Veto hakkına sahip Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri, Güvenlik Konseyi’nin karar tasarılarında veto yetkisini en çok Filistin meselesinde kullandı.
ABD'nin veto ettiği kararlara bakıldığında, İsrail devletinin kurulduğu ilk yıllarda bölgede bir Yahudi devletinin kurulması için İngiltere'nin öncülüğünde yürütülen politikaları desteklediği görülüyor.
"23 Ocak 1976"
23 Ocak 1976'da Amerika Birleşik Devletleri Filistin ile ilgili karar tasarısını ilk kez veto etti.
Söz konusu tasarıda, İsrail'in Arap topraklarında sürdürdüğü işgali sonlandırması çağrısı vardı.
Ayrıca Filistin halkının kendi kaderini tayine yönelik devredilmez bir hakka sahip olduğu da vurgulanıyordu.
"24 Mart 1976"
Takvimler 24 Mart 1976’yı gösterdiğinde ise Amerika Birleşik Devletleri, ilk kez Kudüs karar tasarısını veto etti.
İlgili kararda, İsrail'in işgali altındaki kutsal toprakların korunması çağrısı yer aldı.
İsrail'in bölgedeki fiziki, kültürel ve demografik yapıya yönelik uygulamalarından duyulan derin endişe dile getirildi.
ABD, bir kez daha karar tasarısını veto eden tek ülke oldu.
"23 Nisan 1980"
23 Nisan 1980’de ise bir kez daha veto ile Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını elinden aldı.
"1 Nisan 1982"
2 yıl sonra, 1 Nisan 1982'de ise işgalci güç İsrail'in otoritelerinin Filistin halkına yönelik artan baskılarını kınayan tasarı, yine dönemin Washington yönetimi tarafından veto edildi.
"20 Nisan 1982"
11 Nisan 1982'de bir İsrail askerinin Mescid-i Aksa'ya girerek namaz kılanlara ateş etmesi olayından sonra, BM Güvenlik Konseyi’ne gelen 20 Nisan 1982 tarihli karar tasarısı da Washington’ın vetosuyla karşılaştı.
Tasarıda, silahlı saldırı kınandı.
İsrail, Savaş Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin Cenevre Sözleşmesinin hükümlerine uymaya davet ediliyordu.
"1 Ağustos 1983"
1 Ağustos 1983'te BMGK gündemine alınan kararda ABD, Yahudi yerleşimlerini konu alan karar tasarısını veto etti.
Tasarıda, işgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşimleri kurma siyasetinin bölgede kalıcı barışın sağlanmasının önündeki en önemli engel olduğu vurgulanıyordu.
12 Eylül 1985
12 Eylül 1985’te oylanan karar tasarısının oylamasında yine Tel Aviv-Washington iş birliği sahnedeydi.
Batı Şeria ve Gazze'de Filistinli sivillere baskıya son verme çağrısını içeren karar tasarısı ABD vetosu ile reddedildi.
Kudüs Büyükelçiliği Yasası
Dönemin Başkanı Bill Clinton, 1992 yılında, henüz başkan adayıyken Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımayı desteklediğini ilan etti.
Amerikan Kongresi, 1995’te oylanan Kudüs İsrail’in başkenti olarak kabul eden “Kudüs Büyükelçiliği Yasası”nı çıkardı.
Karar ayrıca Tel Aviv’deki Amerikan büyükelçiliğinin 31 Mayıs 1999’dan geç olmamak üzere Kudüs’e taşınmasını öngörüyor.
7’inci madde ise Amerikan başkanlarına kararı 6 aylığına askıya alabilme yetkisi veriyor.
Hem Bill Clinton hem de halefi George W. Bush “Konjonktür müsait değil” diyerek, bu yetkiyi kullandılar.
Yasanın uygulanmasını mütemadiyen ertelediler.
Barack Obama da başkanlığı süresince kararı yürürlüğe sokmadı.
2011 yılında başkanların 1995 tarihli yasayı askıya alma yetkisini sona erdiren yeni bir yasa tasarısı Kongre’ye sunulsa da kabul görmedi.
"6 Aralık 2017"
Amerikan Başkanı Donald Trump, siyasi kariyerinin ilk yılı dolmadan, "Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak resmen tanımanın zamanı geldi" diyerek tarihi bir skandala imza attı.
Böylece Washington Filistin konusundaki konumunu tamamen İsrail'in yanına taşıdı.
"18 Aralık 2017"
Amerika Birleşik Devletleri Ortadoğu'da barış umutlarını canlı tutacak bir tasarıyı daha 18 Aralık 2017'de veto etti.
Tasarıda, Kudüs'ün nihai statüsüne İsrail ve Filistin'in birlikte karar vermesi çağrısı yer alıyordu.
Kudüs tasarısı
21 Aralık 2017'de BM Genel Kurulu'nda ABD'nin "Kudüs'ün İsrail'in başkenti" kararına karşı sunulan Kudüs tasarısı oylandı.
172 ülkenin katıldığı oylamada, tasarı 128 üye tarafından kabul edildi.
9 ülke ret oyu verirken 35 ülke çekimser kaldı.
Tarihi oylama bile Trump'ı durdurmaya yetmedi.
1948 yılından beri Tel Aviv’de olan Amerikan Büyükelçiliği, 14 Mayıs 2018'de, bütün tepkilere rağmen Kudüs’e taşındı.
Kaynak: TRT Haber