Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çok sayıda kişi kayıpları için maddi ve manevi dava açacak, bölgede uğranılan zararın tazmini sağlanacak. Peki bu felakette ailesini ve yakınlarını kaybeden çocukların hakları nasıl korunacak, onlar adına süreci kim takip edecek?
Depremde yakınlarını kaybetmenin yanı sıra evsiz kalan çocuklar için açılacak maddi ve manevi davalar, koruma tedbiri kapsamında koruyucu aileler ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından ele alınıyor. Herhangi bir aile yakınının korumasına verilen çocuklar için ise dava açılabilmesi vasi atanmasıyla mümkün. Davaların zaman aşımına uğramaması için de vasi atamasının kısa sürede yapılması öneriliyor. Hukukçu Pınar Hacıbektaşoğlu ile depremden etkilenen çocukların haklarını konuştuk.
Çocukların hakları nasıl korunacak?
"Panik havasında çocukların aileleriyle bir araya getirilmeleri, gelmeleri, aileleriyle buluşturulmaları her zaman sıkıntı yaratır. O yönüyle bütün çocuklar bulundukları andan itibaren ‘buluntu çocuk’ olarak değerlendirilir. Buluntu çocuklar ilk başta devlet koruması altına alınır. Bu süreçte kanunlar çerçevesinde, yönetmeliklerle nasıl hareket edileceği belirtilmiştir.
Anne babası ile birinci derece yakınlarını kaybetmiş ama akrabaları hayatta olan çocukların prosedürü ile tamamen devlet koruması altında kalmaya devam edecek çocuklarınki ayrı yürütülüyor. Herhangi bir aile bireyi kalmayan birinci derecede akrabaları kalmamış olan çocuklar veya hiçbir şekilde akrabası kalmamış çocuklar, 2012'de çıkarılan koruyucu aile yönetmeliği kapsamında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlükleri gözetiminde geçici koruma altına alınıyor."
Devlet korumasındaki çocukların hakları Bakanlık gözetiminde sürüyor
"Anne babalarını kaybetmiş çocukların örneğin yıkılan binayla ilgili müteahhide dava açma durumları, hukuk ve ceza davası açma hakları koruma tedbiri kapsamında koruyucu aile ile beraber Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından ele alınır.
Çocukların davaları Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın yetkilendireceği hukukçular, avukatlar ve müşavirler tarafından takip edilir. Çocukların herhangi bir hakkına halel gelmez. Geçici koruma altında yine bir koruyucu aileye verilen çocukların bütün hukuki hakları Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın müdahil olması nedeniyle dava açma, davaları takip yetkileri de var."
Akrabaya teslim edilen çocuklara vasi atanmadan dava açılamaz
“Anne baba, doğal vasidir ve herhangi bir mahkeme kararına ihtiyaç duymaksızın çocukları adına her türlü davayı açabilir. Anne baba dışında doğal vasilik söz konusu olmadığından eğer çocuklar yakınlık dereceleri fark etmeden herhangi bir akrabaya teslim edilmiş ise çocuklar adına doğrudan dava açılması mümkün olmayacaktır. Yani doğrudan bir halanın yeğeni adına dava açma yetkisi olmayacaktır.
Bu durumda akrabaların vesayet makamıyla hareket eden sulh hukuk mahkemelerine başvurarak çocuklara vasi olarak atanmaları gerekir. Ancak bu durumda sulh hukuk mahkemeleri akrabaların isteğine bağlı kalmaksızın gerekli emniyet soruşturması araştırması yapar. Bazen talep edeni değil de kendi bünyesinde bir vasi tayinine de gidebilir. Burada talepte bulunan aile bireyinin çocukla menfaat çatışması içinde olmaması gerekir."
Vasi tayini neden kısa sürede yapılmalı?
"Hukuk davalarının belli süreleri vardır. Örneğin maddi tazminat haksız değerin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl, ceza davalarının altı ay gibi süreleri var. Ancak OHAL ilan edildiği için OHAL bölgesinde açılacak davalarla ilgili Adalet Bakanlığı'nın da ayrı bir genelgesi oldu. O genelge kapsamında yine bu genel hükümlere ve sürelere dikkat edilerek davalar açılacaktır.
Çocuk adına ‘İki sene sonra, üç sene sonra dava açayım’ diye düşünürlerse açlıkları dava, zaman aşımına uğrayabilir. Açacakları davanın genel hükümler çerçevesindeki hak düşürücü ve zaman aşımı türevine dikkat etmeleri lazım."
Hangi davalar açılabilir?
"Bu çocuklar annesiz babasız kaldıkları gibi evsiz de kaldılar. Ayrıca bu çocuklar anne ve babalarının ömür boyu desteğinden mahrum kaldılar. Bizim hukuk dava tekniğinde destekten yoksun kalma tazminatı olarak nitelendirilen davalar vardır. Ayrıca çocukların maddi ve manevi olarak bireysel şekilde uğradıkları zararlar var. Anne babaları veya yakınlarının ölümünden dolayı ıstırap, elem, keder noktasında büyük bir acı içinde olma durumları vardır. Bu da manevi tazminat dediğimiz davaların gerekçesidir.
Anne babalarının veya yakınlarının ölümüne taksirle veya bilinçli taksir veya bilinçsiz kast dediğimiz Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen kusurlu davranışlardan birini gerçekleştiren müteahhitlere karşı, kamu kurumlarına karşı ceza davaları ve suç duyurularında bulunma hakları vardır."