15 Temmuz 2016'da kalkıştığı kanlı darbe girişimin ardından Türkiye'de tutunma şansı kalmayan ve sonraki süreçte tüm kurumları ve insan kaynaklarıyla ABD'yi merkez edinen FETÖ, geçen 5 yıllık sürede ülkedeki varlığını güçlü göstermeye çalışıyor.
ABD'nin neredeyse tüm eyaletlerinde, kültür, ticaret ve eğitim alanında faaliyet gösteren örgüt, işlettiği sözleşmeli okullar için federal devletten aldığı bütçeyi illegal bir şekilde kullanarak bu eyaletlerdeki diğer faaliyetlerini finanse ederken, ülkenin dört bir tarafına yayılmış yüzlerce vakıf ve kuruluş sayesinde, bürokrasi, siyaset, medya ve iş dünyasına etkin iletişim sağlıyor ve amacı doğrultusunda yönlendirme yapabiliyor.
Örgüt üyeleri arasındaki ya da mevcut kurumlarındaki yolsuzlukların ve illegal faaliyetlerin üzerini lobi şirketleri ve sözde insan hakları örgütleri ile örtmeye çalışan FETÖ, ABD'deki kurumsal yapılanmasının siyasi ilişkilerini buna göre dizayn ediyor.
Örgüt Türkiye'den vazgeçmiş değil
Her ne kadar 15 Temmuz sonrası ülkedeki gücü büyük ölçüde kırılmış olsa da özellikle son zamanlarda ABD'deki faaliyetlerine bakıldığında, FETÖ'nün Türkiye'ye yönelik emellerinden vazgeçmediği görülüyor.
Ülkede siyasetin el değiştirmesini fırsat bilen örgütün, Türkiye ile ilgili henüz yol haritası tam netleşmemiş olan Joe Biden yönetimine şirin gözükmek ve onun Türkiye'ye olan bakışını negatife çevirmek için ilgili tüm kurumlarını harekete geçirdiği belirtiliyor.
Bu noktada bazı senatörlerin imzalayıp Biden'a gönderdiği "insan hakları" mektubunun hazırlanmasında FETÖ firarisi basketbolcu Enes Kanter'in özel gayretlerinin olduğu ifade ediliyor.
FETÖ'yü 'şirin' göstermeye çalışıyor
Sporculuğundan çok FETÖ'yü ABD kamuoyuna "şirin ve mağdur" gösterme çabalarıyla gündemde olan örgüt üyesi Kanter'in Türkiye aleyhtarı faaliyetleri yanında, son zamanlarda Sessiz Türkiye Savunucuları (AST) ismiyle bilinen sözde insan ve kadın hakları savunucusu kuruluş da New York'un Times Meydanı'nda Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde verdiği pahalı ilanlarla Türkiye'yi yıpratmaya çalıştı.
AST'nin şiddet mağduru kadın fotoğraflarıyla darbe girişimiyle bağlantılı bulunan bazı FETÖ'cü erkek gazetecilerin fotoğraflarını da panoya taşıması ve günlük 30 bin dolardan fazla ilan parası ödemesi, örgütün Türkiye'den hala vazgeçmediğinin ve "Türkiye aleyhinde halen kullanışlı olduğunu ispat etme" çabasının bir örneği olarak değerlendiriliyor.
FETÖ siyasete etki etmek için Washington'da
FETÖ'nün lobici kadrosu, Washington'da Rumi Forum ve ABD'deki kültürel faaliyetlerini yürüttüğü 6 federasyonun çatı organizasyonu olan Turkic American Alliance (TAA) isimli kuruluşlar üzerinden yaptığı çalışmalara devam ediyor.
Yeni yönetimin Beyaz Saray'ı devralmasının ardından, ABD Kongresinde Türkiye aleyhine başlatılan imza kampanyalarında özellikle FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e en yakın isimlerden Enes Kanter'in yoğun çabaları dikkat çekiyor.
2019 yılı sonunda kurulan "Youaremyhope.org" isimli internet sayfası üzerinden Türkiye'yi karalama faaliyetlerini sürdüren Kanter'in aynı isimle change.org'da başlattığı ve 1 milyon imza çağrısında bulunduğu kampanyaya katılanların sayısı henüz 81 bin civarında.
Türkçesi "Umudum sensin" anlamına gelen ve Kanter'in reklam yüzü olarak kullanıldığı sitenin 1,5 yıldır faal olan Twitter adresinin ise sadece 1500 civarında takipçisi bulunuyor.
15 Temmuz sonrası kurulan lobi şirketi, acemilikleri yüzünden kapandı
ABD siyasetinde bağış ve lobicilik faaliyetleri yürüten FETÖ gerçekte olduğundan daha etkili görünmek isterken, lobicilik girişimlerini acemiliği sebebiyle el yordamıyla sürdürmeye çalışıyor.
Eylül 2016'da, Süleyman Turhanoğulları ve Cemil Teber isimli kurucu üyeler tarafından Washington Strategy Group adıyla kurulan lobi şirketi, daha önce aynı isim altında faaliyet gösteren lobi kuruluşunun sahibi Joel Rubin'in şikayeti üzerine, Mayıs 2017'de Washington Diplomacy Group olarak ismini değiştirmek zorunda kaldı.
Kamuya açık kaynaklarda, 2017'de lobi faaliyetleri için 60 bin dolar harcama yaptığı saptanan FETÖ'cü lobi şirketi, bu kötü başlangıcın da etkisiyle kısa sürede faaliyetlerini sonlandırdı.
Lobi şirketinin adına kayıtlı internet sitesine ulaşılmazken, en son Eylül 2017'de paylaşımda bulunan Twitter adresinde ise sadece 73 takipçiye ulaşabildiği gözlendi.
FETÖ'nün Washington lobisinin ana kumandası NCCA
FETÖ'nün 2019'da faaliyete geçirdiği ve lobi faaliyetlerinin ana kumandası konumundaki yapılanması olan "Yurttaş Savunma için Ulusal Konseyi"nin (NCCA) internet sayfasında, "insan haklarının, demokrasinin, ifade özgürlüğünün ve hukukun üstünlüğünün iyileştirilmesini desteklemek ve savunmak için" çeşitli Amerikan toplulukları tarafından 501 (c) (4) statüsünde kurulan bir lobi organizasyonu olduğu kaydediliyor.
Örgütün Washington Diplomacy Group isimli lobi şirketinde yönetici ortak olarak adı geçen Bilal Ekşili'nin, Mart 2019'dan itibaren NCCA'de de yönetici müdür olarak lobicilik faaliyetlerine devam ettiği görülüyor.
Washington merkezli, Kongre binasına 10 dakika yürüme mesafesindeki lobi şirketinin internet sayfasında, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Sessiz Türkiye Savunucuları, Ortak Değerler Birliği başta olmak üzere bir çok yabancı kuruluşun Türkiye aleyhinde hazırladığı raporlara yer veriliyor.
Ekşili'nin, 2019'da Fidelis isimli lobi firması üzerinden 20 bin, 2020'de ise 140 bin doları ABD milletvekilleri ve senatörlerinin Türkiye düşmanlığını artırmak için harcadığı tespit edildi.
Dağıstan'da eğitim aldığı ve Rusça da bildiğini belirten Ekşili'nin Linkedin hesabındaki özgeçmişinde, Niagara Foundation ve Turkic American Alliance (TAA) gibi FETÖ kuruluşları bulunurken, ödüller bölümünde, "2008'de FBI Direktörü Robert Mueller, Washington DC'de kendisine Toplum Liderliği Ödülü'nü takdim etti" ifadesi yer alıyor.
Amerikan medyası 2016 başkanlık seçimleri döneminde FETÖ'nün Amerikan siyasetini manipüle etmek amacıyla yaptığı usulsüz bağışları konu alan dosyalara yer vermiş, USA Today'daki bir haberde, bu tür bağışlarda bulunan onlarca kişinin, FETÖ ile bağlantıları bulunduğu ve mütevazı gelire sahip olan, bağış yaptığı aday hakkında neredeyse hiç bilgisi bulunmayan ya da yeri tespit edilemeyenlerden oluştuğu belirtilmişti.
FETÖ'nün garanticilik politikası
FETÖ'nün ABD yapılanması, 2016'daki başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı Hillary Clinton'ı açıktan desteklemiş, 2 milyon dolar civarında bağış yapmış, hatta FETÖ'nün 15 Temmuz'daki kilit ismi Adil Öksüz’ün de ABD’de kurduğu hayali şirketi üzerinden Clinton'a 2014'te 5 bin dolar bağışta bulunduğu kayıtlara geçmişti.
FETÖ üyelerinin bir başarısız lobi girişimine imza atan ismi ise 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, daha önce eğitim aldığı ve FETÖ kurumlarında çalıştığı ABD'ye dönen Ömer Adsız.
ABD'ye kaçışından sadece aylar sonra, Şubat 2017'de Mr. Global Consulting LLC ismiyle bir danışmanlık şirketi açan Adsız, 8 Ekim 2019'da da başkente kayıtlı Washington Group LLC isimli ikinci bir şirket kurdu.
ABD’de siyasetçilere yapılan yardımlar konusunda araştırma yapan CREW (Washington Sorumluluk ve Etik Vatandaşları) isimli kurum, Ömer Adsız'ın, 2018 Kongre seçimleri için Cumhuriyetçi Milli Komiteye (RNC) Parti'ye yaptığı 250 bin dolarlık yardımla en çok para veren ilk 50 bağışçı arasına girerek Washington çevresinde de dikkatleri üzerine çektiğini yazmıştı.
Bu gelişmeler, örgüt lideri Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi konusunda ABD Başkanı Trump'a güven duymayan FETÖ'nün, 2020 Başkanlık seçimlerinde tekrar kazanma ihtimaline karşın, adı Demokrat Parti ile adı anılmamış yeni isimler üzerinden Cumhuriyetçi kana da nüfuz etmek istediği şeklinde yorumlanmış, Adsız'ın 250 bin dolar gibi dikkat çekici bir bağışla RNC'nin elit bağışçılar arasına hızlı bir giriş yapması bu açıdan daha bir anlamlı bulunmuştu.
Ömer Adsız'ın parayı nereden bulduğu sorgulanmıştı
CREW, Amerikan siyasetine çok hızlı bir yönelimde bulunan Adsız'ın bu parayı nereden bulduğunu sorgularken, FETÖ ile bağına da dikkat çekmişti.
Kamuya açık kaynaklarda ise Ömer Adsız'ın Amerika’ya gelmesinden yaklaşık bir buçuk yıl sonra, 10 Temmuz 2018'de, 1 milyon dolar değerinde bir ev satın aldığı tespit edilmişti.
Sadece 250 bin dolar için bankadan ev kredisi çektiği belirlenen Adsız'ın ev aldığı tarihten yaklaşık iki ay sonra Cumhuriyetçi Partiye aynı miktarda bir bağış yapması dikkati çekmişti.
Adsız'a ait olan Washington Group LLC isimli firmanın kuruluş tarihi ile RNC'ye yaptığı çeyrek milyon dolarlık bağış arasında sadece 4 gün olması ayrıca ilgi çeken bir tesadüf olarak değerlendirilmişti.
Washington siyasetine sızmaya çalışan girişiminin erken fark edilmesi üzerine Adsız'ın kendini geri çektiği, üzerinden kurulan lobi firmalarının kuruluşundan bu tarafa herhangi bir faaliyet içinde olmadığı gözlendi.