Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine açtığı davadan sonra Gazze’deki gelişmelere ilişkin ikinci “soykırım davası” Nikaragua tarafından Almanya aleyhine açıldı.
Uluslararası Adalet Divanı’nda görüşülmeye başlanan davada Nikaragua Berlin’in İsrail'e siyasi, mali ve askeri destek sağladığını iddia etti. Ayrıca Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA) fonlarını keserek "İsrail'in soykırım işlemesini kolaylaştırdığı ve her halükarda soykırımı önlemek için mümkün olan her şeyi yapma yükümlülüğünü yerine getirmediği" suçlamasında bulundu.
Nikaragua, Almanya’nın İsrail’e verdiği destekle 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (Soykırım Sözleşmesi), 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokolleri, uluslararası insancıl hukukun ihlal edilemez ilkeleri ve diğer genel uluslararası hukuk normlarına aykırı hareket ettiğini savunuyor.
Almanya ise Nikaragua’nın suçlamalarını reddediyor.
Almanya Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Tania von Uslar-Gleichen, Divan’da yaptığı savunmada, Nikaragua'nın Almanya’ya yönelik suçlamalarını "tek taraflı, gerçeklere, hukuka aykırı” olarak değerlendirdi ve suçlamaları reddetti.
Öte yandan "Almanya'nın İsrail ile sürdürdüğü savunma iş birliğinin, uluslararası hukuka uygun, sağlam bir yasal çerçeveye dayandığı" iddia edildi.
Berlin ayrıca, 7 Ekim'den bu yana İsrail'e yapılan askeri ihracatın neredeyse tamamının "savunma amaçlı" olduğunu öne sürdü.
Ancak dava, Almanya'nın tarihi geçmişi açısından oldukça hassas ve ciddi bir suçlama.
"Soykırıma destek verme" suçu nedir?
Uluslararası sözleşmeler soykırım suçunu tanımakla yetinmiyor. Bir de soykırıma destek verme suçunu da açıkça betimliyor. Buna göre, soykırım işleyen devlet, topluluk ya da bir gruba destek vermek, teşvik etmek ya da azmettirmek soykırıma yardım suçu kapsamına giriyor.
Gazze’de işlenen soykırım suçu üzerinden gidecek olursak, İsrail’e silah ve mühimmat desteği veren, uluslararası kamuoyunda savunan, suçları örtmeye çalışanlara soykırıma destek veren ülke olarak bakılıyor.
Halihazırda İsrail’e destek veren ülkelerin de tanıdığı, kabul ettiği Uluslararası Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri bu suçu ve cezaları açıkça tanımlıyor.
İşte, geçmişinde soykırım suçu bulunan Almanya aleyhinde Nikaragua’nın açtığı dava da bu kapsamda dikkat çekiyor.
"Nikaragua Alman desteğini kesmek istiyor"
Davayı ve detayları Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Levent Ersin Orallı ile konuştuk.
Almanya’nın tarihin en büyük soykırım suçlamalarından birinden hüküm giydiğini dile getiren Orallı, İsrail Devleti ve Yahudilerin en çok gözetilen ulus olarak görüldüğünü belirtiyor.
Bilindiği üzere Berlin, Gazze saldırıları sırasında da her alanda Tel Aviv'e açıktan en büyük desteği veren ülkelerin başında geliyor. Ancak bununla da yetinmiyor.
Almanya, İsrail'in talebiyle UNRWA'ya yaptığı yardımları da durdurdu.
Orallı da Almanya’nın İsrail'e her türlü silah ve mühimmat desteği sunarak ve Filistin'e olan parasal desteği keserek soykırım suçunun işlenmesi konusunda destek verdiğine dikkat çekiyor.
Orallı, kararın alınması halinde ise, Almanya'nın İsrail'e sunmuş olduğu silah kaynaklarının bu süreçte en azından durdurulacağını ve diğer devletler açısından da önemli bir örnek teşkil edeceğini belirtiyor.
"Nikaragua'nın temel tezi; Almanya soykırım suçunu işlemektedir noktasından ziyade soykırım suçunu işleyen İsrail'e açık bir şekilde destek vermektedir. Nikaragua bu haklı tezi ortaya koyarak Almanya'nın İsrail'e olan silah sevkiyatında ve mühimmat ihracatında ihtiyati bir tedbir kararının alınmasını arzu ediyor."
"Bu dava Güney Afrika'nın açtığı davadan erken sonuçlanabilir"
Peki, bu davanın Güney Afrika’nın İsrail’e açtığı ve doğrudan soykırım yapmakla suçladığı davayla ilişkisi nedir?
Bu soru da uluslararası çevrelerde çokça tartışılan bir konu olarak öne çıkıyor. Yani soykırıma yardım etme suçlaması, soykırım işleme suçlamasının neticelenmesinden sonra mı karara bağlanır?
Orallı’ya göre bu dava İsrail'e karşı Güney Afrika'nın açmış olduğu davadan önce sonuçlanabilir.
İsrail ve destekçileri kabul etmese de Uluslararası Adalet Divanı Güney Afrika’nın açtığı davada ihtiyati tedbir kararı verdi ve Tel Aviv’den savunma istedi.
Orallı da bu konuya dikkat çekerek, İsrail’in eylemlerinin meşru müdafaa tezini aştığı, öngörülebilir bir noktadan uzaklaştığı ve ağırlıklı olarak orantılılık ilkelerini ihlal ettiğine dair genel kabul olduğunu belirtiyor ve ihtiyati tedbir kararı gelebileceğine işaret ediyor:
"Lahey'de Uluslararası Adalet Divanı ölçü sınırının aşıldığı ve orantılılığa yer almadığı kararını vererek İsrail'le bir ay içerisinde rapor hazırlaması gerektiğine ilişkin bir nihai karar ortaya koymuştu. Bu durumda Güney Afrika'nın İsrail'e açtığı dava neticelenmeden de Nikaragua'nın Almanya'ya karşı açtığı dava tamamlanabilir. En azından ihtiyati tedbir kararı alınarak Almanya'nın İsrail'in soykırım suçu ortaklığının önüne geçilebilir. Silah ve mühimmat ihracatı durdurulabilir."
Nikaragu’nın açtığı dava emsal teşkil eder mi?
Hem Almanya hem de İsrail’in her alanda en büyük destekçisi ABD, uluslararası örgütlerin ve kurulların öncü ülkelerinden. Üstelik soykırım suçunun uluslararası literatüre kazandırılması da İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın işlediği soykırımdan sonra gerçekleşti. ABD ve Almanya 1948’de tanımlanan bu suça taraf olarak imza atan ülkelerden.
Orallı, sözleşmeye taraf olan devletlerin birbirleri aleyhinde suç duyurusunda bulunabileceğini, yargılama yapılabileceğini ve ardından da yargılamanın sonucunda alınacak kararlara uyacaklarına dair taahhütte bulunduğunu belirtiyor.
Öte yandan Orallı Uluslararsı Adalet Divanı’ndan çıkacak kararların emsal teşkil edeceğini söylüyor ve şöyle açıklıyor:
"Bu noktada gerek Güney Afrika'nın açtığı davanın güçlü bir emsal niteliğinde olacağına gerekse de Nikaragua'nın Almanya'nın silah tedariğine ilişkin ve soykırım suçunun ortaklığına ilişkin açtığı davanın diğer devlet açısından da önemli bir emsal niteliğinde olduğu kanaatindeyim. Şüphesiz şu ana kadar başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere Almanya'nın da yer aldığı çok sayıda devletin İsrail'in soykırım suçuna destek verdiği değerlendirildiğinde bu karardan önce ihtiyati tedbirin de diğer devletler açısından örnek teşkil etmesi gerekir."