Mısır'da Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi yönetimine karşı iş insanı ve sanatçı Muhammed Ali'nin sosyal medya platformlarından yaptığı gösteri çağrıları, kısa sürede sokakta kendisini protesto gösterileri olarak gösterdi.
20 Eylül'de, Mısır'ın birçok kentinde Sisi'nin istifasının istendiği gösteriler düzenlendi. Sisi görevi bırakana kadar gösterilerin devam ettirilmesi çağrıları da sürüyor.
Mısır'da Sisi yönetimine karşı düzenlenen gösterileri, gösterilerin arkasında yatan nedenleri ve geleceğini, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Numan Telci ile konuştuk.
1- Sanatçı ve iş insanı Muhammed Ali’nin çağrıları ile yapılan gösterilerin ana sebebi sizce nedir? Muhammed Ali, yönetimi devirebilecek gösteri dalgasını tetikleyebilir mi?
Gösterilerin sadece iş adamı Muhammed Ali’nin çağrısı ile başladığını söylemek yanıltıcı olur. Protestolar aslında 2013’ten bu yana Sisi rejiminin baskıcı politikalarına ve kötü yönetimine bir tepki olarak gerçekleşmektedir.
Bununla birlikte mevcut ekonomik sıkıntılar devam ederken rejimin milyarlarca dolarlık silahlanma harcaması yapması ve yeni başkent projesi gibi öncelikli olmayan projeleri hayata geçirmeye çalışması da tepkinin artmasına yol açmaktadır.
2- Gösteri çağrılarına cevap veren, destek olan toplumsal kesimlere baktığınız zaman, 25 Ocak Devrimi'nde olduğu gibi, gösterilerde toplumun bütün kesimleri yer alıyor mu?
Katılımcılar açısından değerlendirildiğinde, yönetime karşı olan ve özellikle gençlerden oluşan bir protestocu kitlesinin olduğu görülmektedir. Sokaklardaki katılım 25 Ocak Devrimi sürecinde olduğu kadar kalabalık ve sistematik gözükmemektedir. Rejime karşı tepkisi olan ve Sisi’nin görevden uzaklaştırılması gerektiğine inanan gençler sokaklara inmiştir.
25 Ocak Devrimi sırasında 6 Nisan Hareketi, Devrimci Sosyalistler ve Kefaya gibi hareketler organize biçimde gösterilere katılmıştı. Bu kez daha spontane gelişen gösteriler karşısında organize bir grup katılımı olduğu gözlemlenmiyor. Bunda rejimin tüm muhalif yapılanmaları elimine etmesi ve olası faaliyetlerini engellemesi de önemli rol oynamaktadır.
2011 devriminin başlıca aktörlerinden Müslüman Kardeşler hareketi de Sisi karşıtı gösterilerde organize bir katılım sergileyememektedir. 2013’teki askeri darbeden bu yana rejimin ciddi baskısına maruz kalan hareketin bu anlamda yeterli kapasitesinin olmadığı da belirtilmelidir. Ancak Müslüman Kardeşler hareketi yine de bu protestoların gerçekleşebilmesinde önemli rol oynamaktadır.
Hareketin yurt dışında yürüttüğü muhalif faaliyetleri arasında olan televizyon yayınlarının, Mısır’da kitlelerin rejime karşı tepkisinin canlı kalmasında önemli rolü bulunmaktadır. Bazı televizyon kanallarında yayınlanan ve rejimin hak ihlallerini, yolsuzluklarını ve kötü yönetimine odaklanan programlar, Mısır’da milyonlarca kişi tarafından izlenmektedir. Tartışma programlarında Sisi’ye karşı yapılan eleştiriler, Mısır içerisinde de geniş destek bulmaktadır.
3- Gösterilerin Mısır’da Cumhurbaşkanı Sisi karşıtı bir grup tarafından desteklendiği iddiasına ne diyorsunuz? Gösterilerin eski Mısır İstihbarat Başkanı Ömer Süleyman’ın ekibi ile dönemin Askeri İstihbarat Başkanı Sisi arasında devam eden çatışmanın bir tezahürü olduğunu düşünüyor musunuz?
Mısır siyaseti geleneksel aktörlerin halen güçlü biçimde devlet yapılanmasında var olduğu ve birçok kurumu kontrol ettiği bir yapıdadır. Bu noktada eski rejime yakın grupların ordu, polis ya da istihbarat kurumları içerisinde güçlü olduğu uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Sisi rejimi 2013 şartlarında, bölgedeki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve küresel düzeyde ABD ve İsrail gibi aktörlerin Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarına son verilmesi adına yapılan planın bir parçası olarak iktidara getirilmiştir. Ancak gelinen noktada Sisi’nin artık bu aktörler açısından da bir yük haline geldiği ve ülkede eski rejime mensup bazı grupların da Sisi rejiminden rahatsızlık duyduğu söylenebilir. Bu da Sisi üzerinde bir baskı unsuru oluşturmaktadır.
Sisi’nin yönetimden uzaklaştırılması durumunda Mısır’da yine de bir demokratik düzenin kurulması ihtimali çok düşüktür. Askeri kadroların ön planda olacağı, ordu içerisinden çıkmış ya da emekli olmuş bir figürün siyaset sahnesinde başat rol oynayacağı bir senaryo mümkün olabilir. Demokratik dönüşümden bahsetmek bu aşamada erken olacaktır.
4- Son gösteriler, Mısır’da Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı seçildikten sonra daha da keskinleşen İhvan-Selefi, İhvan-Laik ve İhvan-Sol ayrılığını gidermeye doğru gelişebilir mi?
Müslüman Kardeşler ile diğer gruplar arasındaki ayrışma Mursi döneminde olduğu kadar keskin değil. Nitekim Sisi rejiminin muhaliflere yönelik baskıcı siyaseti hemen her kesimi ciddi biçimde etkiledi ve devrimi savunan gruplar arasında üstü kapalı bir dayanışma duygusunun oluşmasına yol açtı. Her ne kadar birlikte hareket edemeseler de, ülkede demokratik bir yönetime doğru herhangi bir açılımın olması durumunda bu grupların birlikte hareket edebilmeleri mümkün olabilir. Bunun ana koşullarından birisi de bu aktörlerin ülkenin demokratik bir düzene kavuşması konusunda ortak irade sergilemeleri ve kendi gruplarının çıkarlarını öncelememeleridir. Bu anlamda yerel ve milli olan grupların Mısır siyasetinde birlikte hareket etmesi 2011’de başlayan devrim sürecinin geç de olsa başarıya ulaşması için hayati öneme sahiptir.
Bununla birlikte Müslüman Kardeşler hareketinin yakın zamanda siyasi bir aktör olarak Mısır siyasetinde rol oynaması ihtimali düşük gözüküyor. İhvan tabanı muhafazakar ve liberal çizgideki aktörlere destek vererek siyaset sahnesinde var olabilir. Buna karşın olası bir demokratikleşme sürecinde liberal, seküler ve sosyalist grupların siyaset sahnesinde yer almaları mümkündür. Her ne kadar geniş toplumsal tabana sahip olmasalar da bu gruplar siyasal aktivizm bağlamında önemli bir tecrübeye sahip olduklarından demokratikleşme sürecinde rol oynayabilirler. Selefilerin de bu anlamda şansı olabilir. Nitekim Selefiler ülkede önemli bir toplumsal tabana sahiptir.
5- Mısır’da Sisi yönetiminin, Kahire’de yeni yönetim kenti yapımı, Sina’da yeni yerleşimlerin oluşturulması ve yaptığı yüksek askeri harcamalara rağmen ekonomiyi düzlüğe çıkaracağına dair işaretler var mı?
Mısır’da ekonominin geleceğine dair olumlu bir tablo çizmek de gerçekçi olmayacaktır. Yeni başkent projesi, Sina’daki yeni yerleşimler ve yüksek askeri harcamalar ekonomiye getiriden daha fazla yük getirmektedir.
Turizm gelirleri beklenen seviyeye ulaşamazken, işsizliğin giderilmesi adına ciddi gelişme kaydedilememiştir. Enflasyon artmaya devam etmekte, gelir adaletsizliği giderek derinleşmektedir. Makro verilerin düzene girmesi için IMF ile yapılan anlaşma vatandaşlara ciddi yükler getirmiş, bu durum da halkın gerçek anlamda giderek fakirleşmesine yol açmıştır. Bu ortamda ekonominin kısa vadede düzlüğe çıkabileceğini düşünmek yanıltıcı olacaktır.