Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kutup Araştırmaları Uyg-Ar Merkezi (PolReC) koordinesinde gerçekleştirilen 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi sona erdi.
Sefer kapsamında beyaz kıtaya giden bilim insanları, Türkiye’den yaklaşık 14 bin kilometre uzaklıkta zorlu şartlarda çalışmalarını tamamladı.
Bilim insanları, yaz mevsiminin yaşandığı kıtada eksi derecelerdeki hava sıcaklıklarında çalışmalarını sürdürdü. Sefer süresince ölçülen en düşük sıcaklık eksi 15 derece olurken, kıtada çoğu zaman etkili olan kuvvetli rüzgar nedeniyle bu sıcaklık daha düşük hissedildi. Bilim insanları sahadaki çalışmaları esnasında özel katmanları bulunan kıyafetlerle soğuktan korundu.
Fırtına nedeniyle gemiden çıkamadıkları günler oldu
Bir ay boyunca Şili bayraklı Betanzos isimli gemide konaklayan 24 bilim insanı, yaklaşık 300 metrekarelik bir alanda yaşamlarını geçirdi.
Sabahın erken saatlerinde güne başlayan bilim insanları, gün ışığından yaklaşık 18 saat faydalanılan kıtada günde 12 saatten fazla saha çalışması yaptı, fırtınanın çıktığı günlerde ise bilim insanlarının gemiden çıkamadığı oldu.
Bilim insanları, gemide olduğu zamanları sahadan topladıkları örnekler üzerinde çalışarak, spor yaparak, film ya da belgesel izleyerek, bilimsel çalışmalarına ilişkin sunumlar yaparak, sohbet ederek, kitap okuyarak geçirdi. Gemi seyir halindeyken deniz tutması yaşayan bilim insanları, bu zorlu süreçleri ise kamaralarında dinlenerek atlattı.
Sınırlı iletişim
Soğuk hava koşullarında beslenmelerine de önem veren bilim insanları, sefer süresince gemide Şilili aşçıların pişirdiği yemekleri yedi. Saha çalışmalarında ise enerji kaybını engellemek için sandviç, enerji barları, kuru yemiş ve çikolata tüketildi.
Sadece birkaç uydu sisteminin kapsamına giren Antarktika’da bilim insanlarını en çok zorlayan konulardan biri sınırlı iletişim kaynakları oldu. Sahada oldukları sürelerde kendi aralarında telsizlerle haberleşen bilim insanları, aileleri ve iş arkadaşlarıyla ise belirli kotası olan e-postalar ve haftada bir kez sınırlı süre kullanabildikleri hattın sıklıkla kesildiği uydu telefonlarıyla iletişimde kaldı.
“Hiç unutmayacağım anılarla dönüyorum”
Serbest dalış dünya rekortmeni milli sporcu Şahika Ercümen, seferin çoğunun yolda geçmesinin ve fırtınayla karşılaşılmasının motivasyonlarını düşürücü etmenlerden olduğunu söyledi.
Bu süreçte gemide düzenli antrenman yaptığını aktaran Ercümen, “Güverteye çıktım, sporumu yaptım, bir çocuk kitabı üzerinde çalışıyordum onu yazdım hatta bu kitabı sefer sonuna doğru bitirdim. Kendimi bir şekilde motive etmeye çalıştım yoksa psikolojik olarak gerçekten çok zordu.” dedi.
Ercümen, Antarktika’da olmanın dünyanın en özel şeylerinden biri olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Her şeyden önce ülkemizi burada temsil etmek, bayrağımızı dalgalandırmak, bilim kampımızın önünde bir milli sporcu olarak dalış yapıp o bayrağı dalgalandırmak benim tüm spor kariyerimdeki en özel anlardan biri. Bu 30 günlük sefer sonuna baktığımda aslında çok özel hiç unutmayacağım anılarla dönüyorum.”
“Sefer yoğun, zorlu ve özlem dolu geçti”
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı Harekat Astsubay Kıdemli Başçavuş Murat Ateş de Horseshoe Adası’nda karşılaştıkları fırtına nedeniyle bir hafta boyunca iş yapamadıklarını ve bu durumun morallerini bozduğunu söyledi.
Havanın iyileşmesiyle çalışmalara başladıklarını ve motive olduklarını anlatan Ateş, “Sefer yoğun, zorlu ve özlem dolu geçti.” değerlendirmesinde bulundu.
İletişim konusunda da sıkıntı yaşadıklarını ve ailesini çok özlediğini vurgulayan Ateş, “Burada hem ülkemizi hem de kurumumuzu temsil etmekten mutluyuz. Bireysel olarak burada bulunduğumuz için heyecanlıyız ve görevi bitirmiş olmanın verdiği bir gurur var. Çalışmalarımız zor şartlar altında geçmiş olsa da sonuçta başarıya ulaştı.” diye konuştu.
Günlük toplantılar yapıldı
İTÜ Kutup Araştırmaları Uyg-Ar Merkezi’nden Kaptan Özgün Oktar, sefer süresince lojistikten sorumlu olduğunu belirterek, planlanan her hedefi tamamladıklarını söyledi.
Gemi hayatının zorlu olduğunu ancak gemide geçirdiği zamanları “keyifli” olarak nitelendiren Oktar, şunları kaydetti:
“Seferin ilk günlerinde ekibin gemiye uyumuyla ilgili çalışmalar yaptık. Herkese gemide yaşamı anlattık ve herkes çok hızlı uyum sağladı. Tabi buna sefer öncesindeki eğitimlerin de çok katkısı oldu. Güne başlarken öncelikle o gün yapılacak işler planlandı. Sabah kahvaltıdan sonra görevler belirlenip herkes sahaya çıkarılmaya çalışıldı. Akşamları da gün yapılan çalışmalarla ilgili özetler sunuldu.”
“En büyük zorluk belirsizliklerdi”
Karadeniz Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Başar, Antarktika’da çalışmanın oldukça zor olduğunu, kıtanın insanların planlarına izin vermediğini söyledi.
Kıtada hava şartlarının çok değişken olduğuna dikkati çeken Ersan, “Bu seferin ilk aşamalarında hava şartlarının getirmiş olduğu zorluklar vardı ama daha sonra hava oldukça iyi bir hal aldı ve çalışmalara çok etkili olarak devam ettik. Planlanan projelerin hepsi yapıldı.” dedi.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Serçe de seferin genel olarak başarılı ve keyifli geçtiğini söyledi.
Gemideki günlük yaşamın beklediğinden daha kolay geçtiğini aktaran Serçe, “Gemide yaşamın özelliği daha küçük mekanlarda yaşıyor olmanız. Bizim odamız mesela 4 metrekare 4 kişi beraber kalıyoruz. Dar bir yerde bütün işlerimizi yapmak zorunda kalıyoruz, bu bir zorluk ama temel olarak en büyük zorluk belirsizliklerdi.” dedi.
Serçe, yapılan planların dış faktörlerden etkilendiğine işaret ederek, “Bence sefer boyunca yaşadığımız en büyük zorluk programımızın hava koşullarına bağlı olarak değişken olmasıydı. Ekip ruhuyla hep beraber işlerin yapılması buradaki yaşam koşullarını daha güzel hale getirdi.” diye konuştu.
Kaynak: AA