ABD, İngiltere ve Avustralya'nın yeni stratejik ortaklığı uluslararası suları ısındırırken, AUKUS’a en büyük tepki Fransa ve Çin'den geldi.
Peki yeni ittifakta hangi anlaşmalar sağlandı, bu adım bölge için ne anlama geliyor ve diğer ülkeler neden tepkili?
İşte cevaplar...
Aukus nedir?
AUKUS, Avustralya, İngiltere ve ABD arasında başlatılan yeni bir güvenlik ortaklığı anlaşması.
Anlaşmanın ismi, ülkelerin isimlerinin kısaltmasından (Australia-AU, United Kingdom-UK, United States-US) oluşuyor.
Güvenlik ortaklığı bildirisinde, Avustralya Kraliyet Donanmasının nükleer enerjili denizaltılar edinmesini sağlamak için destekleneceği belirtiliyor.
Ancak ittifak sadece denizaltı inşasından ibaret değil.
Aynı zamanda Çin'in yükselişinin görüldüğü Hint-Pasifik bölgesinde birlikte çalışmak için, yeni bir üç yönlü stratejik savunma ittifakı olarak tanımlanıyor.
Ayrıca yapay zeka teknolojileri alanında da iş birlikleri olacağının altı çiziliyor.
Anlaşma, ABD'nin nükleer tahrik teknolojisini İngiltere dışında bir müttefikle ilk kez paylaşması noktasında da önemli.
Her ne kadar Biden, bu kritik teknolojiyi paylaştığı ülkenin başbakanının adını unutsa da...
Anlaşma bölgedeki dengeleri nasıl değiştirecek?
İngiltere ve ABD’li yetkililer ittifakın Pekin'e karşı koymayı amaçlamadığını vurguluyor ancak uzmanlar bölge stratejisinde köklü bir değişikliğe işaret ediyor.
Pekin, bölgedeki askeri kapasitesini hızla genişletiyor. AUKUS anlaşmasıyla faaliyete geçecek nükleer denizaltılar, Avustralya Donanması'na; Çin'in giderek daha güçlü hale geldiği Güney Çin Denizi'ne girme, varlıklarını koruma ve devriyeler yürütme yeteneği veriyor.
ABD ve müttefikleri, Çin'in Hint-Pasifik bölgesindeki artan gücüne ve etkisine karşı geri adım attırmanın yollarını arıyor.
Uluslararası barış ve güvenliği geliştirmeyi amaçlayan düşünce kuruluşu Stimson Center'daki Doğu Asya Programının Eş Direktörü Yun Sun'a göre bu anlaşma bölgedeki güç dengesini değiştiriyor.
"Avustralya'nın nükleer denizaltılara sahip olması, Çin'den daha güçlü olduğu anlamına gelmiyor. Bölgedeki güç dengesini değiştiriyor. Çin, Güney Çin Denizi veya Tayvan Boğazı'nda bir güvenlik durumuyla karşı karşıya kalırsa, bu orduyu etkiler. Bölgedeki güç dengesi değişiyor”
Özetle anlaşma, Çin'in Hint-Pasifik'te Japonya gibi bölgesel ortaklar tarafından memnuniyetle karşılanan yeni ve güçlü bir savunma ittifakıyla karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.
Ayrıca, ABD'nin Brexit'ten sonra kilit askeri ortağı olarak AB'yi değil, İngiltere'yi istediğini teyit ediyor.
Çin’in bölgede 6 tanesi nükleer kabiliyetli 60 adet denizaltıdan oluşan bir kuvveti var.
Özellikle denizaltıların alan kapatma stratejisindeki önemi bilindiğinden, Washington bir süredir sahip olduğu nükleer denizaltılar ile bölgede belirli noktalarda devriye görevi icra ediyor ve Pekin yönetimine varlığını bu yolla hatırlatıyordu.
Çin anlaşmaya ilk tepkisini savaş jetlerinin motorunu ateşleyerek gösterdi.
AUKUS anlaşmasının imzalanmasından sadece bir gün sonra Tayvan hava sahasında savaş jetlerinin de aralarında olduğu 10 uçağı ile gövde gösterisi yaptı.
Tayvan yönetimi alarma geçerek jetleri geri döndürmek için füze savunmasını etkinleştirdi.
Pekin yönetimi resmi açıklamasında ise anlaşmanın bölgesel barışa ciddi şekilde zarar vereceğini söyledi.
Washington'daki Çin büyükelçiliği, üçlü ittifakı bir "soğuk savaş zihniyeti" içinde sıkışıp kalmak ve "ideolojik önyargı" göstermekle suçladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zhao Lijian da, 3 ülkenin “bölgesel barış ve istikrara ciddi şekilde zarar verdiğini, silahlanma yarışını yoğunlaştırdığını ve uluslararası nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarına zarar verdiğini” söyledi.
Boris Johnson, anlaşmanın Çin'e karşı "düşmanca bir hareket" olduğunu reddetti ve bunun "sadece ABD ve Avustralya ile olan yakın ilişkimizi yansıttığını" vurguladı.
Ancak Çin merkezli Global Times'ta anlaşmanın Avustralya'yı Çin'in nükleer saldırısının hedefi haline getirebileceğine dair bir uyarı yazısı yayınlandı.
Fransa neden kızgın?
Anlaşmaya en az Çin kadar öfkeli olan bir diğer ülke ise Avustralya ile yaptığı anlaşması rafa kalkan Fransa oldu.
Avustralya, ittifak kararı sonrası Fransız Naval Grubu ile 2016’da yaptığı yaklaşık 66 milyar ABD doları tutarındaki geleneksel denizaltı filosu inşasından vazgeçti.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Avustralya’nın anlaşmayla ilgili iptal planlarını Paris'e, Avustralya Başbakanı Scott Morrison'un, 16 Eylül'de ABD Başkanı Joe Biden ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile sanal ortamda açıklama yapmasından bir saat önce anlattığını açıkladı.
Anlaşmanın iptalini "ihanet" olarak değerlendiren ve "sırtımızdan vurulduk" diyen Le Drian, France 2'ye yaptığı açıklamada "Gerçek bir ittifakta birbirinizle konuşursunuz, bir şeyleri saklamazsınız, karşı tarafa saygı duyarsınız ve bu yüzden bu, gerçek bir krizdir." ifadelerini kullandı.
Anlaşmanın iptaliyle ilgili önceden Fransa’ya bilgi verilmediği yönündeki eleştirilerin doğru olmadığını savunan Avustralya Başbakanı Scott Morrison, Fransa'dan yükselen tepkilerin devam etmesi üzerine tartışmalara noktayı şu açıklamayla koydu.
AUKUS nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasını ihlal ediyor mu?
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) nükleer gözlemcisi anlaşmanın araştıracağını söylüyor.
Ancak altı ülke denizaltılarına güç sağlamak için teknolojiyi zaten kullanıyor.
Nükleer güçle çalışan bir denizaltı, ABD Donanması gövde sınıflandırma sistemine göre “SSN” olarak sınıflandırılıyor. 'SS' denizaltına (Submarine) , 'N' nükleer (Nuclear) anlamına geliyor.
Balistik füze fırlatabilen nükleer enerjili denizaltılar ise ‘SSBN’ olarak adlandırılıyor.
Standart SSN nükleer denizaltılarından farklı olarak, SSBN'ler balistik füze ve SSGN'ler seyir füzesi ateşleyebiliyor.
Yani ihlal konusunun araştırılabilmesi için anlaşmanın detaylarıyla ilgili daha fazla bilginin ortaya çıkması gerekiyor.