2017 yılı Ocak ayında CIA'nın başına getirilen Pompeo, son atamayla Başkan Donald Trump tarafından Dışişleri Bakanı yapıldı.
Pompeo da siyasete ticari hayatını bırakarak giren isimlerden birisi. Uzun yıllar ticaret yaptıktan sonra ABD Temsilciler Meclisi'ne seçildi.
Temsilciler Meclisi'nde üç dönem Cumhuriyetçi Parti'den Kansas vekili olarak görev yapan ve aynı zamanda İstihbarat Komitesi üyeliğinde bulunan Pompeo, Trump gibi Washington'da İran karşıtı söylemleriyle tanınıyor.
Sıkı bir Barack Obama muhalifi olarak bilinen Pompeo, özellikle Obama döneminde İran ile varılan nükleer anlaşmayı eleştirdi.
İran'la nükleer anlaşmaya şiddetle karşı çıkan Pompeo, basına sızdırdığı belgelerle ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) bazı dinleme faaliyetlerini ortaya çıkaran kurumun eski sistem analisti Edward Snowden'ın vatan haini olduğunu ve idam edilmesi gerektiğini savunuyor.
"Rusya'nın zarar vermek istediğinden şüphem yok"
Pompeo, Ocak 2017'de Senato İstihbarat Komitesi'nde, CIA başkan adaylığına ilişkin yapılan oturumdaki konuşmasında, başkanlık seçimlerine Rusya'nın "siber saldırı yoluyla müdahale ettiği" iddiasını desteklemiş, "Rusya'nın demokrasimize zarar vermek istediğinden şüphem yok" demişti.
Libya'nın Bingazi kentindeki ABD Konsolosluğu'na 2012 yılında düzenlenen saldırıya ilişkin soruşturma sırasında aldığı görevle Demokrat Parti'nin başkan adayı Hillary Clinton'a yönelik sert eleştirilerinden sonra partisinde yükselen isim olmuştu.
Tillerson'un görevden alınmasına giden süreç
Trump ile Tillerson arasındaki söylem ayrışması yaklaşık bir senedir devam ederken, medyaya sık sık "Tillerson istifa edecek" şeklinde haberler yansıyordu.
Hatta ABD basınında, "Tillerson’ın yaz aylarında istifasını verdiği fakat Başkan Yardımcısı Mike Pence’in kendisini ikna ederek görevi başında kalmasını sağladığı" ileri sürüldü. NBC News ise Tillerson’ın Pentagon’daki bir toplantıda Trump’a "moron" dediğini iddia etmişti.
Trump ve Tillerson'un özellikle son aylarda Kuzey Kore gerginliğiyle gündeme gelen diplomatik-askeri müdahale tartışması, ikilinin dış politikada kullanılan söyleme dair farklı bakış açıları olduğunu gözler önüne seriyordu.
Tillerson ve Trump arasındaki çekişmenin üstü basın sözcüleri tarafından kapatılmaya çalışılsa da, özellikle Kuzey Kore, İran, Ortadoğu gibi konulardaki neredeyse bütün konuşmalarında farklı politika algıları ortaya çıkıyordu.
Trump, Kuzey Kore'ye askeri müdahale söylemlerini kamuoyuyla paylaşırken, Tillerson Asya ziyaretinde Kuzey Kore'ye karşı daha yumuşak bir söylem üretmeye çalışıyordu. Buna karşılık Trump, sosyal medya hesabı üzerinden “Enerjini sakla Rex, ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız” mesajını paylaşıyordu.
İran konusunda da ikili arasındaki görüş farkı dikkati çekiyordu. Trump, İran'ın nükleer anlaşmaya riayet etmediğini ve bölgede "teröre zemin hazırladığını" kaydederek, anlaşmayı iptal edeceğini belirtiyor, Tillerson ise daha ılımlı bir dil kullanarak Trump'ın aksine "anlaşma mükemmel değil fakat İran anlaşmaya riayet ediyor" değerlendirmesinde bulunuyordu.
İkili arasında en çok dikkat çeken görüş ayrılığı ise Katar konusunda yaşandı. Özelikle Katar-Suudi Arabistan krizinde, Trump Katar'ı "teröre destek vermekle" suçlarken, Tillerson ise bu ülkenin ABD için önemine vurgu yapıyordu.
Taraflar arasında arabuculuk yapmaya çalışan Tillerson, diğer Körfez ülkeleri Katar ile ilişkilerini koparma noktasına geldiğinde “sükunet, düşünceli bir diyalog” ve ablukanın hafifletilmesi çağrısı yaptı. Fakat Tillerson’un bu girişimi sadece birkaç saat sonra Trump’ın sert açıklamasıyla anlamını yitirdi. Başkan Trump, Katar’ı "terör destekçisi" olmakla suçladı.
Trump sonrası ABD Dışişleri'nden istifalar dikkati çekiyordu
ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve geldikten sonra özellikle Dışişleri Bakanlığı'nın etkisini azaltmaya çalışıldığı sıkça tartışıldı. Dışişleri Bakanlığı'nda ciddi bir bütçe kesintisine giden Trump yönetimi, aynı zamanda bakanlıkta çok sayıda üst düzey göreve atama yapmadı.
Bu süreç içerisinde dikkati çeken diğer bir nokta ise istifa eden üst düzey isimler oldu. Son olarak ABD'nin Kuzey Kore politikasından sorumlu üst düzey diplomatı 63 yaşındaki Joseph Yun istifa etmişti. Yun'dan önce ise ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki en üst düzey isimlerden birisi olan ABD Dışişleri Müsteşarı Thomas Shannon "kişisel sebeplerden" dolayı emekliye ayrılacağını açıklamıştı.
ABD'li diplomatları temsil eden sendika, Trump görevi devraldığından beri kariyer diplomatlarının yüzde 60'ının görevlerinden ayrıldığını belirtmişti.
Kaynak: AA