Rusya’ya karşı yaptırımlar, Kırım’ı ilhakıyla birlikte, ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından başlatıldı. Sonrasında Ukrayna ile yaşanan sorunlar da yaptırımları günümüze kadar getirdi. Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan krizlerin ilki olan 2006 doğalgaz krizi, Rus doğalgazının AB ülkelerine aktarılmasında aracılık eden ve Ukrayna’dan geçen boru hatlarından kaynaklanmıştı.
2009 yılında başlayan ikinci krizin ana sebebi olarak Rusya-Ukrayna ilişkilerindeki siyasi anlaşmazlıklar baş aktör olarak gösterilse de anlaşmazlığın temelinde yine enerji yatıyordu. Bu dönem sonrasında AB ülkeleri, en çok ihtiyaç duydukları dönemde doğalgazın kesilmesinin ne gibi krizlere sebep olduğunu görerek, Rusya ile olan ilişkilerinde daha stratejik davranmaya başladı.
Obama’nın başkanlığında iki ülke arasındaki ilişkiler ciddi şekilde çıkmaza girerken Trump döneminde bu gerginliğin azalması beklendi. Zira soruşturmalara konu olan, Trump’ın seçim döneminde Rusya ile işbirliği yaptığı söylentisi de bunu gösteriyordu. Trump ayrıca başkanlık kampanyası boyunca Putin'e olan hayranlığını belirtmekten de çekinmedi ve Rusya'ya yönelik ABD yaptırımlarını kaldırmayı bile düşüneceğini ifade etti. Kasım ayında başkanlık yarışını kazanan Trump’ı arayıp zaferini kutlayan ilk liderlerden biri de Putin oldu.
Diğer taraftan, Rusya'nın dev petrol şirketi Rosneft'in patronu Igor Sechin'le yakın iş ilişkileri olan Exxon Mobil'in CEO'su Rex Tillerson'ı dışişleri bakanı olarak seçmesi de Trump’ın Rusya ile ilişkileri düzeltmek için yaptığı bir hamle olarak görülebilir. Trump aynı zamanda, Ortadoğu’da DEAŞ'ı yenebilmek adına Putin'le anlaşma yapmak istediğini de ifade etti.
Bütün bunların yanında, ABD başkanlık seçimlerinde Rusya’nın etkisinin olduğu söylentisi ve ardından başlatılan soruşturmalar, Trump’ın düzelmesini umduğu Rusya ilişkilerine ağır bir darbe vurmuş oldu. Ukrayna ile yaşanan krizden kaynaklanan, Rusya’ya karşı AB ile birlikte devam ettirilen yaptırımlar, bu yolla daha da çıkmaza girmiş oldu.
Bunu da Amerikan senatosunun almış olduğu kararla görmüş olduk. Ancak alınan son kararın Avrupalı şirketlerini de etkileyecek olması, AB ülkeleri açısından beklenmedik bir hareket olduğu için tepki topladı. Alınan karara göre yaptırımların Rus doğalgazını Almanya üzerinden Avrupa’ya aktarması planlanan Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattına finansman sağlayan Avrupalı şirketleri de (Shell, Engie ve OMV) kapsayacak sekilde genişletilmesi, özellikle Alman ve Avusturyalı yetkililer tarafından kabul görmedi. Bu durumda en büyük tepkinin, Rusya’nın en çok doğalgaz ihraç ettiği ülke olan Almanya’dan gelmiş olması hiç de şaşırtıcı olmamalı.
Almanya’nın tutumu önemli
AB enerji arz güvenliğini sağlama konusunda Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını azaltmak için alternatif kaynak ve pazar arayışlarına giderken, Almanya ise Rus gazının geleceği Kuzey Akım 2 projesini destekliyor. Bilindiği üzere, bu hatla Rus doğalgazı Ukrayna’yı bypass ederek Baltık denizinin altından doğrudan Almanya’ya ulaşacak. Sanayi üretimine en büyük katkıyı sağlayan doğalgazın tedarikinde yaşanacak olası bir sıkıntı Almanya ekonomisini olumsuz etkiler. AB’nin toplam doğalgaz tüketiminin yaklaşık üçte birini teşkil eden Almanya’nın yaşayacağı bir sıkıntı ise doğrudan AB ekonomisini etkileyecektir.
AB’nin bütünlüğünü korumak adına her koşulda ihtiyatlı davranmaya çalışan Almanya, bu karar karşısında tepkisini ortaya koydu. Almanya şansölyesi Merkel, alınan bu karara karşı çıktığını ve kararın Avrupa’nın enerji arz güvenliğine zarar vereceğini açıkladı.
Rusya’nın karara tepkisi
ABD senatosunun aldığı yaptırım kararı Gazprom’un monopol gücünü kırmak istiyor. Çünkü bu hamle, yaptırımlar ve düşen petrol fiyatları yüzünden zarar eden Gazprom’un zararının daha da artmasına yol açacak. Yaptırımların tavizsiz devam ettiği Obama dönemine nispeten, Trump dönemi Rusya ile ilişkilerde iyileşme emareleri görülürken, seçimle ilgili soruşturmalar, süreci Rusya’nın aleyhine çevirdi. Yaptırımları hukuki çerçevede düzenleyerek Senato, Trump’ın kararları Rusya lehine çevirme ihtimalini ortadan kaldırmış oldu. Rusya ise Trump ile artan umudunu bu kararla rafa kaldırdı. Mevcut durumda iki ülkenin Suriye savaşı üzerinden restleşmesi de sert bir şekilde devam ediyor.
ABD enerji ihracatında payını artırmak istiyor
Kırım’ı ilhakından sonra, Ukrayna ile devam eden sorunları nedeniyle, AB ile birlikte 2014 yılından bu yana Rusya’ya yaptırım uygulayan ABD, bir yandan da Rusya’nın AB enerji piyasasındaki ağırlığını azaltmak istiyor. Uzun yıllar boyunca enerji ihtiyacını ithalatla karşılayan ABD, son yıllarda özellikle kaya gazı üretimiyle birlikte, enerjide ihracatçı bir ülke olmaya başladı.
Bu bağlamda, ürettiği petrol ve doğalgazı ihraç edebilmesi adına yeni pazarlar bulması gerekiyor. Coğrafi konumundan dolayı birçok ülkeye boru hattı inşa etmesi mümkün olmayan ABD, doğalgazını sıvılaştırarak (LNG) gemiler aracılığıyla ihraç etmenin peşinde. Avrupa piyasasının doğalgazda Rusya’ya olan bağımlığını azaltma yolunda alternatif arayışlarına girmesi de ABD’nin bu pazara yönelmesini kaçınılmaz kılıyor.
2015 yılında 0,8 milyar metreküp olan LNG ihracatını 2016 yılında 4,4 milyar metreküpe yükselten ABD, 2017 yılı içinde yeni pazarlara kavuşması durumunda, bu miktarın katbekat üstüne çıkabilecektir. 2016 yılında LNG ihracatında 104,4 milyar metreküple birinci sırada olan Katar’ın Avrupa’daki pazar payına talip olan ABD’nin, yaşanan son Körfez krizindeki rolü netlik kazanmış değil. Bununla birlikte, Rusya’nın Almanya özelinde Avrupa’ya doğalgaz ihraç etmesini sağlayacak Kuzey Akım 2 boru hattı projesini finanse eden Avrupalı şirketlere de yaptırım uygulanması kararının alınması da bundan farklı okunmamalı. Bu bağlamda, ABD’nin almış olduğu bu kararın arkasındaki temel nedeni, enerjide ihracatçı ülke olmaya başlayan ve LNG ile doğalgaz ihracatını artırma peşinde olan ABD’nin, Rusya’nın Avrupa'daki pazar payına sahip olmak istemesi olarak görmek lazım.
Kararın ABD-AB ilişkilerine etkisi
Dünyanın en büyük LNG ihracatçısı olan Katar’ın yaşamış olduğu krizin LNG ihracatına etkisi ve Kuzey Akım 2 için alınmış olan yaptırım kararı, önümüzdeki dönemde ABD’nin ihracat miktarını hiç kuşkusuz artıracaktır. Ancak Rusya’ya karşı AB ile birlikte uygulanan yaptırımların, alınan bu kararla Avrupalı enerji şirketlerine de yansıyacak olması, bölge ülkeleri içerisinde huzursuzluğa neden olmuş durumda. AB’nin en büyük ekonomilerinden biri olan ve Rusya’dan en fazla doğalgaz ihraç eden Almanya’nın, alınan bu karara tepkisini gecikmeden koymasının, günün sonunda ABD-AB ilişkilerini olumsuz yönde etkilemesi beklenmelidir.
[Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümünde öğretim üyesi olan Erdal Tanas Karagöl aynı zamanda SETA’da ekonomi araştırmaları alanında çalışmaktadır] AA