ABD'deki Western Washington Üniversitesinde Jeoloji Profesörü Jackie Caplan-Auerbach, Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyüklüğünü ve özelliklerini değerlendirdi.
Depremleri "gerçekten trajik bir olay" olarak nitelendiren Caplan-Auerbach, "(Doğu Anadolu fay hattı) Türkiye'nin bu kısmı için görülmemiş bir olay. Türkiye'de depremler olduysa da bu büyüklükte bir deprem uzun zamandır olmuyordu." dedi.
Caplan-Auerbach, bölgenin sismik olarak aktif olduğunu ve zaman içinde büyük depremler yaşandığını vurgulayarak, "Bu yaşanan ise çok çok uzun zamandır olmayan bir şey. Tabii ki zaman boyunca nüfus büyüyor ve etkisi daha da sert oluyor. Buradaki en önemli şeylerden birisi de depremin yüzeye çok yakın olması. Bu da sarsıntının daha şiddetli deneyimlenmesine yol açıyor." diye konuştu.
"Sık rastlanmayan bir durum ama duyulmamış şey de değil"
Kahramanmaraş'ta 24 saat içinde iki büyük deprem yaşanmasına ilişkin ise Caplan-Auerbach, "Bu kesinlikle sık rastlanmayan bir durum ama duyulmamış şey de değil. Bu alanda farklı farklı fay hatları var. Bazen birindeki bir hareket diğerinin üzerindeki basıncı arttırır ve bu da depreme yol açar. Burada ne yaşandığını, bunun normal bir artçı mı olduğunu bu erken aşamada söylemek zor." ifadelerini kullandı.
Caplan-Auerbach, bir fay hattındaki depremin başka bir fay hattını tetiklediğini belirterek, "Kuzey Anadolu fay hattında daha önce (1999) bunu gördük ancak zaman aralığı daha uzundu. Biz büyük depremlerin artçılara yol açtığını biliyoruz. Ancak bu artçılar genelde daha küçük olur. Şimdi birisi 7,8 diğeri 7,5. Bu çok büyük bir artçı. Ancak tekrar söylüyorum bu duyulmamış bir olay değil." değerlendirmesinde bulundu.
Birkaç yıl önce California'da 6,5'lik bir depremden birkaç gün sonra 7 büyüklüğünde başka bir deprem daha olduğunu vurgulayan Caplan-Auerbach, "Bunları görüyoruz ancak çok daha az. Bu kesinlikle kahredici bir olay ama şaşırtıcı değil." dedi.
"Gelecekte tam olarak ne olacağını söyleyemeyiz"
Caplan-Auerbach, depremin yüzeye oldukça yakın ve geniş bir alanda olduğuna işaret ederek, "Depremlerde bir sonraki zamanda ne olacağını tahmin etmek çok zor. Bunlar çok rastgele olaylar ve hiçbir uyarı vermeden oluyor. Biz bu alanın, üzerindeki enerjiyi saldığını umut ediyoruz ancak gelecekte tam olarak ne olacağını söyleyemeyiz." ifadesini kullandı.
Depremin büyüklüğü hakkında da değerlendirmelerde bulunan Caplan-Auerbach, şunları kaydetti:
"Bu deprem çok çok büyük bir depremdi, 7,8 büyüklüğünde bir deprem belki dünyanın en büyük nükleer testiyle kıyaslanabilir. Bu bir atom bombasıyla kıyaslanamaz. Bu çok uzun bir alana yayılan bir deprem, fay hattı ne kadar uzunsa daha çok alan sarsılır. Bu fay hattı 300 kilometre ya da daha uzun bir alana yayılıyordu. Bu nedenle de bu kadar çok insanı etkiledi. 7,8'lik bir deprem 7,5 büyüklüğündeki bir depremin iki katı büyüklüğündedir. Dünyada büyük depremler görüyoruz, bu depremin olduğu gibi alanlarda çok sık görmüyoruz. Bu depremleri genellikle kıtaların altında görüyoruz. Karada yüzeye bu kadar yakın böyle bir deprem olması sıra dışı. Belki de gördüklerimiz arasında en büyüğü."
"İnşa kodlarımızı geliştirmemiz gerekiyor."
Büyük depremlerin genellikle, tektonik levhaların başka bir levhanın altına girdiği okyanus kıyılarında olduğunu belirten Caplan-Auerbach, "Mesela 2011 Japonya depremi daha büyüktü ancak insanların yaşadığı yerlere uzaktı." dedi.
Caplan-Auerbach, sözlerinin sonunda şu mesajları verdi:
"Umarım bu depremden ders çıkarırız. En basit tabirle inşa kodlarımızı geliştirmemiz gerekiyor çünkü büyük trajedilerin kaynağı binalar. Eski binalar şu an bildiğimiz seviyelerde yapılmadı. Umarım buradan bir şeyler öğreniriz.
En derin taziyelerimi Türkiye ve depremden etkilenen Suriye halkına iletiyorum. Şunu bilmelisiniz ki tüm dünya sizinle birlikte yas tutuyor ve sizin yanınızda."