İki yıl üst üste yaşanan yangınlardan 20 bin hektarlık devasa bir alan etkilendi. Bu sayı neredeyse 30 bin futbol sahasına eşit. Yangından etkilenen alanların neredeyse tamamı, doğal yaşam için de son derece önemli olan kızılçam ağaçlarından oluşuyordu. Kızılçamlarla birlikte sayısız canlının ürediği, beslendiği, yaşadığı habitat da yok oldu. Şanslı olanlar bölgeden uzaklaşarak yuvalarını kaybetti, şanssız olanlar ise kaçamadı.
Peki doğa kendi kendini nasıl iyileştiriyor? Bölgede yürütülen çalışmaları, yaban hayatındaki gelişmeleri bölgeyi en iyi bilen isimlerden biriyle, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Çevre Koruma Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi ve yaban hayatı uzmanı Dr. Yasin İlemin ile konuştuk.
İlemin, yangınlarda ormanlarla birlikte en çok zarar gören canlılara dikkat çekerek söze başladı.
Yangın anında dört tane ana yaban hayvanı grubu vardır. Memeliler, kuşlar, sürüngenler ve amfibiler. Memeliler duyu organları çok hassas olduğu için yangının dumanını duyarak yangından aksi istikamete kaçarak yangından kurtuluyorlar. Kuşlar zaten kanatlı oldukları için eğer yuvalarında bir yavruları yoksa onlar da yangından uzaklaşabiliyor. Ama özellikle sürüngenlerde toprak altında yangından kaçabilecekleri kaçış deliklerini sığmayan canlılar özellikle yangın anında çok fazla yanarak öldüler. Diğer canlı grubu amfibiler dediğimiz yani semenderler özellikle ki bu Marmaris semenderi, Likya semenderi gibi sadece dünyada burada yaşayan endemik türlerdi. Onlar da yangından en az etkilenen canlılar grubunda. Çünkü onlar yaz aylarında aktif olmuyorlar. Toprağın belli bir derinliğinde oluyorlar. Ama maalesef yangın en çok etkilenen canlı grubu büyük cüsseli sürüngenler oldu.
Doğa ve insan el ele
İnsan eliyle yapılan iyileştirmeler rehabilitasyon sürecini hızlandırıyor. Bazı bölgelere müdahale edilirken bazı bölgeler kendi haline bırakılıyor. Tam da bu sebepten İlemin’e göre bölgedeki çalışmalar örnek niteliğinde.
“Genel olarak üç tane teknik uygulanıyor. Yanmış ağaçlar tomruk olarak alandan çıkarıldıktan sonra alan kendi haline bırakılıyor. Buna doğal restorasyon diyoruz. Diğer bir teknik de bitkilerin tekrar filizlenmesi uygun değilse burada fazla derine kaçmadan toprağın işlenmesi ve özellikle kızılçamların dikilmesi. Bunun dışında bir de yapay gençleştirme denilen bir ağaçlandırma türü var. Bunu ekologlar ve yaban hayatı araştırmacıları olarak çok tercih etmiyoruz. Bu bölgede de bu bahsettiğim yapay ağaçlandırma, yapay dikme fazla yapılmadı. Çünkü alan bir yaban hayatı geliştirme sahası. Resmi olarak yaban hayatı için korunan alan. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar kendi halinde bırakılması gerekiyor. Bu noktada da Orman İşletme Müdürlüğümüz ile sürekli dirsek temasında çalıştık. Hem derneğimiz Natura hem de üniversitemiz Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi olarak.”
Toprağın altındaki hazine gün yüzüne çıkıyor
Marmaris ormanları gerekli insan müdahaleleri ile birlikte hızlı bir iyileşme örneği gösteriyor. Bu süreçteki en önemli faktör ise yanan bitkilerin toprak altındaki sürgünleri ve diplerdeki tohum bankası. Arazide dolaşırken rastladığımız ve kendiliğinden 30-40 santim yüksekliğe ulaşan bir sandal ağacından örnek veren Dr. Yasin İlemin doğal iyileşme sürecini şu sözlerle anlatıyor:
Yanmış ağaçlarda kuşların mucizesi...
Yangından sonra ilk yağmurlar geldiğinde toprak altından ama sürgün olarak ama tohum bankasından habitat sağlayan bir vejetasyon yapısı görüyoruz. Bu ne sağlıyor? Buraya önce tozlaşma amacıyla böcek türlerinin gelmesini sağlıyor. Ardından buraya kuşların gelmesini sağlıyor. Hatta Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü’yle yaptığımız istişarelerde bazı ağaçların bırakılmasını istedik ki yanmış bile olsa bunlar kuşların gelip tünek noktası olarak kullanacağı alanlar. Kuşlar buraya yanmamış bölgeden yedikleri besinlerin tohumlarını, dışkılarıyla bırakıyor ve yağmurlarla beraber doğal restorasyon oluyor. Kuşların yaptığı bir doğal restorasyon. Ardından sürüngenler geliyor. Sürüngenlerden sonra küçük memeliler ve yaklaşık beş altı yıl sonra burada yanmadan önce yaban hayatı kompozisyonu neyse onu tekrar görebiliyoruz. Bu doğayı kendi haline bıraktığımızda basamak basamak oluşan bir süreç. Burada bunu çok güzel gözlemledik.
Yaban hayatı da yavaş yavaş evine dönüyor
Bölgede yürütülen iyileştirme çalışmalarının yanı sıra özellikle yaban hayatına dair araştırmalar da hız kesmeden devam ediyor. Çünkü Marmaris’te yanan sadece ağaçlar değildi. Karakulak ve bozayı başta olmak üzere pek çok özel türün yaşam alanı da yok olmuştu.
Bitki örtüsündeki iyileşme ile birlikte yaban hayatında da geri dönüş olduğunu söyleyen İlemin, bu durumu özellikle kendi haline bırakılan alanlarda daha fazla gözlemlediklerinin altını çizdi.
"Yaz aylarında ormanlık alanlardan uzak durulmalı”
Dr. İlemin’e göre yangınlar özellikle bu bölgede milyonlarca yıldır yaşanan doğal bir süreç ve doğa buna hazırlıklı. Ancak özellikle son 50 yılda çıkan yangınların insan kaynaklı olduğunu belirten İlemin, yaz aylarında ormanlık alanlardan uzak durulması gerektiğinin altını çiziyor:
Özellikle yaz aylarında orman içlerine insanların kesinlikle girmemesi gerekiyor. En ufak bir çöp bırakmaması gerekiyor. Izmarit demiyorum çöp. Çünkü çöp bile yangını tetikleyebiliyor. Mümkün olduğu kadar kurak geçen bu dönemde ormanlardan uzak durmak gerekiyor. Çünkü yangınların yüzde doksan dokuzu insan kaynaklı artık.