Zahran kentindeki Kral Abdülaziz Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen zirvenin sona ermesinin ardından yayımlanan Zahran Bildirisi'nde, Arap alemi için Filistin meselesinin hala merkezi konumunda olduğu ve işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Arap kimliği ile Filistin'in başkenti olarak kalacağı belirtildi.
Filistin devletinin, Doğu Kudüs'ün içinde bulunduğu, 1967 yılında işgal edilen tüm Filistin toprakları üzerinde egemenlik hakkı olduğu belirtilen bildiride, liderlerin barışa olan bağlılıklarını stratejik bir seçenek olarak gördüğü ve Arap-İsrail çekişmesini Arap Barış Girişimi doğrultusunda çözmeyi yineledikleri aktarıldı.
ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasına ilişkin kararının kınandığı ve reddedildiği bildiride, söz konusu karar "geçersiz ve uluslararası hukuka yönelik tehlikeli bir ihlal" olarak nitelendirildi.
İsrail'in, 1967 yılında işgal edilen Filistin toprakları üzerindeki yasa dışı tüm yerleşim politikalarının şiddetle kınandığı bildiride, Arap ülkelerine, İsrail'in ekonomik yaptırımları karşısında durabilmesi için Filistin devletini aylık 100 milyon dolar finanse edecek sistemin ivedilikle hayata geçirilmesi yönünde Arap Birliğinin aldığı kararlara bağlı kalma çağrısında bulunuldu.
Suriye krizinin tek çıkış yolu siyasi çözüm
Suriye krizine işaret edilerek ülkenin toprak bütünlüğü, egemenliği, istikrarı ve güvenliğinin korunmasına bağlılığın vurgulandığı Zahran Bildirisi'nde, Suriye'nin başkenti Şam'a bağlı Doğu Guta'daki gerginliği ve İran'ın bölge ülkelerine yönelik müdahaleleri de kınandı.
Bildiride, Suriye krizinin tek çıkış yolunun bütün tarafların onayını alacak ve halkın taleplerini gözetecek bütün Cenevre-1 bildirisine dayalı siyasi çözüm olduğu belirtildi.
Arap liderlerin Lübnan ile olan dayanışmalarını teyit ettiği bildiride, ülkenin ulusal birliğinin yanı sıra toprakları üzerindeki egemenliği, istikrarı ve güvenliğini koruyacak şekilde siyasi ve ekonomik desteğin sağlanmasına işaret edildi.
Libya'da yaşanan gelişmelere de değinilen bildiride, Libya'nın birliği ve egemenliğine olan bağlılıklarını yineleyen Arap liderlerin, dış güçlerin her türlü müdahalesinin kabul edilemez olduğu ifade edildi.
İran'ın bölgeye müdahaleleri kınandı
Yemen'de Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi liderliğindeki meşru yönetime olan desteğin devam edeceği aktarılan bildiride, ülkedeki darbenin tamamen sona ermesi ve istikrar ile güvenin yeniden tesisi için hükümetin attığı adımların da desteklendiği kaydedildi.
Arap ülkeleri ile İran arasındaki ilişkilerin, tehdit ve güç kullanımından kaçınılarak "iyi komşuluk ilkesine" dayanması vurgulanan bildiride, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) 3 adası üzerindeki egemenliği ve bu adaların İran'dan geri alınması konusundaki kararlılığının altı çizildi.
Bildiride ayrıca, iyi komşuluk ilkelerine ve ülkelerin egemenliğine aykırı olmasının yanı sıra uluslararası hukuku ihlal anlamına gelen İran'ın Arap ülkelerinin içişlerine müdahalesi kınandı.
Arap ve diğer dünya ülkelerinde terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen her türlü eylem ve etkinliğin kınandığı bildiride, şiddet ile teröre yol açan dini, mezhepsel ve etnik olan her türlü sloganın da bunlar arasında olduğuna işaret edildi.
Arap Birliğinin bir sonraki zirvesinin Tunus'ta gerçekleştirileceği bilgisi de paylaşıldı.
Kaynak: AA