Sürdürülebilir moda, dünyadaki kaynakları kendilerini yenileyebilecek şekilde kullanmayı sağlayan ve buna teşvik eden bir sistem. Yani modaya çevre dostu bir yaklaşım sunuyor. Biz de geri dönüşümü anlatmak için çıktığımız yolda bu kez 'sürdürülebilir modada ileri dönüşüm' konusuna bakacağız.
Çevreci Moda Tasarımcısı Hüner Aldemir'in İstanbul'daki atölyesindeyiz... Dikiş makineleri bu atölyede deniz tuzu kokan, güneşten solmuş, yamalı yelken kumaşlarıyla haşır neşir. Onlara ikinci bir hayat vermek için çalışıyorlar... Zira yarışlara katılan yelken kumaşlarının ömrü 3-4 yarıştan fazla değil. Yelken kumaşları plastikten üretiliyor. Ve işlevleri bitince doğaya yüzlerce yıl zarar veriyor. Türkiye'de 35 binin üzerinde yarışabilir yelkenli bulunduğu düşünülürse, sadece Türkiye için bile ortaya çok ciddi miktarda atık çıkıyor. Hüner Aldemir o atıklara yeniden işlev kazandırmak için 4 yıldır yelken kumaşlarından çanta tasarlıyor. Denizin kokusu, rüzgarla mücadelenin ruhu da çantaların dokusuna işliyor...
Hüner Aldemir, New York'ta sanat eğitimi aldıktan sonra Türkiye'ye dönmüş. Moda endüstrisinde 'bir şeylerin değişmeye başlaması' gerektiğini fark etmesiyle sürdürülebilir modaya adım atmış. Hüner Aldemir'in atık yelken kumaşlarıyla hikayesi de sürdürülebilir moda sayesinde başlamış. Atölyesinde ziyaret ettiğimiz Aldemir bize kendi yelkenlerle kesişen yolculuğunu anlattı.
Sürdürülebilir moda nedir? Önce bu soruyla başlayalım.
Sürdürülebilir moda aslında en özetle ve en basit haliyle dünyadaki kaynakları sürdürülebilir yani tüketici şekilde değil de kendilerini yenileyebilecek şekilde kullanmayı sağlayan ve bunu ve buna teşvik eden bir sistem demek. Atık olan halihazırda kullanılamayacak halde olan malzemeleri değerlendirmek demek. Ama bunun altında yine mesela üretim fazlası, üretim artığı, belki ikinci kalite olarak adlandırılan malzemeler de var. İlk kullanıldığı haldeki ömrünü tamamlamış bir malzemeye biz yeniden bir hayat veriyoruz. Mümkün olduğunca uzun dayanacak şekilde yapmaya çalışıyoruz. İleri dönüşümün tam olarak açıklaması bu diyebilirim. Yani önceden kullanılmış artık kullanılamayacak durumda olan bir malzemeyi kimyasını değiştirmeden, çünkü geri dönüşümde öyle bir faktör de var. Ama ileri dönüşümde bulduğun malzemeyi olduğu haliyle alıp sadece daha iyi veya daha fonksiyonel bir hale getirerek tekrar kullanmak demek aslında. Biz de bunu yapıyoruz.
Siz nasıl dahil oldunuz bu serüvene?
Üniversitede aldığımız bir tane sürdürülebilir moda dersi vardı. O zamanda hem konu yeniydi hem bizde daha böyle hayalleri olan öğrencileri olarak öyle şeylerle çok ilgimiz yoktu o zaman. O yüzden çok ciddiye almamıştık o sürdürülebilir moda dersini. Moda endüstrisinde bir şeyler değişmeye başlaması gerektiğini fark ettim. Şans eseri oldu çok şanslı hissediyorum kendimi böyle bir şeyin içinde bulduğum için. Biraz sorumluluk yükleyen bir şey bir yerden sonra. Çünkü bir alanda böyle düşünmeye başlayınca bunu da atmayayım, bundan da bir şey yapılabilir diye. Aslında hayatımızın her alanında biraz böyle düşünmeye başlıyor oluyorsunuz o zaman işte elinizde çöp atmak için tuttuğunuz bir tane cam şişe, bir plastik şişe bile böyle içinize dert olmaya başlıyor.
Yelken kumaşlarının özelliği nedir? Neden tercih ediyorsunuz?
Plastik atık yani sonsuza kadar başka türlü, sonsuza kadar dünyada olacak bir şey. Yani biz en azından daha kullanışlı bir haliyle sonsuza kadar dünyada olsun diye uğraşıyoruz. Çöp olarak çevreye zarar vermesi yerine. Yelken aslında böyle sonsuza kadar kullanılabilecek bir malzeme değil. Özellikle yarış yelkenleri kevlar yelken denenler performansın çok hızlı kaybeden yelkenler. Bu yüzden Türkiye'de yani bir iki yıl kadar kullanıyorlar aslında ama ömürleri o kadar bile değil gibi yani 3, 4 yarışlık gibi...
Yelkenleri İstanbul'da ve Türkiye'nin böyle farklı limanlarından topluyoruz. Tabii arkadaşları tanıdık bu süreçte bize haber veriyorlar. İşte yelkenimiz kaza yaptı diye. Mesela Bodrum Turgutreis Marina'da, Marmaris Marina'da falan böyle yelkenler çıkıyor. Çok uzun zamandır orada kalan yelkenler oluyor. Mesela biz Bodrum'dan gidip yelken almaya gittiğimizde seksenlerin sonundan yelkenler vardı orada. Üzerlerinde artık minik yosun lekeleri, pas lekeleri olan. Ama onlar da hikayenin bir parçası olduğu için aslında onların hiçbirini temizlemiyoruz biz. Yani bir kaba temizlik yapıyoruz tuzdan ve tozdan arındırmak için ama o yelkenlerin hikayesini katan birazcık da tarihini anlatan lekelere de dokunmuyoruz açıkçası.
İkinci bir şans verilen yelken kumaşlarının ömrünü ne kadar uzatmış oluyorsunuz?
Daha küçük parçalarda olduğu için çanta tabi ve deniz ortamındaki gibi sert koşullara maruz kalmayacağı için de otomatik olarak biraz daha uzamış oluyor ömrü. Biz isteriz ki gerçekten sonsuza kadar kullanılsın. Hani çocuğuna ve çocuğuna da aktarılarak. Umarım olur.