Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından yapılan açıklamada, İstanbul Sözleşmesi'nin kadına karşı ve aile içi şiddetle mücadele eden, yasal açıdan bağlayıcı ilk uluslararası doküman olduğu vurgulandı.
"Türkiye’ye kararını geri alması çağrısında bulunuyoruz"
Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararının üzüntüyle karşılandığı aktarılan açıklamada, “Türkiye’ye kararını geri alması çağrısında bulunuyoruz” ifadesine yer verildi.
Öte yandan, Avrupa Konseyi üyesi, Almanya Dışişleri Bakanı ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanı Heiko Maas ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Rik Daems, yaptıkları ortak açıklamada, Türkiye’nin 2012’de meclisinde onadığı İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılma kararının esefle karşılandığı ifade edildi.
Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nin kadına karşı şiddeti önlemeyi, kurbanları korumayı ve failleri yargılamayı amaçladığı kaydedilerek, Türkiye’nin kararının kadınları şiddete karşı koruyacak önemli bir araçtan mahrum ettiği ileri sürüldü.
Konsey üyesi Rusya ve Azerbaycan sözleşmeyi imzalamayı reddetti
Asıl adı "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" olan İstanbul Sözleşmesi 2011'de İstanbul'da düzenlenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 121. toplantısında kabul edilmişti.
Sözleşme, Türkiye dahil 34 ülke tarafından yürürlüğe koyulurken, Ukrayna, İngiltere, Çekya, Slovakya, Moldova, Litvanya, Lihtenştayn, Letonya, Macaristan, Ermenistan ve Bulgaristan sözleşmeyi imzalamış ancak yürürlüğe koymamıştı.
Avrupa Birliği, sözleşmeyi 13 Haziran 2017'de imzalarken, Avrupa Konseyi üyesi Rusya ve Azerbaycan sözleşmeyi imzalamayı reddetmişti.
İstanbul Sözleşmesi'nin bazı maddeleri Türkiye'de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ve geleneksel aile değerlerine zarar verdiği yönünde tartışmalara neden olmuştu.