Çok Bulutlu 11.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Çevre
TRT Haber 11.10.2021 10:35

Mevsimler kayboluyor, geride birçok olumsuzluk bırakıyor

Her geçen gün etkilerini daha çok hissettiğimiz bir sorun, iklim krizi... Birçok çevresel problemin yanı sıra mevsimlerde, özellikle baharlar üzerinde olumsuz etkisi var. İnsan psikolojisini etkilemesi de cabası...

Türkiye coğrafi konumu sayesinde dört mevsimin dolu dolu yaşandığı ülkelerden biri. Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu tablo, gün geçtikçe değişiklik gösteren iklimin gelecekteki senaryolarının mevsimler için pek de iç açıcı olmadığını gösteriyor. Bu araştırmalar baharların, iklim krizinden etkilenmeden önceki son günlerini yaşadığına dair ipuçları veriyor.

Mevsimler kayboluyor, geride birçok olumsuzluk bırakıyor

Mevsimler arasındaki sert geçişler toprağı doğrudan etkiliyor

İTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı, özellikle bahar aylarındaki mevsim geçişlerinde hızlanmalar yaşanacağını ve bunun da halihazırda bereketi sınırsız olan toprağın sınırlı, hatta verimsiz dönemlerden geçeceğini söylüyor.

“Yağış olmaması en büyük problem. Bizim ülkemizde eylül sonu ekim başı itibarıyla tarlalarda ekin mevsimi başlar. Bu dönemlerde toprakta yeterince nem bulunması lazım ki ektiğiniz tohum filizlenebilsin, üreyebilsin ve üzerine de kar yağdığı zaman koruyabilsin. Toprakta nem olmadığı zaman bu sefer ekinlerin filizlenme süreleri değişebiliyor.”

Mevsimler kayboluyor, geride birçok olumsuzluk bırakıyor

Topraktaki şartların bahsedilen zamanlarda olgunlaşamaması, mevsimlerdeki kaybın bir sonucu denebilir. Çünkü mevsim geçişleri toprağı ekin için hazır hale getirme, yani gerekli miktarda yağış ve sıcaklıkla topraktaki nemi sağlama görevi görüyor. Dabanlı, bunun olmaması halinde de yaşanabilecek olumsuzlukları şöyle anlatıyor:

“Normalde bahar aylarında toprak üzerine çıkıp olgunlaşması gereken ürünler daha geç olgunlaşmaya başlıyor. Tam olgunlaşıp meyve vermeye başlayacağı zaman da aşırı kuraklığa ve aşırı sıcaklıklara maruz kalabiliyor. Bu sefer de bunun sonucu kalitenin düşmesi gibi ürününde kalitesizlik ortaya çıkmış oluyor. Baktığınız zaman sadece kuraklığın ya da uzun dönem sıcaklıkların artması tek başına bir etken değil. Bu ekosistem ve çevre öyle bir olay ki hepsi birbiriyle bağlantılı. Bir taraftan bir olay değişmeye başladığı zaman o zincirleme bir reaksiyon göstererek tüm sistemi yavaş yavaş değiştirmeye başlıyor.”

Topraktaki olumsuzluk insan ruh sağlığında da gözlemlenebilir

Topraktaki nem oranını ayarlama görevi gören, yaz ve kış aylarından önce yumuşak geçişlerle iki zıt hava durumuna, yani yaza ve kışa toprağı hazırlayan bahar ayları, insanları da bu geçişlerle değişen şartlara adapte etme görevi görüyor.

Ruh sağlığımız, ciddi bir rahatsızlık geçirmiyorsak bile, hava değişimlerinden net bir şekilde etkilenebiliyor. Bu herkes için geçerli bir durum olmazken, etkilenen kişi sayısı azımsanamayacak kadar çok. Uzman Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar, hava durumundaki değişikliklerin ruh sağlığını direkt ya da dolaylı yoldan etkileyebildiğini, sıcak havalarda, özellikle psikoaktif ilaçlar kullananların, artan sıcağa karşı daha duyarlı olabildiğini söylüyor. Turanlar, sıcak ve soğuk havaların etkilerini anlattı:

“Yapılan bir çalışmada, aşırı sıcağa maruz kalan kişilerin daha sinirli, agresif hatta şiddet içeren davranışları göstermeye daha çok meyilli olduğu bulunmuştur. İnsanlar yaşamlarındaki olumsuzlukları değişen hava koşullarına bağlama eğilimi gösterebilirler. Yani ruh halimiz havayı nasıl gördüğümüze göre de değişebilir. Örneğin yazın anlamı bizim için arkadaşlarla ya da aileyle geçirilen keyifli bir tatil ise bittiğinde kendimizi mutsuz hissedebiliriz. Ancak aynı yaz kuraklıktan şikâyet eden bir çiftçi için stres etkeni olabilir. Yazın ya da kışın getirdiği stres depresyona ya da kaygıya yatkın olan insanları daha da çok etkileyebilmektedir. Yazın insanlar uyumakta güçlük çekebilir, iştahsız hissedebilir ve bu nedenle kilo kaybedebilirler. Vücudunuza giren sınırlı miktardaki güneş ışığı vücudunuzun uyku-uyanıklık döngüsünü değiştirebilmekte ve bu da baş ağrınıza neden olabilmektedir.”

Asıl sebep gün ışığından yeterince faydalanamamak

Yaz aylarındaki etkilerin farklı versiyonlarını kış aylarında da yaşamak mümkün. Turanlar kış aylarında maruz kalınan kasvetli havanın insanlar için hüzün yaratmasının kaçınılmaz olduğunu, bunun hormonel ve sirkadiyen ritim yani biyolojik saatin maruz kaldığı etkenlerden kaynaklandığını söylüyor:

“Kış aylarındaki hüzün, günlerin kısalması, sıcakların ve gün ışığının azalmasıyla alakalıdır. Bu durumdaki birincil faktör, sirkadiyen ritim bozulması olabilir. Karanlıkta uyanmak, günün büyük bir kısmını içerde geçirmek ve kış aylarında eve gitmek bile büyük bir stres etkeni olabilmektedir. Bu stres etkeni yine depresyona neden olabilmektedir. Vücudun değişen bu döngüye ayak uydurması gittikçe kötüleşen iklim koşullarında daha da güçleşmektedir. Kışın insanlar bu nedenle aşırı uyuyup karbonhidrat içeren besinler tüketebilmektedir. Kışın güneş ışığının azalması nedeniyle vücudumuz daha fazla melatonin ve daha az serotonin üretmektedir. Bu da mutlulukla ilgili hormonun azaldığı anlamına gelebilir.”

“Kötü ruh hali depresyon demek değildir”

Turanlar, mevsim geçişlerinde elimizde olmadan kapıldığımız ruh hallerinin depresyon olarak değerlendirilmemesi gerektiğini şu sözlerle açıkladı:

“Kötü bir ruh hali ve depresyon birbirinden tamamen farklıdır. Depresyon en az iki hafta sürmekte, yorgunluk, odaklanma sorunu ve uyku bozukluğu gibi semptomları içermektedir. Kötü bir ruh hali ise saatler belki günlerce sürebilmektedir ve etkisi depresyon kadar ağır olmamaktadır.”

“Depresif hislerinizle havanın ne kadar etkili olduğunun farkına varın”

“Önemli olan depresif hislerinizde havanın kısmen ne kadar etkili olduğunun farkına varmaktır” diyen Turanlar, her kötü hissin sonunun depresyona varmayacağını söylüyor. Ancak bu ruh durumunun içinde çok kalmamak için de yapılabilecek şeyler olduğunu da unutmamamız gerektiğini hatırlatıyor:

“Tüm bunların sonucunda, sevdiklerinizle bağlantıda kalmak, sağlıklı bir diyet programını sürdürmek ve egzersiz yapmak değişen hava koşullarının üzerinizde oluşması muhtemel stres etkilerini azaltmaya yardımcı olacaktır.”

Sıradaki Haber
Gezegenimizin yaşayan ve yaşatan derisi tehdit altında
Yükleniyor lütfen bekleyiniz