Sosyal medya hayatımıza 2000'li yıllarda girdi, son 10 yıldaysa etkinliğini artırdı. Yani yeni medya hala öğrenilme aşamasında ve insanlar öğrenme aşamasındayken saldırılara daha açık oluyor. Veri bilimciler 10 yıldır bu büyük gücü inceliyor. İstanbul Üniversitesi İstatistik Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Haluk Zülfikar edindikleri verileri TRT Haber'le paylaştı. Zülfikar, bireysel gösteri alanı olarak betimlediği sosyal medyadaki bilgilerin teyit edilmesinin önemini anlattı:
"Türkiye’de şu an itibarıyla sosyal medyadan öğrendiği bilgilerin doğruluğunu kontrol etme ihtiyacı duyanların oranı yüzde 22. Her 10 kişinin yaklaşık ancak 2'si bu bilgi doğru mudur diye irdeliyor. AB'ye üye ülkelerde bu oran yüzde 65’lere çıkıyor. Yani 10 kişiden fazlası bilginin doğruluğunu kontrol ediyor. Herkesin bir hesabı var; oradan bireysel giriş yapıyor. Bu sebeple kontrol etmek zorunlu. Sosyal medyayı keşfetmeye çalışırken bunun her türlü kötü kullanımına ciddi derecede maruz kalıyoruz. İnsanlar öğrenme sürecindeyken saldırılara çok maruz kalırlar. "
Sahte hesaplar iş başında
Doğruluğu teyit edilmeden sosyal medyada paylaşılan bilgiler aslında sahte hesaplar tarafından üretilmiş olabiliyor. Sayıları az ve kimlikleri belirsiz bu kişilere "öncü grup" deniyor. Sıradan kullanıcıların bu hesapların gerçekliğini anlamaları oldukça zor. Zira işin uzmanları sahte hesapların çok iyi dizayn edildiğinin altını çiziyor.
"Biz veri biliminde facial recognition yani yüz tanımlama yapıyoruz çok başarılıyız yüzde 99,78 başarıyla yüz tanımlama yapıyoruz ama bu kişinin yüzünü tanımlayamıyoruz. Çünkü çok profesyonel kapanmış suratlar. Öncü grup bu... Öncü grup bunlar sahaya girdiler. Bunların sayısı çok fazla olmaz. Pandemi döneminde yüz analizi daha zor oluyor. Sadece göz uzaklıklarını analiz ederek yapabilmemiz mümkün olmuyor. Bunların hesaplarını tespit edebilmek çok güç oluyor, dış kaynaklı geliyor bunlar. Sonra tespit edilir hesaplara geldiğimiz zaman, daha önce bu alanda sıkıntıları olmuş kişiler. Ama onlar ne denir ilk atlayanlar, ilk girenler, ilk çıkanlar oluyor zaten. Onlar çok art niyetli olmuyorlar. Onlar inanarak giriyor sonra arkasından vatandaş geliyor. Şu an itibarıyla vatandaş gelmiş değil. Vatandaşın dahil olduğu bir noktası yok."
"Afet zamanlarında bilgi almak için geleneksel medya tercih ediliyor"
İstanbul Üniversitesi İstatistik Araştırma Enstitüsünün yaptığı araştırmalar Türk halkının toplumsal bir olaydaki tavrını da analiz ediyor. Buna göre afetlerde bilgi almak için geleneksel medya daha çok tercih ediliyor.
"Pandemi bir afetti, deprem de bir afet. İkisi de afet... Afetler devam ediyorsa vatandaş, insanoğlu afetin içindeyse, devam eden bir afetin içindeyse geleneksel mecraya dönüyor. Yani televizyon gibi, gazetelerin internet versiyonu bildiğimiz güvendiğimiz yerlere dönüyor. COVID’in ilk dönemlerinde yüzde 76'ydı televizyon izleme oranı. Televizyondan bilgi alıyorduk çünkü uzmanlar topluca aynı yere çıkıyorlardı. Herkesin birbirinin doğruluğunu irdelediği bir ortam vardı."
Haluk Zülfikar devam eden bir afet ile bitmiş bir olay arasındaki farklara da değinerek, biten olaylarda toplumun saldırılara daha açık olduğunu dile getiriyor:
"Devam eden afetlerde tutum ve davranış farklı, biten afetlerde tutum davranış farklı. Devam eden olayda vatandaş kesinlikle bir arada, hiçbir şekilde dış müdahaleye izin vermiyor. Koşuyor yardımlaşmaya başlıyor. Ama olay bittiği andan itibaren vatandaş müdahaleye açık. Bizim yaptığımız bütün ölçümlerde bu çıkıyor. Olay bittiği andan itibaren müdahaleye açık hale geliyoruz. Bütün bu araştırmalarda muhteşem birliktelik görünüyor fakat olay devamlılığı kesildiği andan itibaren yani müdahalenin açıklığı olduğu an başka bir kitle devreye giriyor ve sosyal medyayı mükemmel kullanıyor."
Sahte hesapların dizaynında kullanılan simgeler
Sosyal medyada imgeler ve simgelerin kullanımı da çok önemli. Dünyaca ünlü sanatçılardan sosyal medya fenomenlerine kadar bu mecrayı kullanan herkes bu simgelere başvuruyor. Çok önemli simgelerden biri telefonu tutup aynanın karşısında kendini çekmektir. “Ben kendimi görüyorum benim kendimi gördüğüm gibi siz de görüyorsunuz” gibi mesajlar verilir. Ayna ve elinde cep telefonu simgesi sosyal medyada çok kullanılır. Haluk Zülfikar sahte hesaplarda ne tür simgeler kullanıldığını şöyle anlatıyor:
"Ses kullanımı mükemmel, ikna edici sesler seçiliyor mesela kadınlarda çok enteresan bağırış sesi kullanılıyor yani feryat figan erkeklerde ise akıl vericilik kullanılıyor. Ciddi bir cinsiyet ayrımcılığı da kullanılıyor. Kostüm imgeleri devreye giriyor, sonra mekan imgeleri devreye giriyor. Orada da mükemmel teknikler kullanılabilir çünkü bizim şu an geldiğimiz teknolojide arka plan kullanımı çok kolay. Arka plan kullanılarak dökülmüşlük, yokluk, varlık vesaire kullanılıyor. Yani bütün imgeler bir araya getirilerek bu profesyonel gruplar tarafından basınç yapılıyor."
Peki sahte hesapların kurulmasının altındaki neden ne? Haluk Zülfikar yaptıkları araştırmalardan yola çıkarak hedefin aidiyet duygusunu zedelemek olduğunu dile getiriyor. Zülfikar, terör örgütlerinin de bu mecrada aktif rol aldığının altını çiziyor.
" Harika bir alan var aslında kutuplaşma yaratmak için mükemmel bir ortam çıkıyor. Aidiyeti ortadan kaldırdığınız andan itibaren yani küçük parçalara ayrıldığınız andan itibaren hayat çok kolay... Birliktelik bozulursa mükemmel başarı elde edilebilir. Vatandaşlarımızın bu birlikteliğine saldırı yapan herkesi aciliyetle kontrol altına alalım. Bütün illegal örgütler için bu tür toplumda infial yaratacak ortamlar uygun ortamlar. Dijitalde ve yeni medyadaki bütün girişimler terör örgütleri tarafından mükemmel kullanılması için bir çok kez desteklenmiş. Yüzde 4'lük bir kitle online medyayı terörist uygulamalar için kullanma girişiminde. Ancak gerçek oranın çok daha yüksek olduğunu söylememiz yanlış olmaz. "
Kullanıcılara düşense bu sonsuz sanal alemde önlerine düşen bilgiyi sorgulamak ve paylaşmadan önce doğrulatmak.
Kamera: Serhan Sevin