Yapay zeka tabanlı sohbet uygulamaları, özellikle çocuklar üzerinde derin etkiler yaratabilecek bir potansiyele sahip. Çocukların karar verme süreçlerini ve çevreyi algılama biçimlerini şekillendiren bu teknolojiler, aynı zamanda ciddi riskler de barındırıyor. Bu risklerin bir örneği, geçtiğimiz aylarda ABD’nin Florida eyaletinde yaşandı. Bir anne, oğlunun trajik ölümü üzerine yapay zeka tabanlı bir sohbet uygulamasına dava açtı. Çocuğun, uygulama üzerinden aldığı yanıtlardan etkilenerek hayatına son verdiği iddiası, teknolojinin güvenliği ve kullanım sınırlarına dair endişeleri farklı bir boyuta taşıdı.
Davayla birlikte ortaya çıkan gerçekler, yapay zeka botlarının çocuklar üzerindeki etkileri ve olası tehlikeleri konusunda daha fazla farkındalık yaratılması gerektiğini gösteriyor. Bu durum, teknolojinin yalnızca faydalarına değil, aynı zamanda doğru yönetilmediğinde neden olabileceği risklere de dikkat çekiyor.
Peki, yapay zeka destekli teknolojiler, çocukların hayatında ne kadar güvenli? Bu tür teknolojiler, çocukların karar verme becerilerini nasıl etkiliyor? Daha da önemlisi, çocukların yapay zeka botlarını gerçek insanlar gibi algılaması hangi riskleri beraberinde getiriyor?
Konuyu, Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Önder Küçük ile ele aldık.
10 yaş altındaki çocuklar, yapay zekanın cazibesine kapılarak onu bir arkadaş, rehber ya da oyun arkadaşı gibi görebiliyor. Ancak bu masum görünen ilişki, tahmin edilenden çok daha büyük bir tehlike barındırıyor. Psikiyatri uzmanı Dr. Önder Küçük, bu durumun çocukların zihinsel gelişimi üzerindeki etkilerini şöyle açıklıyor:
"Bu yaş grubundaki çocuklar, gerçek ile kurguyu, internet ve teknolojinin işleyişini ve çıktılarını, karşılaştıkları içerikler ve yönlendirmeleri nasıl değerlendireceklerine ve kendilerini nasıl koruyabileceklerine dair ayırt edebilme becerisini tam olarak tamamlamadıklarından özellikle risk altındadır."
Geçtiğimiz aylarda, bir annenin yapay zeka sohbet botunu oğlunun intiharından sorumlu tutması, bu tehlikenin somut bir örneğini oluşturdu. Çocuk, yapay zeka ile yaptığı uzun konuşmalar sonrası hayatına son verdi. Davada öne sürülen iddialar, botun "aşırı gerçekçi" ve uygunsuz içeriklerle çocuğu etkilediği yönündeydi. Şirket, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirse de daha güvenli bir yapı oluşturulması için net bir adım atmadı.
Her geçen gün gelişen yapay zeka teknolojileri, çocukların hayatında derin izler bırakmaya devam ediyor. Ancak bu izlerin olumlu mu yoksa olumsuz mu olacağı, teknolojiyi nasıl yönettiğimizle doğrudan bağlantılı. Dr. Küçük de, ABD'deki olayın sadece yapay zekadan değil, ebeveynlerin bilinçsiz yaklaşımından da kaynaklandığını vurguluyor:
"Teknoloji ve internetin kontrolsüz kullanımı, çocukların yaşlarına uygun olmayan şiddet, cinsellik, korku, kumar vb. temalı içeriklerle karşılaşma riskini artırır. Bu nedenle ailelerin teknoloji okuryazarlığını artırmaları, çocuklarını yakından takip etmeleri şarttır."
Çocukların yapay zeka botlarıyla uzun süre etkileşimde kalması, sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor. Zira insanlarla kurulan temaslar, sosyal becerilerin gelişiminde kilit rol oynuyor. Ancak, yapay zekaya yönelen çocuklar dış dünyadan koparak yalnızlaşırken sosyal izolasyon riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Psikiyatri uzmanı Dr. Önder Küçük, bu konuda ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğini söylüyor:
"Sosyal becerilerin gelişimindeki en önemli etken çocukların yaşıtları ve aileleriyle kurduğu etkileşimdir. Yani dış dünya ile ve insanlarla ne kadar çok temas olanağı söz konusu ise sosyal becerilerin gelişimi de o kadar beslenmiş olur. Dolayısıyla sosyal yaşamdan izole bir alan olarak yapay zeka ile kurulan etkileşimin süresi ve sıklığı, sosyal becerilerin gelişimini ketleyebilir, çocukların dış dünya ile ve insanlarla iletişimi ve etkileşimini zorlaştırabilir. Bu noktada yine denetim ve ölçülü kullanım, riski minimize etme yolundaki en önemli adımlar olarak öne çıkmaktadır."
Yapay zekaya duyulan aşırı güven, çocukların mahremiyetini de ciddi şekilde riske atabiliyor. Çocuklar, bir yapay zeka botunu insan gibi algıladığında, kişisel bilgilerini paylaşmakta sakınca görmüyor. Bu durum, onların güvenlik ve mahremiyet algısında derin yaralar açabiliyor.
Önder Küçük, çocuğun yapay zekaya aşırı güven duymasının, genellikle ebeveyn ilgisinin yetersizliğine işaret ettiğini söylüyor. Teknoloji, çocuk için bir kaçış noktası haline geldiğinde tehlikelerle dolu bir dünyaya kapı aralayabiliyor.
"Çocuğa mahremiyet eğitimi yaşına uygun olarak sürekli verilmeli ve her durumda yanında olunacağı ebeveynleri tarafından hissettirilmelidir. Bu durum ebeveyn desteği ve bilinci söz konusu olmadığında yalnızca sanal uzam değil ne yazık ki dış dünya da çocuklar için ciddi riskler barındırmaktadır.
Ebeveynler, çocuklarını teknolojiyle yalnız bırakmamalı, onları internetin tehlikelerine karşı bilinçlendirmelidir. Ayrıca, aile içi iletişim ve güven ortamının sağlanması, çocukların yaşadığı sorunları paylaşabilmesi için gereklidir."