ABD'deki seçmenler, 5 Kasım 2024'te bir sonraki başkanlarını seçmek için sandık başına gitmeye hazırlanırken, seçim yarışı, temmuz ayında Başkan Joe Biden’ın kampanyasını sonlandırıp Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i desteklemesiyle beklenmedik bir şekilde değişti. Başlangıçta Biden ve Donald Trump arasında 2020 seçimlerinin bir rövanşı olarak görülen yarış, Biden’ın çekilmesiyle Harris ve Trump arasında sıkı bir mücadeleye dönüştü.
Şu anda en büyük soru, bu seçimin Trump’ın Beyaz Saray’a ikinci kez dönüşüyle mi sonuçlanacağı yoksa Kamala Harris’in ABD’nin ilk kadın başkanı mı olacağı yönünde. Harris, partisinin 22 Ağustos’ta Chicago’da düzenlediği dört günlük kongrede yaptığı kapanış konuşmasında, tüm Amerikalılar için "yeni bir yol" vaat etti ve o günden bu yana ulusal anketlerde yüzde 47’lik bir oranla rakibine küçük bir üstünlük sağladı.
Trump ise yüzde 44 civarındaki desteğiyle yarışta yer alıyor. Ayrıca, bağımsız aday Robert F. Kennedy’nin 23 Ağustos’ta yarıştan çekilmesi Trump’a ciddi bir destek artışı getirmedi.
Biden’ın yarıştan çekilmeden önceki döneminde yapılan anketler, Trump’ın önde olduğunu ve Harris’in Biden’dan daha iyi bir performans gösteremeyeceğini işaret ediyordu. Ancak Harris’in yarışa tam anlamıyla katılmasıyla anketlerde hareketlilik başladı ve Harris, ulusal anketlerin ortalamasında Trump’a göre küçük bir farkla öne geçti.
Yine de ulusal anketler, ABD'nin başkanını seçen Seçim Kurulu sistemi nedeniyle, bir adayın popülaritesine dair genel bir tablo sunsa da, seçim sonucunu kesin bir şekilde tahmin edemiyor. Asıl önemli olan, oyların hangi eyaletlerde kazanıldığı...
ABD’deki 50 eyaletin çoğu geleneksel olarak aynı partiye oy veriyor, bu yüzden seçimler salıncak eyaletlerde belirleniyor. Pennsylvania, Michigan ve Wisconsin gibi eyaletler, 2016’da Trump’ın kazanmasına yardım eden, ancak 2020’de Biden’ın geri aldığı kritik bölgeler. Harris, bu eyaletlerde Demokratların 2020 zaferini tekrarlayabilirse seçimi kazanma yolunda olacak.
Şu anda, Pennsylvania dahil olmak üzere yedi kilit eyalette anketler oldukça yakın. Bazı eyaletlerde Harris ve Trump arasında fark yüzde bir puandan az. Biden’ın temmuz ayında çekilmesiyle, bu eyaletlerde Harris’in Trump karşısındaki durumu hızla değişti ve anketlerde Harris’in, Biden’ın yarıştan çekildiği gün Trump’ın beş puan gerisinde olmasına rağmen bugün küçük bir üstünlük kazandığı da görülüyor.
ABD’de seçim süreci devam ederken, rakiplerin şansının nasıl devam ettiğini Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile konuştuk.
Prof. Dr. Oğuzlu, Trump’ın, Kamala Harris’in başkan adayı ilan edilmesinden sonra umutsuzluğa kapıldığını düşündüğünü belirterek başlıyor:
“Çünkü eğer Biden karşısında olsaydı, net bir zafer elde edeceğini bekliyordu. Harris'in adaylığına kadar tüm avantajlar Trump'ın yanındaydı. Hatta kendisine yönelik bir suikast girişimi bile olmuştu ve bu olay, 'Tanrı’nın eli Trump’ın omzunda' algısını pekiştirdi. Anketlerde olumlu bir yansıma gördü, ancak Harris’in adaylığıyla bu denge değişti.”
Oğuzlu, Biden’ın dört yıllık başkanlığı süresince ekonomi, dış politika ve iç siyasette çok kötü bir performans sergilemediğini de belirtiyor. Ancak yaşından kaynaklanan sıkıntıların başarısız bir başkan gibi algılanmasına yol açtığına işaret ediyor:
“Harris’in adaylığı, Demokrat Parti'yi yeniden gündemin merkezine oturttu. Medyada ana konuşma maddesi tekrar Demokratlar oldu ve bu, Cumhuriyetçilerin önceliklerini gölgede bıraktı. Harris’in adaylığı, pozitif bir şekilde medyada yer buldu ve Trump’ı bu anlamda olumsuz etkiledi.”
İki rakibin dış politikası İsrail lehine bir durumda. Oğuzlu, Netanyahu’nun barış anlaşması olmadan seçimlere gidilirse bunun Trump'a yarayacağını düşündüğünü de söylüyor. Harris açısından ise bunun bir başarısızlık olarak algılanabileceğini ve Trump’ın bunu bir koz olarak kullanacağını belirtiyor.
“Trump ve Cumhuriyetçi Parti, İsrail’e tam destek verirken, Harris daha dengeli bir tutum sergilemeye çalışıyor. Harris, Filistinlilere onurlu bir yaşam ve iki devletli çözüm konusunda daha açık. Ancak ABD'nin İsrail'e verdiği koşulsuz desteğin uzun bir geçmişi var ve bu desteği değiştirmek kolay olmayacaktır.
Amerika'nın çoğunluğu hala İsrail yanlısı bir çizgide ve Harris'in bu desteği zayıflatması, seçimlerde ona zarar verebilir. İsrail lobisinin finansal desteğini kaybetme riski de cabası. Netanyahu ise bu durumun farkında Harris’i etkisi altına almış gibi görünüyor.”