Anne babalar korumacıdır, çocuklarını güvende tutmak isterler. Ancak bu sınır bazen aşılabiliyor... Kimi ebeveynler, çocuklarının yaşamının hemen her alanına yoğun bir müdahaleden çekinmiyor. "Aşırı korumacı" ve "helikopter ebeveyn" kavramları da işte bu durumlar için kullanılıyor. Çocuklarını birey olarak görmekte zorlanan ebeveynler için...
Aşırı korumacı evlerde büyüyen çocuklarda özgüven eksikliği, bağımlılık, sosyal becerilerde yetersizlik, kaygı ve depresyon gibi sorunlar gözlemlenebiliyor.
Peki, ebeveynlerin aşırı koruyucu eğiliminin altında ne gibi nedenler yatıyor? Bu soruya Klinik Psikolog Seda Aydoğdu ile yanıt aradık.
Aşırı korumacı ebeveynler, çocuklarının hayatında sürekli olarak varlık göstererek onların bağımsız kararlar almalarını zorlaştırabiliyor. Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, çocukların kendi kimliklerini ve yeteneklerini keşfetmelerini sınırlayan bu yaklaşımı şöyle anlatıyor.
"Aşırı korumacı anne babalar, çocuğun hemen her anında müdahale edici davranır. Onları birey olarak görmekte zorlanan bu aileler, mükemmeliyetçi özelliklerinin verdiği yapılanmayla çocukları için daha iyi oldukları alanlarda kararlar alır ve onları o şekilde yönlendirmeye çalışır."
Aşırı korumacı ebeveynliğe oldukça benzeyen bir başka kavram, "helikoper ebeveynlik" ise, ebeveynlerin çocuklarının üzerinde sürekli "uçmaları" ve her anlarını izleyip müdahale etmeleri anlamına geliyor.
Helikopter ebeveynler, çocuklarının karşılaşabileceği zorlukları önceden tahmin ederek proaktif önlemler almaya çalışıyor. Genellikle çocuklarının eğitimine, sosyal ilişkilerine ve aktivitelerine aşırı derecede müdahil olurlar. Aşırı korumacı ebeveynlik ise daha çok çocukları tehlikelerden, hayal kırıklıklarından veya başarısızlıklardan koruma amacı taşıyor.
Aşırı korumacı davranışların arkasında çeşitli nedenler yatabiliyor. Aydoğdu, bu durumun ebeveynlerin kendi kişilik yapıları ve köken aileleriyle kurdukları ilişkiyle bağlantılı olabileceğini söylüyor.
İşte aşırı korumacı olmanın arkasındaki olası nedenler:
Ebeveynlerin mükemmeliyetçilik arayışı: Çocuklarının her alanda en iyi olmalarını istemelerine ve onların başarısızlık yaşamalarını engellemeye çalışmalarına neden olabilir.
Geçmiş deneyimler: Özellikle ebeveynlerin kendi çocukluklarında yaşadıkları olumsuz olaylar, çocuklarını benzer durumlarda koruma isteğini artırabilir.
Toplumsal ve kültürel faktörler: Bazı toplumlar, ebeveynleri çocuklarını koruma ve yönlendirme konusunda daha katı olmaya teşvik edebilir.
Sosyal medyanın etkisi: Ebeveynlerin, çocuklarının başarılarını ve güvenliklerini sürekli olarak kontrol etme baskısını artırabilir.
Çocukların güvenliği için duyulan endişe: Ebeveynlerin çocuklarını her türlü tehlikeden koruma isteğiyle sonuçlanabilir.
Kontrol ihtiyacı: Anne babalarda çocuklarının hayatlarını yönetme ve onların her adımını kontrol etme arzusu doğurabilir.
Aşırı korumacılığın çocukların özgürce karar vermelerini ve bağımsız bir kimlik geliştirmelerini engelleyebileceğini anlatan Seda Aydoğdu sözlerine şöyle devam ediyor.
"Bu çocuklar, bağımlılık, sosyal becerilerde yetersizlik, kaygı ve depresyon gibi sorunlar yaşayabilirler. Ayrıca, kendi kararlarını verme ve problem çözme becerileri gelişemeyebilir. Çocuklar bireyselleşip kendi hayatlarına dair kararlar alamadıkça, kendi arzu ve isteklerini söze ve eyleme dökemedikçe özgüvenleri olumsuz şekilde gelişecektir.
Aşırı korumacı ebeveynlik tutumu, çocukların risk alma ve problem çözme becerilerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Çocukların kendi hayatları üzerinde olması gerektiği kadar söz sahibi olamamaları nedeniyle problem çözme becerisinin beklenen düzeyde gelişmesinde güçlük gözlemlenebilir. Dolayısıyla akademik başarıları da olumsuz etkilenebilir."
Peki, altında kendi çocukluk deneyimleri, kaygıları, korkuları yatsa da, ebeveynler bu yaklaşımlarını nasıl kontrol altına alabilir? Aydoğdu ebeveynlerin aşırı korumacı davranışlarını azaltmak için nelere dikkat etmeleri gerektiğini şöyle özetliyor.
"Öncelikle çocukların kendi uzuvları değil, ayrı bireyler olduğunu kabul etmeleri gerekir. Çocuklarının hata yapma ve bu hatalardan öğrenme süreçlerine saygı göstermeliler. Kendi kaygı ve endişelerini yönetmeyi öğrenmek, ebeveynlerin çocuklarına daha sağlıklı bir özgüven geliştirme ortamı sunmalarına yardımcı olabilir. Gerekirse, ebeveynler bireysel danışmanlık veya ebeveyn danışmanlığı alarak bu konuda destek alabilirler."
Öz farkındalık geliştirmek: Ebeveynler, kendi korkularını ve endişelerini anlamak için içsel bir değerlendirme yapabilirler. Kendi çocukluk deneyimlerinin, mükemmeliyetçilik eğilimlerinin veya köken aile dinamiklerinin etkilerini fark edebilirler.
Çocukların bağımsızlığını desteklemek: Çocuklara yaşlarına uygun sorumluluklar ve kararlar verme fırsatları tanımak, onların bağımsızlıklarını geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Risk almayı öğrenmek: Çocukların başarısızlık veya hatalarla karşılaşmalarına izin vermek, onların problem çözme ve dayanıklılık becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ebeveynler, çocuklarının başarısızlıklarını öğrenme fırsatı olarak görmelidir.
Duygusal destek sunmak: Çocukların duygusal ihtiyaçlarına dikkat etmek ve destek olmak, onları daha bağımsız bireyler haline getirmeye yardımcı olabilir. Ebeveynler, çocuklarının duygusal deneyimlerini anlamaya ve onlara empati göstermeye çalışmalıdır.
Grafik: Sena Nur Pehlivan