Stresten uzaklaşmak isteyenler, bulundukları ortamın enerjisini değiştireceğini düşünenler ya da meditasyon yaparken odaklanmayı amaçlayanlar tütsü yakarlar. Özelliklerine göre pek çok tütsü çeşidi bulunuyor. Ancak bitkilerden hazırlanan bu tütsüleri kullanırken bilinçli olmak önemli…
Örneğin iyi hissetme, kötü enerjilerden kurtulma gibi ritüellerde yakılan, aynı zamanda endemik bir bitki de olan beyaz ada çayı tütsüsünün kullanılması doğaya olduğu kadar, kokuya maruz kalan kişilere de ciddi zararlar verebiliyor.
Endemik bitkilerin tütsü olarak kullanılması ne kadar doğru?
Sosyal medyada bazı kişiler, olumsuzluklarla baş etmek için tütsü yaktıkları meditasyon videolarını paylaşarak bu durumun üstesinden gelmeye çalıştıklarını anlatıyor. Peki, tüm dünyada popüler hale gelen bu akımın, doğaya ve insana başka türlü problemler yaşatması mümkün olabilir mi?
Türkiye Herboloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Doğan Işık, insanların sosyal medyada gördüğü meditasyon videolarından etkilenerek, şehir hayatının verdiği gerginliği bir şekilde gidermenin yollarını aradıklarını düşündüğünü söylüyor.
“Aslında biraz araştırma yaptığımızda bu tür tütsü ürünlerinin Türkiye’de de bol miktarda satıldığını görebiliyoruz. İnsanlar meditasyonlardan etkileniyor. İşte şehirleşmenin veya günümüzde depremlerin verdiği olumsuz enerjiyi bir bakıma gidermenin yollarına arıyorlar. Ama tabii doğadaki bitkilerle bu işi yapmaları da ne derece doğru tartışmak gerekiyor.”
Doğanın sunduklarından faydalanmanın kültürün bir parçası olduğunu söyleyen Prof. Dr. Işık, uygulamada ise çok ciddi bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
“Doğanın yok edilmesi konusu var. Biz bunun üzerinde dikkatli bir şekilde duruyoruz. Paydaşlarımızla bunu tartışıyoruz. Öğrencilerimize yeri geldiğini anlatmaya çalışıyoruz, çiftçilerimize yeri geldiği zaman bunu anlatmaya çalışıyoruz.”
“Doğa sadece bize ait değil”
Prof. Dr. Işık, doğadan faydalanmanın kültür olduğunu ancak bunu doğayı koruyarak yapmanın önemli olduğunu vurguluyor. Doğayı yıkarak yapmamak gerektiğini dile getiriyor. “Doğa sadece bize ait değil” diyor.
Üstelik rastgele kullanılan bitkiler, ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilir. Prof. Dr. Işık’a göre, beyaz ada çayının meditasyon amacıyla kullanılması, endemik bir bitkiye zarar vermenin yanı sıra bunu kullanan kişilerin sağlığına da zararlı olabilir:
“Mesela ada çayı türleri tütsü olarak kullanılıyor. Bu tip tütsü bitkilerinin içerisinde lamiasa dediğimiz ballıbabagiller familyasına ait bazı etken maddeler var. Bu ballıbaba familyasında uçucu yağ oranı çok zengin bitkiler var. Çok aşırı derecede farklı farklı uçucu oranları vardır içerisinde. Eğer siz aşırı uçucu yağa sahip bir bitkiyi kullanırsanız bu size zarar da verebilir. İnsanlar bunu kullanarak oradan çıkan hoş kokuyla meditasyon yaptıklarını düşünüyorlar. Ama eğer sizin astımınız varsa bu çok büyük bir zarar oluşturulabilir. Bazı bitkisel kokular astımlı insanlara zarar verebilir. Bu yüzden kendinizi iyi tanımanız lazım.”
Prof. Dr. Işık, beyaz ada çayı dışında diğer tütsü bitkileri için uyarıda bulunuyor:
“Vücudunuzun alışık olmadığı, hiç tanımadığınız bir bölgede bir bitkiyi satın alıp tütsü olarak kullanıyorsunuz. Yani sizin buna karşı alerjiniz de olabilir. Şimdi her insanın vücudu bulunduğu, doğduğu ortamın doğasındaki bitkilerle adapte olarak gelişiyor. Bizim annelerimizin, babalarımızın genleri ve vücutları ona alıştığı için biz de etrafımızdaki bitkilere alıştık. Ama dış ortamda hiç tanımadığımız bir bitkinin tütsüsünü yaptığımız zaman Türkiye'de birçok insana bu zarar verebilir.”
Torunlarımız da bitkilerden faydalanabilsin diye ne yapmamız lazım?
Doğadan yoğun bir şekilde toplanan tek bitki türü salvia değil. Prof. Dr. Işık, benzer toplama işleminin başka bitki türleri için de geçerli olduğunu söylüyor:
“Bazı bitkilerin doğada yoğun toplanması bizim ülkemizde de yaşanıyor. Maalesef doğadan toplanmış birçok bitki türü var. Mesela kekik bunlardan biri. Tüccarların bu bitkilere ilgisi oluşunca, bu bitkileri tanımayan insanları bir bölgeye toplamaları için yönlendiriyorlar ve bu bitkileri toplamayı bilmeyen insanlar da ilgili ilgisiz kısımlarını kesiyorlar. Bu maalesef doğaya da zarar verir.”
Prof. Dr. Işık’a göre bu bitkileri yoğun şekilde toplamak yerine biraz dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü bitkilerin gelecek nesillere aktarılması için bugünden önlem alınmalı…
“Bundan 50 sene sonra, 100 sene sonra torunlarımızın da bu bitkilerden faydalanabilmesi için doğada bunların kalması lazım. Ancak vatandaş biraz daha fazla kazanç için çok yoğun bir şekilde tüm bitkileri söküyor, kesiyor, götürüyor.”