Dünya sanat tarihinde önemli yeri olan eserlere zarar vererek iklim krizine dikkat çekilebilir mi? İklim aktivistleri birçok kişi tarafından ‘vandallık’ olarak değerlendirilen bu tür eylemlere imza atmaya başladı.
Kuşkusuz bu eylemler seslerinin duyulmasına katkı sağladı. Peki, iklim kriziyle mücadeleye katkısı oldu mu? Yoksa amaç sadece dikkat çekmek miydi?
Zarar vererek farkındalık oluşturulur mu?
Toplumun dikkatini çekmek ve insalığı ‘uyandırmak’ için başvurulan eylemler birçok formda ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de örneklerine her geçen gün bir yenisi eklenen, sanat eserleri üzerinden meydana gelen biçim...
Sanat eserleri ortak hafıza oluşturmada ve toplumun buluştuğu ortak bir payda olmakta kullanılan varlıklar. İklim aktivistlerinin eylemlerinde, özellikle dünya sanat tarihinin ikonlaşmış eserlerini seçmelerindeki nedenleri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Mimarlık Şehir Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esma İgüs TRT Haber’e yorumladı.
Aktivistlerin çıkış noktası ne?
İklim aktivistleri yakın zamanda, Almanya’daki Barberini Müzesi’nde sergilenen Claude Monet’nin “Les Mueles” (Saman Yığınları) serisinde yer alan bir esere patates püresi fırlatmalarıyla gündeme geldiler.
Leonardo da Vinci’nin Louvre Müzesi’ndeki Mona Lisa’sı, Son Akşam Yemeği’nin İngiltere’de sergilenen bir replikası, John Constable’dan Saman Arabası ve Vincent van Gogh’un Ayçiçekleri tablosu iklim aktivistlerinden nasibini alan eserler arasında.
Bu hareketleriyle hızlıca gündeme gelmeyi başaran aktivistlerin eylemleriyle ilgili Doç. Dr. İgüs şunları söylüyor:
“Eserlerin seçimi çok bilinçli. Çünkü bu eserler, dünya sanat tarihinin ikonik işleri ve müzelerde sergileniyorlar. Müzeler de iktidarların kendilerini temsiliyet mekanlarıdır. Daha doğrusu müzelerin temel gayesi, içlerinde barındırdıkları etnografik, arkeolojik ya da sanat eserleriyle insanlığı ortak bir paydada buluşturmaktır. İklim aktivistleri ünlü sanatçıların eserlerine karşı bu eylemleri yaparken, muhtemelen bunu toplumsal bir hareket olarak zihinlerinde kurgulayarak gerçekleştiriyorlar.”
‘Sanat eseri insanın var olmasıyla birlikte zihinsel üretiminin bir sonucudur’
Bilindiği gibi iklim aktivistlerinin gerçekleştirdiği bu eylemlerin çıkış noktası, ‘iklim kriziyle gezegen ve insanlık yok olabilir’ teorileri. 'İnsanın var olmasının sonucu' olarak nitelendirilen sanat eserleriyle kurulan bağlantıyı Doç. Dr. İgüs şöyle değerlendiriyor:
“Sanat eserini bir şekilde tanımlayacak olursak, insanın var olmasıyla birlikte ortaya çıkıyor. Mağaralarda, özellikle Fransa’da biz ilk sanat eseri olarak değerlendirebileceğimiz çizimleri görüyoruz. Aktivistler de şöyle düşünüyor muhtemelen; ‘insanın var olmasıyla birlikte zihinsel üretiminin bir sonucudur sanat eseri.’ Benim anladığım kadarıyla, sanat eserlerine dolaylı verecekleri zararın arka planında aslında gezegenin tehlikede olması ve insanın ortadan kalkacağı gibi bir tabloyla bizi karşı karşıya bırakmak istiyorlar.”
Doç. Dr. İgüs’e göre iklim aktivistleri seçtikleri eserlerin mekanıyla da bir bağ kurarak sembolik birçok şeyi anlatmaya çalışıyorlar.
“İkonlaşan mekanlar olan müzeler üzerinden bu eylemlerin yapılması, müzenin iktidar tarafından kullanılan gerçek amacı olan ortak payda altında insanlığı birleştirmek ilkesi… İklim aktivistleri de bu ortak payda aracılığıyla insanlığın dikkatini iklim krizine çekebileceklerini düşünüyor olabilirler. Son Akşam Yemeği tablosunun seçiyorlar, çünkü bir gıda krizinin kapıda olduğu öngörüsüyle hareket ediyorlar. Constable’ın ya da Van Gogh’un natürmortuna yönelmeleri ile de ‘bir daha böyle manzaraları bulamayacaksınız, kavuşamayacaksınız’ demek istiyorlar.”
“Vandal eylemlerle nesneyi bizzat hayatın içine çekmeye çalışıyorlar”
İklim aktivisterinin eylemleri çoğu zaman ‘vandallık’ olarak algılanıyor. İklim krizine dikkat çekmekten çok öfkeye sebep olabiliyorlar. Çünkü aslında saldırdıkları şey belli bir toplumun hafızası gibi görünüyor.
“Meseleye vandalizm açısından baktığımızda, vandalizmi pek tabii genel tanımın içerisinde 'kamuya ait olan bir yerdeki nesneye bilinçli olarak zarar vermek' olarak tanımlayabiliyoruz. Ama burada iklim aktivistleri aslında yirminci yüzyılın başında, tarihsel olarak avangart hareketin de yaptığını yapıyor.”
Doç. Dr. İgüs, “Yirminci yüzyılın başında sanat eserinin hayatla bağının koptuğuna inanılıyor ve sanat nesnesinin düzenlenecek bütün bu vandal olarak tanımlayacağımız eylemlerle de nesneyi bir şekilde bizzat hayatın kendisi içerisine çekmeye çalışıyorlar” diyerek aslında aktivistlerin çabasına dair açıklayıcı bir yorum yapıyor.
İgüs sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu noktada mayıs ayından beri gördüğümüz bütün bu eylemler, aslında sanatsal nesneleri hayatın tam içerisine çekmeye çalışmak. O durağanlaşan ikonik eserlerin üzerinden de kendi zihinsel arka planlarını bize okutmaya çalışıyor olabilirler diye düşünüyorum.”
Aktivistlerin sanat eserlerine yönelimi Greta Thunberg ile başlamış olabilir
Greta Thunberg genç yaşına rağmen iklim konusundaki ‘duyarlı’ görüntüsü ve çarpıcı çıkışıyla ilk kez 2019’da oldukça ilgi çekmişti. İsveçli genç kız, 2019 Ekim ayında, Kanada’da geçimini petrolden sağlayanların yaşadığı bir eyalet olan Alberta’nın Edmonton şehrinde düzenlenen bir iklim eyleminde konuşma yapmıştı… Doç. Dr. İgüs konuşmanın sonrasında olanları şöyle anlatıyor:
“Edmonton gelirin petrol üzerinden kazandığı bir kent. Greta bu konuşmayı yaptıktan sonra veya yaptığı esnada, Edmonton kentinde yaşayan yerel bir sanatçı Greta’nın portresini duvara grafiti olarak resmediyor.
Konuşmadan iki gün sonra, Greta’nın resminin tam ortasına, yüzüne denk gelen kısmının üzeri çizilerek, ‘yalanı bırak burası bir petrol ülkesi’ yazılıyor. Yani öncelikle Greta’nın suretine ilişkin bir eylemde bulunuluyor. 2022 yılının mayıs ayında da bu eylemler başlıyor.”
"Yirminci yüzyıldan beri avangart hareketle ortaya çıkan vandalizm, sanat ve aktivizm arasındaki ilişkiyi de başlatıyor" diyen Doç. Dr. İgüz, iklim aktivistlerinin eylemleri üzerine son olarak şunları söylüyor:
“Mona Lisa’ya ya da Van Gogh, John Constable’e ait eserlere yapılan eylemler çok daha fazla ses getirecektir. Ben burada tamamen bir vandallık olduğunu düşünmüyorum. Kendilerine dair bakış açılarına ikonik eserler üzerinden dikkat çekmek istiyorlar. Bu noktada müzeler de elbette önlemlerini çok daha artıracaktır.”
Hangi eserlere saldırıldı?
2022’de iklim aktivistlerinin saldırdığı, dünya sanat tarihinde önemli olan sanat eserleri şu şekilde:
30 Mayıs 2022
Fransa'nın başkenti Paris'te bir aktivist, Louvre Müzesi'nde cam çerçeve içinde sergilenen Leonardo da Vinci’ye ait “Mona Lisa” tablosuna pasta fırlattı.
01 Temmuz 2022
İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Courtauld Gallery’deki Vincent van Gogh sergisine gelen iki iklim aktivisti, ellerini yapıştırıcıyla Van Gogh’un 1889 tarihli “Peach Trees In Blossom” (Çiçek Açmış Şeftali Ağaçları) tablosunun çerçevesine yapıştırdı.
05 Temmuz 2022
Çevreci grup Just Stop Oil (Sadece Petrolü Durdurun) üyesi iki iklim aktivisti, İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Ulusal Galeri’de sergilenen John Constable'e ait manzara resmi "The Hay Wain"in (Saman Arabası) çerçevesine ellerini yapıştırdı.
06 Temmuz 2022
İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Kraliyet Akademisi’ne gelen beş iklim aktivisti, Leonardo da Vinci'nin öğrencisi Giampietrino tarafından 1520'lerde yapıldığına inanılan “Son Akşam Yemeği” eserinin kopyası olan tablonun çerçevesine ellerini yapıştırdı.
10 Ekim 2022
Avustralya’nın Melbourne şehrinde “Yok Oluş İsyanı” adlı aktivist grup üyesi iki kişi, Victoria Ulusal Galeri’de sergilenen Pablo Picasso’ya ait “Kore’de Katliam” adlı esere ellerini yapıştırdı.
14 Ekim 2022
İngiltere’nin başkenti Londra’da, "Just Stop Oil " (Sadece Petrolü Durdurun) adlı çevreci gruptan iki üye, National Gallery'de sergilenen Vincent van Gogh'a ait "Ayçiçekleri" tablosuna domates çorbası fırlattı.
23 Ekim 2022
Almanya'da Letzte Generation (Son Kuşak) adlı çevreci grup üyesi iki aktivist, Potsdam kentindeki Barberini Müzesi'ndeki Fransız ressam Claude Monet'in "Les Mueles" (Tahıl Yığını) adlı eserine patates püresi attı.
24 Temmuz 2022
İtalya'nın Floransa kentinde iklim aktivistleri, fosil yakıt kullanımını protesto etmek için ellerini Rönesans ressamı Sandro Botticelli'nin "Primavera" adlı tablosuna yapıştırdılar.