyor ve doğru şartlar altında bu durum, arkasında kalan alan için bir büyüteç etkisi yaratabiliyor.
Bu durum, yer çekimi lensi olarak biliniyor ve astronomlar, yıllardır bu özelliği kullanarak teleskopların yeteneklerini arttırmaktaydı. Dış gezegen Kepler 452b bu şekilde keşfedildi ve bu gezegen binlerce ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.
Ancak bu planın bazı teknik sorunları da yok değil. NASA'nın Planetary Science Vision 2050 atölyesinde JPL ekibi tarafından yapılan sunuma göre bu yöntemin çalışması için görüş nesnelerinin (teleskopların) ışığı düzgün odaklayabilmek için Güneş'ten 550 AU uzaklıkta yer almaları gerekiyor.
1 AU uzaklığı, Güneş ile Dünya arasındaki mesafeye denk gelmekte ve 550 AU uzaklığı da yıldızlar arası uzay içerisinde bir noktaya denk geliyor. Karşılaştırma amacıyla belirtmek için Voyager 1 şu anda Dünya'dan 137 AU uzaklıkta ve bu küçük uzay aracının bu noktaya ulaşması 40 yıl sürdü.
Ayrıca Dünya'nın yörüngesi ile ilgili de bir sorun söz konusu. Gezegenin Güneş ve görüş cihazlarına göre konumuna göre belirli yıldızları veya bölgeleri inceleme yeteneği oldukça sınırlı olabilir.
Ancak bütün bu zorluklara rağmen, sistemin geri dönüşü oldukça karlı görünüyor. Şu anda bir dış gezegeni yıldızından ayırmakta zorlanmaktayız. Örneğin bu haftanın başlarında sunulan TRAPPIST-1 görüntüleri, genel olarak sadece küçük bir piksel grubundan oluşmaktaydı. Ancak Güneş'in kendisinin bir lens olarak kullanılması ile gezegenlerin kendilerini görme imkanımız olabilir.
Son olarak büyütme oranı da şu andakine göre ciddi bir şekilde iyileşiyor. Sadece birkaç piksel görüntü almaktansa 100 ışık yılı uzaklıktan 1000x1000 piksel görüntülere - gezegen yüzeyinin 10 kilometre kare büyüklüğündeki bir alanı - ulaşabiliriz.
Hubble, bu görüntü kalitesine Mars'a bakarken bile ulaşamıyor. Bu büyütme yeteneği de gezegenlerin atmosferlerinin kimyasal yapısını belirleme yeteneğimizi ciddi bir şekilde arttıracaktır.