Le Monde gazetesinin 2016'da gündeme getirdiği olay ülkede ancak 2017'de yargıya intikal ederken, şirkete yönelik suçlamalara DEAŞ'a yardımın Fransız istihbaratı bilgisi ve onayıyla yapıldığı da medyada yer almaya başladı.
Fransız yargısı, bazı insan hakları kuruluşlarının Lafarge'a açtığı ve şirketin, DEAŞ'a yardım ederek "insanlığa karşı suçlarda suç ortaklığı" işlediğine ilişkin davaları soruşturup soruşturmama arasında gidip gelirken Anadolu Ajansı (AA) 7 Eylül 2021'de Lafarge’ın terör örgütü DEAŞ’ı Fransa istihbaratının bilgisi dahilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgelere ulaştı ve bunu okuyucularına servis etti.
AA'nın haberinin akabinde Paris Temyiz Mahkemesi aynı gün şirkete söz konusu suçlamanın yöneltilebileceği kararını verdi.
Buna rağmen ülke basınının AA tarafından ilk defa yayımlanan belgelere ilişkin sessiz kalması ve Paris yönetiminden buna ilişkin bir açıklama gelmemesi dikkati çekti.
Fransa basınında yer almasa da Lafarge'ın bu suçlamaların yöneltilmesini engellemek için bu sefer de temyiz kararını Yargıtaya taşıdığı belirtiliyor.
ABD'de tamamlanan dava Fransa'da hala soruşturma aşamasında
ABD'de de görülen davada dün Lafarge, New York Brooklyn'deki federal mahkemede anlaşma yoluna giderek "DEAŞ'a yardım etme" suçunu kabul etti ve 777,78 milyon dolar ceza ödemeye razı oldu.
Ancak Fransa'da 2016'dan beri kamuoyunda tartışılan "Lafarge'ın DEAŞ'a yardımı" yıllar geçmesine rağmen soruşturma aşamasında kaldı.
Konu Fransa'da yargıya intikal etse de şu ana kadar ilerleme kaydedilmemesinin arkasında Fransız istihbaratının suç ortağı olması dolayısıyla meselenin örtbas edilmek istendiği değerlendirmeleri yapılıyor.
Fransa'daki soruşturmada sivil taraf olan Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezinin (ECCHR) ve yolsuzlukla mücadele sivil toplum kuruluşu Sherpa ile birkaç muhalif isimden başka davaya ilişkin kamuoyuna açıklama yapan henüz çıkmadı.
Diğer yandan dünya basını dünkü ABD'deki "Lafarge'ın suç itirafı"nı flaşlarla duyururken Fransız basını bir süre sonra sayfalarında sadece gelişmeyi aktarmakla kaldı, buna son dakika haberi olarak yer vermedi.
Fransa yönetimi sessiz kalsa da davacılar takipte kararlı
Sherpa hukuk işleri sorumlusu Anna Kiefer, ABD’deki mahkeme kararına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bu, Lafarge'ın terörist olarak sınıflandırılan örgütleri destekleme konusundaki sorumluluklarının kamuya açık bir kabulü anlamına gelir” ifadesini kullandı.
Bu suç kabulünün Amerikan mahkemeleri önünde gerçekleştiğini ve Fransa'da başlatılan yasal işlemden bağımsız olduğuna dikkati çeken Kiefer, şunları kaydetti:
"Bu noktada, Lafarge’ın ABD’de suçunu kabul etmesinin Fransa’daki yasal prosedüre etkisi olur mu, olursa nasıl olur bir şey söyleyemiyoruz. Ancak biz davamızın arkasındayız çünkü Fransa’daki süreç Lafarge’ın insanlığa karşı işlenen suçlara ortak olması, Suriye’de çalışanlarının hayatını kasıtlı şekilde tehlikeye atması, terörist bir yapıyı finanse etmesi ve ambargoları delmesi gibi farklı suçları kapsıyor"
Kiefer, Lafarge'ın Paris Temyiz Mahkemesinin 18 Mayıs’ta, şirkete yönelik "insanlığa karşı suça ortak olduğu" ve çalışanlarının hayatlarını tehlikeye attığı yönündeki soruşturmanın devamına ilişkin kararını Yargıtay’a taşıdığının altını çizerek gelecek aylarda davaya ilişkin yeni bir karar verilmesi beklendiğini aktardı.
Hükümet sessiz olsa da bazı muhalif isimler karardan memnun
Sosyal ve Ekolojik Yeni Halk Birliği (Nupes) milletvekili Thomas Portes, ABD'nin Lafarge'ı cezaya mahkum etmesini memnuniyetle karşıladığını, bunun iyi bir şey olduğuna inandığını söyledi.
Portes, "Lafarge'ın DEAŞ ile suç ortaklığı konusunda uyardığımız Fransa da aynı şeyi yapmalıydı" ifadesini kullandı.
Diğer bir Nupes milletvekili Sandrine Rousseau da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve iktidarını "dava hakkında tek kelime etmedikleri" gerekçesiyle kınadı.
"Büyük şirketlerin ekonomik menfaatleri karşısında insan hayatının değeri nedir?" diyen Rousseau, DEAŞ'a yardımını itiraf eden ve Fransa'da "insanlığa karşı suçlarda suç ortaklığı" suçlaması yöneltilen Lafarge'a "ağır ceza" verilmesini talep etti.
Rousseau, bunun "karlarını ahlaki ve insani değerler üstünde tutan şirketleri caydırmanın tek yolu olduğu" yorumun yaptı.
Nupes milletvekili Clementine Autain de Twitter'dan yaptığı açıklamada, ABD’nin Lafarge’ı DEAŞ’ı finanse ettiği için cezalandırdığını hatırlatarak "Peki ya Fransa? Hükümete çok defa çağrıda bulundum, bulunduk. Boşuna" ifadesini kullanmıştı.
Autain, Macron yönetiminin suskunluk ve eylemsizliğinin suç ortaklığı anlamına geldiğine işaret ederek "Cumhuriyetçilik dersi verenlerin bugün ortada görünmediğini" belirtmişti.
Şirketin Suriye'de kuruluşundan DEAŞ'a finansmana uzanan süreç
AA belgeleriyle Fransız Lafarge'ın DEAŞ'a finansmanı kanıtlandı
Anadolu Ajansı, 7 Eylül 2021'de Fransız şirketi Lafarge’ın terör örgütü DEAŞ’ı Fransa istihbaratının bilgisi dahilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgeleri yayımlamıştı.
Belgelere göre, Lafarge, terör örgütü DEAŞ'la ilişkisi hakkında Fransız istihbarat servislerini sürekli bilgilendirdi. Fransız istihbarat ve devlet kurumları, Lafarge'ı terörü finanse ederek insanlığa karşı suç işlediği konusunda uyarmadı ve bu durumu gizli tutanaklarda itiraf etti. DEAŞ, Lafarge'dan aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandı.
Şirket hakkında Haziran 2017'de açılan soruşturma kapsamında, Lafarge'ın Yönetim Kurulu Başkanı Bruno Lafont'un da aralarında bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler "teröre finansman sağlamak" ile suçlanmıştı.
Haziran 2018'de şirkete yöneltilen "insanlığa karşı suçlara ortak olmak" suçlaması Kasım 2019'da düşürülmüştü.
Davaya müdahil olan sivil taraflar yolsuzlukla mücadele sivil toplum kuruluşu Sherpa ile Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi, suçlamanın düşürülmesine itiraz ederek Yargıtaya başvurmuştu.
Fransa Yargıtayı, 7 Eylül 2021'de Lafarge'ın Suriye'de DEAŞ'lı teröristlere finansmanı nedeniyle "insanlığa karşı suça ortak olmak" suçlaması yöneltilebilmesinin önünü açan kararı almıştı.
Paris Temyiz Mahkemesi de 18 Mayıs'ta Suriye'de terör örgütü DEAŞ'a finansman sağladığı, AA'nın ulaştığı belgelerle ispatlanan Fransız çimento devi Lafarge'a "insanlığa karşı suça ortak olduğu" iddiasıyla soruşturma açılmasını onaylamıştı.