Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Adaletten Sorumlu Üyesi Didier Reynders, basına yaptığı açıklamada, 21-22 Ekim'de düzenlenecek AB Liderler Zirvesi öncesinde bir araya gelen bakanların gündeminde göç, dijital dönüşüm, yüksek enerji fiyatları ve hukukun üstünlüğü konularının olduğunu söyledi.
Reynders, bakanların, AB vatandaşlarının enerji fiyatlarının artışından duyduğu rahatsızlığı gidermek için vergi indirimleri, teşvikler gibi kısa vadeli seçeneklerin yanı sıra daha uzun vadeli çözümleri de görüşeceklerini belirtti.
Varşova ile Brüksel arasında "hukukun üstünlüğü" gerginliği
Reynders, gündemin en önemli maddesinin hukukun üstünlüğü olduğuna işaret ederek Avrupa Parlamentosunun Strazburg'daki genel kurulunda Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in katılımıyla düzenlenen oturuma atıfta bulundu.
Oturumda, Polonya Anayasa Mahkemesinin, ulusal yasaların AB yasalarından önce geldiğine yönelik kararının ele alındığını hatırlatan Reynders, "Bu konuda çok endişeliyiz." dedi.
Reynders, AB hukukunun ihlaline dair prosedürleri uygulamayı değerlendirdiklerini belirterek üye ülkelerin AB fonlarından yararlanmasının "hukukun üstünlüğüne saygı göstermeleri" şartına bağlanmasını içeren "koşulluluk mekanizması" ya da söz konusu üye ülkenin AB Konseyinde oy hakkının askıya alınması anlamına gelen 7. maddeyi devreye koymak gibi seçeneklerin masada olduğunu kaydetti.
Polonya'nın uygulamaları AB içinde eleştiriliyor
Polonya Anayasa Mahkemesi, 8 Ekim'de ülkenin ulusal yasalarının bazı AB yasalarından önce geldiğine yönelik karar açıklamıştı.
Mahkemenin kararında, "Avrupa Adalet Divanının Polonya adalet sistemine müdahale çabaları hukukun üstünlüğü ilkesini, Polonya Anayasası'nın üstünlüğü ilkesini ve ayrıca Avrupa entegrasyonu sürecinde egemenliğin korunması ilkesini ihlal etmektedir." ifadesi yer almıştı.
Polonya'nın hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulardaki uygulamaları son yıllarda AB içinde eleştiriliyor.
AB Komisyonunun "Hukukun Üstünlüğü 2021" adlı raporunda, Polonya'da yargı bağımsızlığının tehdit altında olduğu ve bunun endişe verici olduğu ifade edilmişti.
