Türkiye’nin UNESCO tescilli Kula-Salihli Jeoparkı, volkanik tepeleri ve kızgın lavların oluşturduğu kaya denizi ile yalnızca doğaseverlerin değil, bilim insanlarının da gözdesi… Geçtiğimiz günlerde bu eşsiz alanda dikkat çeken bir araştırma yapıldı. TÜBİTAK destekli projede, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nin öncülüğünde 12 bilim insanı yer altındaki magma odalarını incelemek üzere bölgeye 15 sismometre yerleştirdi.
Yapılan incelemeler, yerin 5 ila 30 kilometre derinliğinde sekiz magma odasının varlığını ortaya koydu. Özellikle 5 kilometre derinlikte bulunan en büyük magma odasının depremlerle tetiklenip harekete geçme riski taşıdığı belirlendi. Bu keşif, Türkiye’deki volkanların potansiyelini yeniden gündeme taşıdı.
Ülkemizde birçok aktif volkan bulunuyor, ancak şu an için sessizler… Peki, bu devler bir gün uyanarak lav püskürtür mü? Manisa’da keşfedilen magma odasındaki püskürme riski ne anlama geliyor? Merak edilen tüm bu sorulara Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi Dekanı ve Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şükrü Ersoy’la yanıt aradık.
Öncelikle Manisa’da tespit edilen magma odalarını ve püskürme riskini soruyoruz Prof. Dr. Ersoy’a... “Manisa Kula’da küller üzerinde insan ayak izleri var” diye sözlerine başlayan Prof. Dr. Ersoy, şöyle devam ediyor:
“Bu, geçmişte bir püskürmeye işaret ediyor. Araştırmacılar magma odasının yüzeye yakın olduğunu, bir faaliyeti olabileceğini söylüyor. Ancak bir tarih verilmiyor. Böyle bir potansiyeli, böyle bir tehlikeyi ortaya koyuyorlar. Bunun ‘Acil püsküreceği şeklinde bir uyarı veriliyor’ şeklinde algılanmaması gerekiyor.”
Bir volkanın magma odasından yeryüzüne çıkması için bir irtibatı olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ersoy, “Volkanların faaliyeti için iyi bir gözlem yapılması gerekir. Mesela o bölgede geçici olarak küçük depremler meydana gelirse, krater varsa gaz çıkışları meydana gelir. Bu gaz çıkışları ve depremler bize volkanın püskürmeye yakın olduğunu ifade eder” diyor.
Türkiye’nin yüzde 16’sı volkanlarla kaplı… Yakın zamanda faaliyete geçmese de Türkiye’de 13 volkan bulunuyor. Bunlar Manisa’daki Kula Volkanik Jeoparkı, Konya’daki Acıgöl ve Karapınar, Niğde ve Aksaray il sınırlarında yer alan Hasan Dağı, yine Niğde’de bulunan Göllü Dağı, Kayseri-Erciyes Dağı, Şanlıurfa-Karacadağ, Bitlis-Nemrut Dağı, Van’daki Süphan Dağı ve Girekol Tepe, Ağrı’daki Tendürek ve Ağrı Dağı ile Kars’taki Kar Platosu’dur.
Volkanların hepsi aynı özellikte olmuyor… Bu durum Türkiye’deki örnekleri için de geçerli. Prof. Dr. Ersoy, şöyle konuşuyor:
“Volkan dediğimiz zaman hep klasik bir dağ ve dağın da kraterinden püsküren lav akla geliyor. Ancak tüm volkanlar öyle değil. Bazı volkanlar çok püskürmezler, yayvan bir dağın üzerindeki kraterden akarlar. İçindeki gaz miktarına bağlı olarak fışkırabilirler. Eğer böyle bir durum yoksa sadece akarlar. Yine fay, yarık varda yerkabuğunda ağır ağır volkanlar çıkabiliyor. Onlar bazen mısır patlağı gibi kendini göstermeden hareket eden volkanlar ki, Türkiye’de de bunlardan bulunuyor.”
Tarihsel süreç içinde Türkiye’deki volkanlar da zaman zaman harekete geçmiş. Prof. Dr. Ersoy, geçmişte yaşanan bu faaliyetleri örneklerle açıklıyor. “Hasan Dağı, Erciyes, Ağrı, Nemrut, Süphan, Tendürek Türkiye'de en bilinen volkanlar” diyerek “MÖ 6200'de Hasan Dağı'nın püskürdüğünde Hattuşaş’ta yaşayan insanlar var. Hatta o püskürmeyi duvara bile çizerek betimlemişler. Ağrı 2500 yıl önce, Tendürek ise 2000 yıl önce faaliyete geçmiş. Erciyes ise MS 1441-1597 gibi yıllarında faaliyet göstermiş” bilgisini veriyor.
Peki, bu volkanlarda uzun süredir herhangi bir faaliyet görülmemesi sönümlendikleri anlamına mı geliyor? “Türkiye’deki volkanlar sönmüş değil, sadece suskun. Geçmişte faaliyete geçmişler ancak şu anda kritik bir durumumuz yok. Fakat bu volkanların gözlem altında tutulması yararlı olur” ifadesini kullanıyor Prof. Dr. Ersoy.
Volkanlarla ilgili en fazla tartışılan konulardan biri de olası bir deprem durumunda suskun volkanların tekrar faaliyete geçip geçemeyeceği… Türkiye’deki volkanların depremlerle harekete geçmeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Ersoy, Güney Ege’deki volkanlara dikkat çekerek, “Yunanistan'ın Güney Ege’de 6 tane volkanı var. Bu bölgede büyük depremler olursa hem tsunamiyi hem de volkanları tetikleyebilirler” diyor.
Bu durumun dolaylı yoldan Türkiye’yi nasıl etkilenebileceğini ise örneklerle açıklıyor: “İtalya'daki Vezüv Yanardağı MS 79'da püskürdüğünde külleri İstanbul'a bile gelmiş. Yine 2010 yılında İzlanda’da bir volkan patlamıştı. Dünyada 100 bin uçak seferi iptal edilmişti. Çünkü o bulutun üzerinden geçerken uçaklar düşebilirdi.”