Kuşkusuz dünya evine giren herkes bir ömür boyu sürmesi niyetiyle imzasını atıyor. Ancak her evliliğin ömrü uzun sürmüyor. Çiftler yollarını ayırırken yaşanan anlaşmazlıklar ve tartışmalar boşanmanın doğal bir süreci. Bu sürece şahit olmak çocuklar için ise hiç de doğal ve sağlıklı sonuçlar doğurmuyor.
Evlilikler bitebiliyor, eşler ayrılabiliyor, ancak ebeveynlik görevi bitmiyor. Konumuz parçalanmış ailelerin "duygu dünyası parçalanmış" çocukları...
Aileler problemlerini çocuklarına yansıtmadan bu süreci yönetebilir mi?
Sürecin fazlasıyla içinde olan çocuklar ne gibi sıkıntılarla mücadele ediyor?
Ebeveynler boşanacaklarını çocuğa hangi aşamada, nasıl anlatmalı?
Peki, çocuklar kendilerini boşanmadan sorumlu tutar mı?
Haberimizde Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu ile görüşerek işte bu sorulara yanıt aradık.
Ebeveynleri boşanma aşamasında olan çocuklarda ne gibi duygu değişimleri görülüyor?
Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu'ya ilk olarak bu soruyu yöneltiyoruz. Aydoğdu bu konuda çocuğun yaşı ve mizacının belirleyici olduğunu söylüyor ve yaş gruplarına göre yaygın olan belirtileri anlatıyor:
"Mesela ergenlik döneminde daha çok öfke ve agresif tavırlar olarak karşımıza çıkarken, okul döneminde belki biraz daha kaygı, biraz daha bağlanmayla alakalı; anneye ya da babaya 'yapışma' gibi durumlar gözlemlenebiliyor.
Daha küçük yaş döneminde yani okul öncesi dönemdeki çocuklarda ise biraz daha gerileme, yani o bebeksi döneme biraz daha yaklaşan davranış kalıpları karşımıza çıkabiliyor.
Bununla beraber farklı yaşlar yani ergenlik, okul dönemi ya da okul öncesi dönemde, bu üç grupta da alt ıslatma davranışı olabilir. Parmak emme ya da tırnakları koparma benzeri davranışlar görülebilir. Öfke, bağırıp çağırma, inatlaşma, vurma ya da kapıları çarpma, kendini yerlere atma gibi davranışlar da görülebiliyor."
Aileler kendi problemlerini çocuklarına yansıtmadan bu süreci yönetebilir mi?
Öfke, regresyon ya da kaygı... Çocukların boşanmaya verdikleri davranışsal tepkilerden birkaçı... Peki, aileler kendi problemlerini çocuklarına yansıtmadan bu süreci yönetebilir mi? Süreç çocuklar için daha kolay atlatılabilir mi? Seda Aydoğdu, boşanma aşamasında çiftlerin iki farklı davranış kalıbı sergilediklerini anlatıyor.
"Bir kısmı çocuklarda bu davranış görüldükten sonra kliniğe başvuranlar. Bir de, 'Biz böyle bir karar aldık, bunu çocuğumuza nasıl söyleyelim? Bunu söylememiz için çocuğumuz hazır mı?' şeklinde oluyor."
Peki bu davranışlardan hangisi doğru olan? Seda Aydoğdu, aile gizlese de, çocukların aslında bir sorun olduğunu hissettiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor sözlerine:
"Çocuklar cımbız gibi duyguları, düşünceleri alırlar ve yakalarlar. Bu yüzden bence önce yetişkinler olarak, karı-koca olarak bizim kendi süreçlerimizi hızlıca gözden geçirmemiz, emin olmamız gerekiyor. Emin olduktan ve artık netleştikten sonra bunu çocuğumuza onun yaş düzeyine uygun anlayabileceği yalın cümlelerle söylememiz gerekiyor."
Aydoğdu, doğru yönetilen boşanma sürecinde çocuğun duruma kısa sürede adapte olabileceği görüşünde.
"Biz bu süreci sağlıklı yönettiğimiz zaman, çocuklarımızda bu tarz davranışların çok uzun süre olacağını düşünmüyoruz. Belki ilk bir hafta olayı henüz sindiremedikleri için anlamlandıramadıkları için bu tarz davranışlar nispeten görülse bile, uzun sürede kronik hale gelebilecek davranışlar olduğunu düşünmüyorum. Eğer zaten bu davranışlar kronik hale geldiyse olayın artık farklı boyutlarıyla ele alınması gerektiğini düşünüyoruz."
Peki, çocuklar kendilerini suçlama eğiliminde oluyorlar mı? Aydoğdu bu durumun küçük çocuklarda daha sık görüldüğünü söylüyor.
"'Ben yemeğimi yemedim, o yüzden babam ya da annem evden gidiyor' benzeri düşünceler olabiliyor. Çok ben merkezci yaklaşabiliyorlar. Yaptıkları her şeyin, her olayın kendi yaptıkları ya da yapmadıkları bir şeyin sonucu, bir cezası gibi değerlendirebildikleri için burada çocuğumuzun anlayabileceği basit bir şekilde boşanma sürecini anlatmamız çok önemli. Eğer böyle yerleşen otomatik düşünceler gelişmeye başlıyorsa orada hemen anında müdahale etmek ve bunu çocuğun hayatının geneline ya da olaylara bakış açısının geneline yani o gözlükle olaylara, dış dünyaya bakmamasını ona öğretmenimiz gerekiyor."
"Evlenmek kadar boşanmak da doğal"
Ailesi boşanmış çocuklara iki farklı düzene sahip olması nedeniyle çoğunlukla "travma yaşamış" gözüyle bakılıyor. Ancak aslında boşanmak kimi zaman çocuğun sorunlu bir evde yaşayacağı travmaların önüne geçiyor.
"Biz her zaman şunu söylüyoruz; evlenmek ne kadar doğal bir durumsa boşanmak da o kadar doğal. Çünkü çocuğun kavgalı, çatışmalı bir ortamda büyüyeceğine nispeten daha sakin bir ortamda büyümesi, hayatını idame ettirmesi onun için çok daha iyi olacak. Mesela bazen şöyle de olabiliyor; 'Biz hiç kavga etmiyorduk. Hiçbir iletişimimiz yoktu. O salonda, ben mutfakta oturuyordum. Çocuk bundan etkilenmiyordu.' Aslında bu tarz iletişimsizlik de, evde bir diyaloğun, bir muhabbetin olmaması da çocukları çok etkiliyor. Bu yüzden bence sağlıklı yürütülmüş bir boşanma sürecinin, çocukta travma olarak tanımlanmaması gerekiyor."
"Kral çocuk" durumuna dikkat!
Boşandığı için kendini suçlu hisseden ebeveynler çoğu zaman çocukların her istediğini yapma eğiliminde oluyor. Ancak bu durum başka sorunlara yol açıyor diyor Seda Aydoğdu.
"Çocuğa daha fazla travma yaşatmayalım diye taraflar çok verici olabiliyor. Her istediği alınabiliyor. Uyku düzeni değişiyor. Görev ve sorumluluklarındaki kurallar esnetilebiliyor. Çocuk kral çocuk oluyor aslında o evin içinde. Konu her ne olursa olsun, bu boşanma da, başka bir şey de olabilir. Çocuğun kral çocuk konumunda kalmasını istemiyoruz."
"Anne babalıktan istifa edilmiyor"
Birbirimizi ne kadar suçluyoruz?
Bu süreçte bir rekabet ortamı, bir çekişme varsa biz bunu çocuğumuza ne kadar yansıtıyoruz?
Çocuğumuzu bu sürecin ne kadar bir parçası olarak kullanıyoruz?
Uzman Klinik Psikolog Aydoğdu, boşanma aşamasındaki çiftlerin kendilerine bu sorular sorması gerektiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor sözlerine:
"Çünkü onlar karı koca olarak boşanıyorlar aslında. Anne babalıktan boşanma, ayrılma, terk etme, istifa etme gibi şeyler söz konusu olamıyor. Bunun baki olduğunu, bizim önce kendimize sonra da çocuğumuza hatırlatmamız gerekiyor. Çocuk, bizim onun her zaman yanında olacağımızı, onu kapsayacağımızı, onu yalnız bırakmayacağımızı bildiği sürece problem olmayacak."
Grafik: Şeyma Özkaynak