Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınına karşı şimdilik maske, mesafe ve temizlikle mücadele veriyoruz. Tabii dünyanın her yerinde bu mümkün değil. Bırakalım maske bulup diğerleriyle mesafesini koruyabilmesini, insanlar temiz suya bile erişemiyor. Üstelik bu durum gelişmiş ülkelerin bazı bölgelerinde bile sorun olabiliyor.
Çünkü küresel ısınma var, iklim değişiyor, su kaynakları üzerindeki baskı sürekli artıyor ve 50’ye yakın ülkede yaklaşık 1 milyar insan su kıtlığı çekiyor. Dünya genelinde 2 milyardan fazla kişi temiz su imkanından yoksun.
16,5 milyonu aşkın COVID-19 vakası, 300 binden fazla salgın kaynaklı can kaybının olduğu Amerika Birleşik Devletleri’ne bakalım.
ABD merkezli bilimsel dergi Proceedings of the National Academy of Sciences, ülkede güvenli olmayan su erişiminin coğrafyasını araştıran kasım ayı tarihli bir rapor yayımladı. Rapor, 2013-2017 yılları arasına ışık tutuyor.
Güvenli ve hakkaniyetli su erişimini hem sağlık hem de geçim için kritik önem taşıyan temel bir insan hakkı olarak tanımlayan araştırma, 471 bin ABD hane halkının "tam su tesisatı" (tam sıhhi tesisat) için evrensel erişime sahip olmadığını buldu. Bireysel bakıldığında yaklaşık 1,1 milyon kişi söz konusu.
Sorun en çok kentsel alanlarda belirgin. Bundan etkilenen tüm hanelerin yüzde 73'ü şehirlerde bulunuyor ve ülkenin en büyük 50 metropol bölgesindeki yüzde 47’lik kesimden bahsediliyor.
Bu veri, ulusal nüfus dağılımını yakından izliyor. En büyük 50 metropolde tahminen 220 bin 300 hane ve 514 bin kişinin su borularına erişimi yok.
Araştırma, New York'un hem hane halkı hem de bireysel açıdan tam su tesisatı olmayan en yüksek sayıda insana sahip olduğunu ortaya çıkardı.
New York’u sırasıyla yaklaşık 27 bin ve 65 bin ile Los Angeles ve San Francisco izliyor.
Bu arada "Tam sıhhi tesisat", tamamı konut içinde olan ve sadece o evin sakinleri tarafından kullanılan borulu sıcak/soğuk su ve bir küvet veya duşa erişim olarak tanımlanıyor.
Mülk sahipleri değil kiracılar ve beyaz olmayanlar
Rapora göre, "sıhhi tesisat yoksunluğunun mekansal ve sosyodemografik kalıpları, kentsel su güvensizliğinin ırk ve sınıf eşitsizlikleriyle ilişkisini yansıtan bir durum olduğunu ortaya koyuyor". Rapor, kentsel su yönetimi ve güvenliğinin büyük ölçüde bugüne kadar bir tedarik sorunu olarak çerçevelendiğini de ekliyor.
Endişe verici şekilde araştırma, güvenli borulu suya erişimi bulunmayan sakinlerin mülk sahipleri yerine kiracı olma ihtimallerinin yüzde 61 ve beyaz olmayan insanlar olma olasılığının yüzde 35 daha yüksek olduğunu gösterdi.