İlkbaharın gelmesiyle kuşlar için de yeni bir dönem başladı. Canlanan doğaya ayak uyduran kuşlar, yavrulama dönemine girdi. Yaz aylarında da bu durum devam edecek. Ancak hem ebeveyn hem de yavru kuşlar için bir tehlike var: İnsanoğlunun merhameti.
İnsanlar kuşların yaşam döngülerine çok da hakim değil. Çoğu zaman koruma içgüdüsü ile kuşların düzenini bozabiliyor, öksüz kaldığını düşündükleri yavru kuşlara müdahale edebiliyorlar. İyi niyetle yapılan bu müdahaleler çoğu zaman o yavruların ebeveyninden koparılmasına ya da ölümüne neden olabiliyor.
İyilik yapayım derken zarar veriyoruz
Bu hazin sona yol açan etkenleri ve yavru kuşlara nasıl yaklaşmak gerektiğini işin uzmanları ile konuştuk. İlk olarak yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş’i dinliyoruz. Bu konuda her yıl yüzlerce mesaj aldığını söylüyor Tüydeş. Deneyimlerinden bahsettikçe biz insanların duygusal davranıp nasıl doğa döngüsüne zarar verdiğimizi anlıyoruz.
“Doğada yaşanan olayları insani duygularla değerlendirdiğimiz zaman o duygusallık bizi bazen yanlışa sürükler. Annesinin eğitim verme aşamasında olduğu bir kuşu siz, uçmaya çalışırken düştü diye düşünebilirsiniz. Yavru olduğunu bilmeden onun yetişkin ama uçamayan sakat bir kuş olduğunu sanıp yardım etmek için onu oradan alıp eve götürebilirsiniz. Ancak o sırada annesi çaresizce sizin o kuşu bırakmanızı bekler, bir süre sonra zaten ümidi keser. Strese girer hayvan. Bu ülkemizde çok yaşanıyor.”
Bu yapılan hatalardan sadece biri… Alper Tüydeş insanoğlunun iyilik niyetiyle yaptığı diğer hataları ise şöyle sıralıyor:
Balkona yuva yapıyorlar. Yavrular büyümeye başladığı zaman bazen balkonun içine düşüyor. Anne orada da onu beslemeye devam eder. Ama insanlar annenin gelmediğini düşünüp bir anda yavruya sahip çıkma içgüdüsüyle onu eve alıyorlar. Anne yavrudan vazgeçiyor. İnsanlar da besleyemiyorlar anne gibi. Ölümüne ya da doğaya geri karışmasına engel olabiliyorlar.
Mesela bana kumru yavrusu bulduklarını söylediler. 'Balkonun kenarına yüksek bir yere koyun, anne bulur orada' dedim. 3 mahalle ileride bir yere koymuşlar. Anne oraya gelip nasıl bulacak? Anne, yavruyu en son kaybettiği yerde arar. Hep oralara gelir bir iki gün boyunca.
Ya da o yavruyu kaldırımda yerde mi gördün? Kedi kapar, insan ezer, araba çarpar. Alacaksın onu oradaki bir tenteye, bir direğe ya da bir ağacın dalına koyacaksın, anne onu orada mutlaka görür.
Alper Tüydeş, ebeveyn kuşların belli bir zamandan sonra yuvadan ayrıldığını söylüyor. Çünkü yavrular büyüyüp tüylendikçe yuvada anne babaya yer kalmıyor. Ebeveyn kuşlar ise yavrularını yakın bir yerden takip etmeyi sürdürüyor. Ancak bunu bilmeyenler, yavruların terk edildiğini düşünüp üşümesin diye onları eve alıyor. Tüydeş bu davranışların kuşlara zarar verdiğini vurguluyor.
“İnsanlar bilmedikleri için genelde annesiyle beraber olabilecek, büyüyebilecek yavruyu hayattan, annesinden kopartıyor. O yavruların yüzde 90’ı da insan eliyle büyütüldüğü zaman, doğada kendi başına hayatta kalmaya adapte olmuyor. Maalesef çoğunluğu ölüyor.
Ama şehir içinde hiç olmayacak bir yere bazen düşebiliyor bu yavrular. Ya da taşınabiliyor çeşitli sebeplerle. Öyle bir durumda tabii ki de ölüme terk etmeyi kimse istemez. Fakat doğal hayattayken ya da şehir içinde doğanın döngüsünü bozmamak gerekiyor.”
Alper Tüydeş’in gözlemlerinden biri de yuva yanlarına bırakılan yemler. Bunların yavrular için risk oluşturduğunu şu sözlerle anlatıyor:
Yaban hayatında insan eliyle besleme doğru değil. Şehirde de yavru kuşlar için yem ve su koyuyorlar mesela. Karga, saksağan gibi leşle beslenen ya da etçil de olan türler var. Bu düşman türlerin o yem ve suyu yemek içmek için oraya gelip konmasıyla birlikte yuvayı fark etmesine sebep olabiliyorlar. Yani siz balkona konmuş bir kumrunun yanına yem ve su koyarak ona iyilik yapmazsınız. O kumru balkonunuza tenha, kimse görmez diye geliyor.
Yavru kuşa nasıl yaklaşmak gerekir?
Peki ne yapmalı, yavru kuş bulduğumuzda nasıl davranmalı? Bu sorunun yanıtını Yaban Hayatı Uzmanı Veteriner Hekim Gökçe Coşkun’dan alıyoruz. İlkbaharla birlikte kuşların kur davranışlarının başladığını, ardından yuva kurup kuluçkaya yattıklarını söylüyor.
“Şehirlerimizde yaz-kış bu olduğu gibi, göç sırasında gelip burada şehir içerisindeki park ve bahçelerde üreme gösteren türler de var” diyor Coşkun. Ötleğenler, akgerdanlı ötleğenler ve kara tavuk denilen kızıl kuyrukları örnek gösteriyor. Bunlar dışında şehirde görmeye aşina olduğumuz güvercin ve kumru gibi türleri de sayıyor.
Yaban hayatına kıyasla şehirlerde yavru kuş bulunmasıyla daha sık karşılaştıklarını dile getiriyor Coşkun. İzlenmesi gereken yolu ise şöyle anlatıyor:
Şehir içerisinde yavru bir kuşla karşılaşıldığı zaman ilk yapılması gereken, biraz uzaktan izlemek. Acaba başka bir ebeveyni gelip ona yardım ediyor mu? Besliyor mu? Durumu gözlemlemek gerekiyor. Bazen büyük, yüksek bir yuvada, ağaç dalında veya bir apartmanın çatısına yuva yaptıysa oradan düşebiliyor yavrular. Eğer ebeveynler etrafta dolaşıyor ve yavruya bakıyorsa alıp onu sadece yüksek bir yere koymak veya yapay bir yuva oluşturmak çözüme ulaştırabiliyor.
Peki ne kadar süre gözlem yapılmalı? Anne ve baba kuş hangi sıklıklarla yavrularının yanına geliyor? Yanıtı Gökçe Coşkun'dan alıyoruz.
“Ebeveynleri yavru kuşları çok sık şekilde dönüşümlü olarak beslerler. Eğer besin noktası yakınsa sürekli gidip besler. Onun için en fazla yarım saat gözlemlemek bile yeterli olur. Sadece besin değil yavrunun bulunduğu yerin çevresinde eğer çok sesli bir şekilde öten başka bir kuş varsa büyük ihtimal o onların ebeveynidir. O zaman alıp onu yüksek bir yere koymak veya yapay bir yuva oluşturmak gerekebilir.”
Yavru kuşların ev ortamında koruma altına alınması, hatalar zincirinin ilk halkası…
“Bu yavruları alıp kendimiz besleyip büyütmeye çalışırsak bu yanlış bir davranış olur. Çünkü yaban hayatı rehabilitasyonu çok emek isteyen, farklı koşullarda onların bakımını yapmamız gerektiği bir sağlamamız gereken bir aslında prosedürleri içinde barındırıyor. Bunlara evcil hayvanlar gibi yaklaşılmamalı. Yani bir kuşu eve alıp yanına su, birkaç bulgur, ekmek koyduğumuz zaman o hayvan oradan gidip beslenmeyecek ve ne yazık ki ölümüne sebep olacaklardır. İyi niyetle yaklaşılmış bir durum ne yazık ki onların sonu olabiliyor bu yönde.”
Şehirdeki yavru kuşlar için süreç böyle. Doğada karşılaşılan yavru kuşlar için de aslında yapılması gerekenler benzer.
“Hiç insanın olmadığı bir yerde, dağda, bayırda bir yavruyla karşılaşırlarsa hiçbir şekilde müdahale etmemeleri gerekiyor. Ama şehir merkezinde onların habitatlarını bizim hem ses hem gürültü hem de görüntü olarak yok ettiğimiz için burada ne yazık ki bizim yardımımıza muhtaç hale geliyorlar.
Yaban hayatında yavrunun ebeveyni yoksa ve tehditlere açık bir durum varsa, karton kutu içerisine koyup bir fotoğrafını çekip uzmandan tür bilgisini alıp ilk müdahale olarak bir sıvı takviyesi yapılabilir. Onu yapmak daha sonradan bununla ilgili kurum ve kuruluşlara ulaşmak en önemli durum. Çünkü bir yavru kuşu eve alıp kendileri besleme ve büyütme ihtiyacı duyarlarsa eğer o kuş ne yazık ki yaban hayatından uzaklaşıyor ve hazır gıdaya alışıyor ve daha sonra tekrar doğaya dönemiyor. Bu da özellikle uzun dönem yaşamını sürdüren işte baykuş, yırtıcı kerkenez, atmaca gibi türlerle çok sık karşılaştığımız bir şey. Böyle olduğu zaman da esaret stresine girip bir iki yıl sonra ne yazık ki bu türler kaybediliyor.”
Coşkun, yavru kuşların bilgi sahibi olmayan kişilerce beslenmemesi gerektiğini de özellikle vurguluyor. Bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:
Her kuşun farklı bir diyeti var. Farklı şekilde su içirilme yöntemi var. Tutuş şekli var. Bir kuş türü bulduğunuzda ister yavru olsun ister yetişkin buğday yer, ekmek yer gibi yaklaşık bir şeyler verilmemesi gerekiyor. Su bile vermeyin. Çünkü onu bile bazen burundan yanlış şekilde verip boğulmasına neden olabilirsiniz. Karton kutunun içine su ve yiyecek koyulmamalı. Çünkü onu da döküp üstlerini batırıyorlar, üstleri ıslanıyor. Onu kurutmak veya mama ise onu arındırmak daha zor oluyor.
Kuşlar, orman, park ve bahçelerin yanı sıra şehirlerde en çok balkon ve sundurma altlarına, yüksek binaların panjurlarına, çatı katlarına ya da klima motorlarına yuva yapabiliyor. Yaptıkları bu yuvalar kalıcı değil. Yavrularını uçurduktan sonra o bölgeden ayrılıyor. Bir sonraki üreme döneminde ise tekrar dönebiliyorlar.