Irak'ın başkenti Bağdat’ta başlayan hükümet karşıtı gösteriler, kısa sürede Zikar (Nasiriyye), Meysan (Amara), Babil (Hile), Basra, Divaniye, Kerbela, Vasit ve Kerkük vilayetlerine sıçradı.
İşsizlik, yolsuzluk, kamu hizmetlerinin yetersizliği ve yerine getirilmeyen vaatler gerekçesiyle düzenlenen protestolar karşısında, bir yandan halka yeni iş imkanları konusunda sözler veren Başbakan Adil Abdulmehdi, diğer yandan güvenlik konseyini toplantıya davet ederek protestoları kontrol altına almaya çalışıyor.
Göstericiler sosyal medya üzerinden örgütlendi
2016’da dönemin Irak başbakanı Haydar el-İbadi’ye reform çağrısı yapan ve 45 gün mühlet veren Şii lider Mukteda es-Sadr’ın taraftarları 2 ay boyunca Bağdat’ın Tahrir Meydanı'nda gösteri yaptıktan sonra, Bağdat'taki hükümet binalarının bulunduğu korunaklı Yeşil Bölge'ye girmişti. Sadr’ın talepleri her ne kadar parlamentoda onaylanmasa da İbadi’nin reform çabalarında sokağın gücü öne çıkmıştı.
Yine 2018’de Irak'ın güneyindeki petrol zengini Basra'da kamu hizmetlerinin yetersizliği, işsizlik ve yolsuzluklara karşı başlayan ve çok sayıda insanın hayatını kaybettiği gösterilere, Irak'taki en büyük Şii dini merci Ayetullah Ali Sistani ile Sadr’ın destek vermesi ve İbadi hükümetini ihmalle suçlaması, İbadi’nin sonunu getiren faktörlerden biri olmuştu.
Önceki gösterilerden daha tesirli olması beklenen ve salı günü Tahrir Meydanı'nda başlayan protestolar, Mısır'da Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'ye karşı alevlenen gösteriler sonrası Irak'ta da "1 Ekim'de buluşuyoruz", "1 Ekim'de sen de çık, susma", "1 Ekim Büyük İntifada" ve "Mısırlı senden daha cesur değil" gibi çağrılarla sosyal medya üzerinden örgütlenerek düzenlendi.
Yolsuzluk, işsizlik ve kamu hizmeti yoksunluğu gerekçesiyle başlayan gösterilerin arkasında yatan sebeplere bakalım.
ABD'nin "Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu"
Aslında bu sorunun cevabı, ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyon güçlerinin 20 Mart 2003’te "Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu" adını verdikleri işgalle başlayan ve günümüze kadar devam eden olaylar dizisinde gizli.
ABD işgaline karşı hem Şii hem de Sünni grupların birçok kentte başlattığı direniş, ülkede uzun bir süre istikrarın sağlanamamasına neden oldu.
İşgal, Irak’ta uzun bir süre hem siyasi hem de ekonomik anlamda istikrarın tesis edilememesine yol açarken, kurulan yeni siyasi yapı ise ülkede etkin dini ve etnik gruplar arasında anlaşmazlıkların derinleşmesine yol açtı.
Öyle ki ülkede seçimlerin ardından başlayan hükümet kurma çalışmaları, kimi zaman ayları hatta yılları buldu.
Önceki ABD Başkanı Barack Obama’nın Irak’tan çekileceğini açıklaması ve daha sonra asker sayısında azaltmaya gitmesinin ise, işgalle birlikte ordusu dağıtılmış Irak’ın güvenlik konusunda zafiyetler yaşamasına neden olduğu belirtiliyor.
DEAŞ işgali
Bu durum, terör örgütü DEAŞ’ın 2014 yılında, neredeyse çatışma bile yaşanmadan Musul kentini işgal etmesine yol açtı.
Petrol bölgesi Musul’un kaybedilmesi, İran’ın DEAŞ ile mücadele kapsamında ülkedeki varlığını artırdı. İran desteği ve Irak’ın Şii dini otoritesi Ayetullah Sistani’nin fetvasıyla kurulan Haşdi Şabi grupları, Irak ordusunun yerine DEAŞ'la mücadeleye girişti.
Bu dönemde, Obama yönetiminin İran’la nükleer müzakerelere başlaması ve 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma, bölgede İran etkisinin artmasına yol açtı.
DEAŞ ile mücadele, Irak’ta birçok kentin yok olması, altyapı sistemlerinin çökmesi ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.
Uzun bir mücadelenin ardından DEAŞ’ı yenen Irak, ekonomik olarak zayıf, siyasi olarak ise daha fazla bölünmüş bir yapıyla karşı karşıya kaldı.
Bütün bunların yanında uzmanlar, ABD’de başkanlık koltuğuna Donald Trump’ın oturmasıyla birlikte ülkenin bölgesel ve küresel güçlerin çıkar çatışmasının merkezi haline geldiği görüşünde. Buna göre, İran’la yapılan nükleer anlaşmayı iptal eden Trump yönetimi, Irak’ta da İran etkisinin azalmasını istiyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Emrah Kekilli de TRT Haber'e yaptığı değerlendirmede, Irak'ın ABD ile İran arasında artarak devam eden bir güç mücadelesine sahne olduğunu söyledi.
Kekilli'ye göre, daha çok Şii nüfusun yaşadığı kentlerde yolsuzluk, kamu hizmetlerinin yetersizliği ve yerine getirilmeyen vaatler nedeniyle düzenlenen gösterilerin arkasında, ABD ile İran arasındaki gerilim var.
Gösterilerin ne yöne evrileceğinin beklenilip görülmesi gerektiğine değinen Kekilli, olayların arkasında siyasi amacı bulunan bir organizasyonun olup olmadığının ancak o zaman anlaşılacağını vurguladı.
Bağdat’ta hükümet karşıtı gösteriler devem ediyor. Güvenlik güçlerinin müdahalesinde 16 kişi hayatını kaybetti. Irak’ta neler oluyor? SETA Dış Politika Uzmanı Emrah Kekilli @trthaber
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) October 3, 2019
'de açıkladı.https://t.co/k9Z5bYCsWK pic.twitter.com/1YuJxxryox
Bunu arzulayan sadece ABD de değil. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu birçok defa yaptığı açıklamalar ile Irak’taki İran varlığının kendileri için tehdit oluşturduğunu ifade etti. Daha sonra ise insansız hava araçları (İHA) ve savaş uçakları ile Şii Haşdi Şabi karargahları hedef alınmaya başlandı.
Irak Başbakanı Abdulmehdi, İsrail’i Haşdi Şabi karargahlarına yapılan saldırıların arkasında olmakla suçladı.
"Şii Hilali" ABD ve İsrail’in hedefinde
İran’dan başlayarak, Irak ve Suriye’den geçerek Lübnan’a ulaşan “Şii Hilali” de ABD ve İsrail tarafında rahatsızlığa neden oluyor.
Suriye iç savaşınım başlamasından itibaren bu ülkedeki İran hedeflerine saldırılar düzenleyen İsrail, son zamanlarda Irak’ta da saldırılarını artırdı.
Esasen ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda desteklediği YPG/PKK'lı teröristler ile birlikte, Irak-Suriye sınır hattını da işgal etmeye çalıştı ancak Rusya ve İran destekli Beşşar Esed rejim güçleri, iki ülke arasındaki sınır kapısını ele geçirdi.
Irak ve Suriye arasında 5 yıl kapalı kalan El-Kaim sınır kapısı, geçtiğimiz günlerde Irak Başbakanı Abdulmehdi’nin onayıyla açıldı.
ABD’nin bu durumdan rahatsız olduğu biliniyor. Öyle ki, destek verdiği terör örgütü YPG/PKK ile bu bölgeyi rejim güçlerinin elinden almak için hazırlık yaptığı iddia ediliyor.
İşte, ABD ve İsrail’in tüm bu gelişmelerden rahatsız olduğu ve Irak’ta yaşanan veya yaşanması muhtemel gelişmelerin bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiği birçok uzman tarafından belirtiliyor.
Kaynak: TRT Haber, Al Jazeera, Sumeyra News, AA