Giysi dolabınıza göz attığınızda, hiç giymediğiniz ya da çok az kullandığınız, belki varlığını dahi unuttuğunuz kıyafetlerle karşılaştınız mı? Küresel çapta birçok kişi için bu sorunun cevabı evet. Zira araştırmalara göre satın alınan tekstil ürünlerinin yüzde 30'u aslında hiç kullanılmıyor.
Kullanılmayan ürünler hem ekonomiye hem de üretim fazlarından dolayı doğaya zarar veriyor. Her yıl giyilebilecek durumdaki giysilerin çöpe atılması 460 milyar dolarlık bir kayıpla sonuçlanıyor. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, son 15 yılda giysi üretiminin iki kat artması ama kullanım ömürlerinin yüzde 36 azalması. Zira "hızlı moda" akımı olarak adlandırılan kalitesiz tekstil ürünlerinin yarıdan fazlasının kullanım ömrü sadece bir yıl.
Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl yaklaşık 17 milyon ton tekstil atığı ortaya çıkarken, Avrupa Birliğinde bu sayı 5,8 milyon ton. Dünyadaki tekstil ürünlerinin çöplüklerdeki oranı ise yüzde 5 civarında. Bu üretim hızı devam ederse, giysi satışlarının 2050 yılında 175 milyon tona ulaşması bekleniyor. 2050'de yılda 150 milyon ton giysi yakılacak veya çöplüklere atılacak. Yani günümüzün 3 katı...
2025 yılından itibaren tekstil atığı çöpe atılamayacak
Tekstil sektörünün yol açtığı çevresel ve ekonomik atık sorununun önüne alınan önlemlerle geçilmeye çalışılıyor. Avrupa Birliği 1 Ocak 2025 yılından itibaren tekstil atıklarının çöplüklere dökülmesini veya yakılmasını yasakladı. Bu yasak, geri dönüşüm sektörü için de önemli fırsatlar içeriyor. Zira tekstil ürünlerinin geri dönüşüme katkısı yüzde 1'den az. 2025 yılından itibaren tekstil atıklarının yüzde 95 oranında geri dönüştürülmesi amaçlanıyor.
Türkiye de "Geri Dönüşüm ve Atık Eylem Planı" çalışmalarında uzun vadede Avrupa Birliği kriterleri ile aynı oranları hedefliyor.
Bireysel önlemlerin küresel ısınmaya etkisi
Tekstilin olumsuz etkilerinin önüne aslında bireyler de geçebilir. Tüketici davranışları, giyim dünyasının küresel ısınmaya olan etkisini yüzde 20 oranında azaltma gücüne sahip. Peki nelere dikkat etmek gerekiyor?
Giyim sektöründe üretim büyük ölçüde talebe bağlı. İhtiyaçtan fazla kıyafet almak da en büyük problemlerden biri olarak görülüyor. Araştırmalara göre satın alınan tekstil ürünlerinin yüzde 30'u aslında hiç kullanılmıyor.
Çevre dostu deterjan kullanımı, çamaşırların düşük sıcaklıklarda yıkanması kişisel bazda atılabilecek küçük adımlar olsa da, toplama etkisi oldukça yüksek. Modeli geçen kıyafetlerin küçük değişikliklerle tekrar kullanılması, ikinci el kullanım, ürünlerin atılmayarak tamir edilmesi gibi seçenekler de önümüzdeki yıllarda daha çok gündemde olacak. Öyle ki, dünyaca ünlü tekstil firmaları kendi tamir atölyelerini faaliyete geçirmeye başladı bile.
Grafik: Bedra Nur Aygün