Çok Bulutlu 4.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Çevre
TRT Haber 14.06.2021 09:05

Farkında olmadan tüketimi artırdığımız adım: Su ayak izi

Kuraklık, su kaynaklarının hızla azalması gibi karşı karşıya olduğumuz sorunların yanı sıra üzerinde düşünmemiz gereken önemli bir kavram da su ayak izi.

Hem nüfusta hem de üretim ve tüketimde meydana gelen hızlı artış toplam su tüketimini önemli ölçüde artırdı.

Çoğu insan uzun uzun duş alırken ya da çimleri sularken veya arabasını yıkarken gelecek faturasını düşünüyor. Ancak kıyafet alışverişi yaparken gerçekten suyla ilgili bir endişemiz oluyor mu? Oysa satın aldığımız kıyafetlerin de su ayak izi oldukça büyük olabilir.

Mavi, gri ve yeşil su ayak izi

Su ayak izi tatlı su kullanımının bir göstergesi. Yalnızca üretici veya tüketici olarak kullandığımız suyu değil aynı zamanda dolaylı yollardan tüketilen su kullanımının da toplamını simgeliyor.

Su ayak izinin yeşil, mavi ve gri olmak üzere 3 bileşeni var.

Bunlardan yeşil ve mavi su, su tüketimini; gri su ise su üzerindeki kirliliği anlatıyor.

Peki, giydiğimiz kıyafetlerin üretimi için ne kadar su kullanılıyor?

Grafik: TRT Haber / M. Furkan Terzi[Grafik: TRT Haber / M. Furkan Terzi]

1 pamuklu t-shirt için 2 bin 500 litre, 1 jean pantolon için 10 bin 850 litre ve 1 pamuklu ceket için 10 bin litre civarında su harcanıyor.

Çoğu insanın şaşırdığı bu rakamlar sadece tek bir tanesinin üretimi için kullanılıyor.

Peki, su ayak izimizi nasıl azaltmalıyız? Kişisel olarak nasıl önlemler almalıyız? TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası MYK Başkanı Aykut Üstün ile konuştuk.

“Türkiye’de su tüketimi en çok tekstil sektöründe yaşanıyor”

Su ayak izinin, oldukça yeni bir kavram olduğunu söyleyen Üstün, bir ülkenin su ayak izinin incelenmesinin ekonomik ve çevresel anlamda çok önemli olduğunu vurguluyor.

“Suyun ekonomik faaliyetlerdeki yönünü izleyerek, plancıların, karar vericilerin, yatırımcıların, fabrikatörlerin, sanayicilerin rekabet avantajı ve ekosistem desteğine yönelik bir takım karar mercilerini ilgilendiren bir konu aslında su ayak izi. Ülkemizde de su tüketimi özellikle tekstil sektöründe oldukça fazla. Bir ürün için binlerce litre su tüketiliyor.”

Farkında olmadan tüketimi artırdığımız adım: Su ayak izi

Türkiye’de son yıllarda tekstil sektöründe su tüketimini azaltıcı faaliyetlerin olduğuna da değinen Tekstil Mühendisi Aykut Üstün, “Özellikle bölgesel çalışmalar çok fazla. Uşak, Denizli ve Aydın illerinde tekstil sektörü yoğun görülmekte. Burada ihracatımızda da önemli bir yeri olduğu için Denizli ön plana çıkıyor. Dolayısıyla buralardaki tekstil fabrikaları son yıllarda birtakım arıtma tesislerine yatırım yaparak, kirlettikleri doğayı bir nebze geri dönüşüm katkısıyla kullandıkları suyu arıtıp tekrar kullanarak doğaya daha az zararlı bir şekilde bırakıyorlar. Bunun yanı sıra, tekstil makine sanayicileri de özellikle daha az su tüketimi sağlayacak makineler üretmeye, su tüketimini azaltacak prosesler geliştirmeye başladı. Bu yapılan iyileştirmelerle ciddi su tasarrufu sağlanıyor” diyor.

“Dünyada doğal elyaf kullanımı gün geçtikçe azalıyor”

Üstün, gerekli su miktarlarının bölgeden bölgeye ve kullanılan elyafa göre değişebildiğini belirterek, dünyada doğal elyaf kullanımının da git gide azaldığına dikkati çekiyor.

“Doğal elyafın yerini daha çok hem ucuz hem de üretimi daha kolay olduğu için sentetik elyaflar alıyor. Bu sentetik elyafların da bir takım geri dönüşüm metotlarıyla doğadaki yarılanma süresini azaltacak proseslerle doğaya salınımı söz konusu. Son yıllarda çok moda olan pet şişelerin kullanımı var. Bu pet şişelerden birtakım geri dönüşümlerle tekrar iplik üretimi söz konusu. Bu iplik üretiminden de ‘recycle’ dediğimiz geri dönüşümlü kumaşlar üretiliyor. Ve bu kumaşlarda artık yeşil birer ibareyle veya etiketle tüketicinin beğenisine sunuluyor.”

Tüketiciler olarak neler yapabiliriz?

Bir ürünü satın alırken, onun hangi aşamalardan geçtiği, geri dönüşümlü bir kumaştan yapılıp yapılmadığına dikkat edilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Üstün, alınan ürünün üzerinde yazan yıkama talimatlarının tüketiciye her şeyi anlattığını söylüyor.

“Aslında almış olduğumuz ürünlerin etiketinde bulunan yıkama talimatları, bize her şeyi anlatıyor. Üzerinize giydiğiniz ürünün bir nevi kimlik numarası da diyebiliriz. Hangi ülkede üretildiği, hangi elyafların kullanıldığı gibi birçok detay mevcut. Özellikle polyester elyafları son günlerde etiketlerde çok sık belirtiliyor. Ürünlerin geri dönüşümlü polyester olduğu, çevreci bir viskon elyafı olduğu ve daha az su tüketilen bir elyaf olduğu gibi açıklamalar söz konusu olabiliyor.”

“En çok su tüketen ürün kot pantolon”

Aykut Üstün, en çok su tüketilen ürünlerden birinin de halk arasında ‘kot pantolon’ olarak bilinen denim olduğunu aktararak, tekstil kimyasalları alanında da yatırım yapan firmaların daha çevreci davrandıklarını anlatıyor.

“Denim sektörü direkt iplik boyalı olarak üretiliyor. Ve boyanın bir kısmı kumaşın üzerinde kalıyor. Ürünü dikip mamul hale getirdikten sonra yapılan birtakım yıkamalar ve kullanılan kimyasallarla bu ürünlerin rengi açılıyor, farklı süslemelerle farklı renkler alması sağlanıyor. Böylelikle ürünün üzerinde kalan boyal madde bu şekilde uzaklaştırılıyor.

Burada özellikle tekstil kimyasalları alanında yatırım yapan firmaların da ciddi yatırımları var. Tekstil kimyasallarının daha çevreci ya da doğaya daha az zarar verecek, yarılanma ömrünü daha da kısaltacak şekilde birtakım prosesler, birtakım kimyasallar kullanarak doğaya daha az zarar verecek şekilde geliştirmeler yapıyorlar diyebiliriz.”

Sıradaki Haber
Deniz kirliliğiyle mücadelede biyolojik arıtma önemli rol oynuyor
Yükleniyor lütfen bekleyiniz