Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi'nin (GUHEM) "Yıldız Tozu" fotoğraf sergisini ziyaret eden Serdar Hüseyin Yıldırım, Ay'a ulaşmanın Milli Uzay Programı'nın adeta bayrak gemisi olduğunu kaydetti.
Programın Türkiye'yi çok ileriye taşıyacağını vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Teknolojik olarak sıçratacak bir programdır bu. Şimdi tabii ki Ay'a varmak söylendiği ve düşünüldüğü kadar kolay bir iş değil. Üzerinde çalışıyoruz. Şu anda memnuniyetle söyleyebilirim ki bizi 2 sene içinde Ay'a götürecek olan insansız araç imalat safhasında, yani TÜBİTAK Uzay Enstitüsüne biz TUA olarak görevi verdik.
Bunların tasarım çalışmaları zaten başlamıştı. Tamamlanmak üzere ve bu sene içinde imalatına geçilecek. Motoruysa yine yüzde 100 yerli bir hibrit roket motorumuz, Delta V tarafından yapıldı. Bu zaten hazır, sadece uzaya entegre edilmesi, adapte edilmesi çalışmaları devam ediyor. Testleri devam ediyor, bunda da hazırız ama yine de zor bir yolculuktur."
"Ay'da bayrağımız açılsın"
Yıldırım, Ay'a ulaşma başarısını göstermişken orada bir iz bırakmayı da istediklerinin altını çizdi.
Türk bayrağının hem manevi yönü bulunduğunu hem de milletin sembolü olduğunu anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Tabii bu da kolay değil ama şöyle bir şey düşünüyoruz; aracımız Ay'a sert inecek ya da yumuşak çarpacak. Bu sırada bir ufak parçacığı fırlatıp çarpma esnasında hasar görmemesini sağlayarak sonra da onun açıldığında bir Türk bayrağının oluşmasını hedefliyoruz. Böyle bir çalışmamız var ama bu kesinleşmiş bir şey değil. Zor bir operasyon. Bunu çalışıyoruz, 'Aracın neresine koyarız, nasıl fırlatırız?' gibi bunlar ham düşünceler. Böyle bir hayalimiz var, Ay'da bayrağımız açılsın, Ay'ın yüzeyinde kalsın ve Türkiye'den bakıldığında da Ay'ın Türkiye'den görünen yüzünde böyle bir şey yapabilirsek o zaman teleskopla bakan ve fotoğraf çeken kişiler bayrağımızı görebilecek."
"Zorlamadan bu işler olmaz"
Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Yıldırım, teknolojide ilerlemelerin olduğunu ve bu teknolojik gelişmeler sayesinde Ay'a ulaşacaklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uzay çalışmaları ve bu tip yüksek teknolojili gelişmeler olmazsa teknoloji de gelişmeyecektir. Zorlamadan bu işler olmaz. Bize şunu söylediler, 'Neden böyle zor bir hedef koydunuz? Ay'a gitmek şart mıydı?' Şart değil tabii ki gitmek, istemezseniz gitmezsiniz. Ama bu bir iddiadır. Ay'a gidebilmek bir kapasitedir, kabiliyettir. Bunu göstermeniz gerekir. İkincisi de Türkiyemizin ve insanlarımızın hem Ay'da hem de diğer gök cisimlerinde hakları var. Bunlar bugün kimsenin önem vermediği, farkına varılmayan hususlar ama uzay hukuku gelişiyor.
BM anlaşması diyor ki uzaydaki bütün cisimler insanlığın ortak malıdır. Nasıl olacak bu iş? Ortak malınız ama oraya uzanamıyorsunuz, gidemiyorsunuz. O zaman bunların hepsi lafta kalır. Biz Ay'a ulaşarak aslında bunun teknolojik gelişmelerinin yanında hukuki boyutu da var, Türkiye Ay'a bir araç gönderebilmiş, orada bir iz bırakabilmiş bir ülkedir. Dolayısıyla oradaki haklarını savunacaktır ve savunmaktadır. Çünkü uzayda izi olmayanın dünyada sözü olmaz."