Taliban ve ABD arasında imzalanan Doha Anlaşması'nın 3. yılı dolayısıyla Afganistan'ın TOLO News televizyonuna konuşan Halilzad, El Kaide'nin yeni lideri Seyfül Adil'in, İran'da bulunduğuna dair iddialara yönelik açıklamalarda bulundu.
Afganistan'ın bir zamanlar El Kaide'nin merkezi olduğunu ancak örgütün zamanla küçük gruplara ayrılarak bölgede bir ağ oluşturduğunu belirten Halilzad, bu ağın merkezinin de bugün İran olduğunu iddia etti.
Halilzad, "Şu an İran, daha fazla El Kaide'nin merkezi oldu. Bir zamanlar Afganistan, El Kaide'nin üssü ya da başkentiydi. El Kaide, küçük gruplara bölündü ve dünyanın çeşitli bölgelerinde mevcut olan bir ağ oluşturdu. Eğer El Kaide'nin bir merkezi varsa bu da İran'dır. Bu da doğal olarak dünyanın İran ile olan ilişkilerini etkilemelidir ve etkileyecektir." ifadelerini kullandı.
Afganistan'ın artık El Kaide'nin merkezi olmadığını belirten Halilzad, Afganistan merkezli dünyadaki terörizm konusundaki söz konusu bu değişikliğin, ABD'yi Afganistan'dan çekilmeye iten nedenlerden biri olduğunu dile getirdi.
İran ve Rusya, DEAŞ varlığından faydalandı
Halilzad, bölgedeki bazı ülkelerin, terör örgütü DEAŞ'ı ABD'nin oluşturduğu yönündeki iddialara ilişkin ise DEAŞ'ın ABD'ye ve dünyaya yönelik bir tehdit olduğunu, ABD'nin DEAŞ'a karşı Afganistan, Suriye ve Irak'ta çok sayıda askeri operasyon gerçekleştirdiğini söyledi.
Halilzad, "Irak ve Suriye'de hangi ülkelerin DEAŞ varlığından yararlandığına bakın, İran ve Rusya, Suriye'de DEAŞ'tan faydalandı. Kimin çıkar sağladığına bakarsak İran ve Rusya'nın DEAŞ'ın arkasında olduğu söylenebilir. Ancak bunu demiyorum, DEAŞ herkesin düşmanıdır." değerlendirmesinde bulundu.
ABD güvenliği açısından El Kaide ve DEAŞ'ın önemli bir yeri bulunduğunu aktaran Halilzad, bu nedenle Doha Anlaşması'nın bu iki gruba odaklandığını kaydetti.
Doha Anlaşması
ABD ile Taliban temsilcileri, yaklaşık 2 yıl süren müzakerelerin ardından 29 Şubat 2020'de Doha Anlaşması'nı imzaladı.
Anlaşmada, yabancı askeri unsurların ülkeden çekilmesi, Afganlar arası diyalogun başlaması, bazı Taliban liderlerinin adının uluslararası yaptırım listelerinden çıkartılması gibi hususlar yer almış ve esir değişimleriyle güven artırıcı önlemler öngörülmüştü.
Taliban, anlaşmayla El-Kaide gibi gruplara ülkeyi üçüncü taraflara karşı kullandırmama sözü de vermişti.
Ancak Taliban, anlaşmanın ulusal güvenlik güçlerine saldırmayı açıkça engelleyen bir hükmü olmamasından istifade ederek Afgan güvenlik güçlerine saldırılarını artırmış ve bir süre sonra tüm ülkeyi kontrolüne almıştı.
Daha sonra ABD ve Taliban, birbirini anlaşmaya uymamakla suçlamıştı.
Anlaşma, ABD'nin o zamanki Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad ile Taliban geçici hükümetinin mevcut Başbakan Yardımcı Vekili Molla Abdulgani Birader arasında imzalanmıştı.