Ağustos ayı başında uluslararası dayanışma grubu üyesi olarak Batı Şeria’ya gittikten iki gün sonra İsrail askerinin kurşunu ile yaralanan Daniel Santiago, yaşadıklarını AA’ya anlattı.
ABD’nin New Jersey eyaleti Jersey City’de lise öğretmeni olan 33 yaşındaki Filipin kökenli Santiago, 7 Ekim’den sonra Gazze’de yaşananlardan dolayı Filistin konusunda daha bilinçli hale geldiğini ve New York’taki Filistin dayanışma grubu `Faz3a Global` ile temasa geçerek Batı Şeria’ya gitmeye karar verdiğini söyledi.
Santiago, “Jersey City'de lise öğretmeniyim ve sanki dünyada hiçbir şey olmuyormuş, sanki soykırım olmuyormuş gibi düzenli olarak ders vermek benim için gerçekten çok zordu.” dedi.
7 Ağustos’ta işgal altındaki Batı Şeria’nın Beita kasabasına ulaştığını belirten Santiago, 2 gün sonra “İsrail ordusu ile yerleşimciler ve Filistinliler arasında bir tampon bölge oluşturmaya çalışmak” amacıyla her cuma namazı sonrası gerçekleşen işgal karşıtı gösteriye katıldığını aktardı.
“Büyük bir patlama sesi duydum, sonra bacağıma bir şey olduğunu hissettim”
Santiago, İsrail askerlerinin göstericilere karşı göz yaşartıcı kapsül ve canlı mermi kullandığını belirterek, şöyle devam etti: “Büyük bir patlama sesi duydum ve sonra bacağıma bir şey olduğunu hissettim. Bunun bir göz yaşartıcı gaz kapsülü olduğunu düşündüm çünkü sanki biri bacağıma sert bir cisimle vurmuş gibi hissettim ve sonra arkadaşlarımdan biri yanıma geldi. Hala koştuğum için topallayarak uzaklaşmama yardım etti. Bunun sadece bir göz yaşartıcı gaz kapsülü olduğunu düşünüyordum, vurulmak istemiyordum. Ancak güvenli bir yere vardığımda Filistinliler beni kaldırıp bir kamyonete koydular ve sonra bacağımdan vurulduğumu gördüm.”
Hastaneye ulaşana kadar kontrol noktalarında 3 kez durdurulduklarını anlatan Santiago, hastanede 2 buçuk gün kaldıktan sonra taburcu edildiğini ifade etti.
ABD'ye dönen Santiago, iyileşmesinin aylar alabileceğini ve vurulduğu günden bu yana Filistinliler tarafından hediye edilen özel el yapımı baston ile yürümek zorunda kaldığını aktardı.
Santiago’nun farkındalık oluşturmak için kurşun yarasını gösterecek şekilde pantolonunu keserek, üzerine “İsrail ordusu komşunuzu vurdu” şeklinde bir yazı iliştirdiği de dikkat çekti.
“Belki Ayşenur hala burada olurdu”
Santiago, İsrail askerleri tarafından vurulduktan sonra yalnızca ABD büyükelçiliği tarafından kendisiyle irtibata geçildiğini, onun dışında ABD Dışişleri Bakanlığı dahil üst düzey hiçbir resmi birimden ve ana akım medya kuruluşundan temas olmadığını belirtti.
“Beyaz Saray'dan veya başka bir yerden herhangi bir ses gelmedi. Ve eğer bu medyada haber olsaydı, politikacılar ilgilenseydi, belki Ayşenur hala burada olurdu.” diye konuşan Santiago, şöyle devam etti:
“Büyükelçiliğe bir rapor verdik, İsrailli yetkililerle iletişime geçerek takip edeceklerini söylediler ve bir ay sonra İsrail yetkililerine gönderildi, ancak nereye gittiğine, ne olduğuna dair bir güncelleme yok. Ve ben zaten bundan bir şey çıkmasını beklemiyorum. Çünkü Rachel Corrie'nin anne babasının dediği gibi; İsrail soruşturma yapmıyor, örtbas ediyor, ben vurulduğumda bunu gördük. İsrail yetkilileri bunun bir hata olduğunu, havaya bir uyarı atışı olduğunu söylediler ancak uyarı atışları yukarıdan aşağı iner, direk bacağınızdan geçmez, değil mi?”
Santiago, kendisinden yaklaşık bir ay sonra, 6 Eylül’de, Batı Şeria’da İsrail askerleri tarafından başından vurularak öldürülen Türk-Amerikan aktivist Ayşenur Ezgi Eygi için, “Benzeri bir haftalık gösteride vurulduk. Vurulduktan hemen sonra tüm medyada haber oldu ve bundan dolayı bir sonraki hafta gösteride kullanılan göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermilerde azalma gördük. Yani vurulduğumda bununla ilgili bir şey söyleselerdi, belki de Ayşenur hala burada olurdu.” dedi.
Eygi’nin ölümünün “şok edici olduğunu” belirten Santiago, İsrail tarafından yapılan “yerden seken bir kurşunla” vurulduğu açıklamasının “saçma”, ABD Başkanı Biden’in İsrail’in bu açıklamasını dillendirmesinin de “iğrenç bir şekilde gerçeği çarpıtma” olduğunu söyledi.
“ABD'nin bu soykırıma bu kadar sadık suç ortağı olduğunu görüyoruz”
Santiago, İsrail ordusu mensubu ABD vatandaşı olan bir rehinenin öldürülmesi halinde ABD’li yetkililerin bunu “performatif” bir şekilde kınarken, Ayşenur gibi bir aktivistin öldürülmesini ise “taş atmanın bir parçası olarak resmetmesine” ve bunun “bir kaza” olduğunu söylemelerine “Yani bu çifte standart çok iğrenç. Kendi hükümetimiz bazı Amerikan vatandaşlarının diğerlerinden daha değerli olduğunu sergiliyor.” diyerek tepki gösterdi. ABD’nin İsrail’e verdiği desteği de eleştirenSantiago, şunları kaydetti:
“ABD'nin bu soykırıma bu kadar sadık suç ortağı olduğunu görüyoruz. Ateşkes istediklerini söylemelerine rağmen silah gönderdiklerini görüyoruz. Muhtemelen Hizbullah'tan Hamas'a kadar, ateşkesi müzakere etmeye çalışan insanların öldürülmesinde, bu müzakerelerdeki insanların suikastlarında suç ortağı olmuşlardır. Ve (Gazze’de) her gün vahşetin yaşandığını görüyoruz. ABD, İsrail'e silah vermeye devam etme ve yaptıkları her şeyi örtbas etme suçunun ortağı olan ülke.”
Santiago, ABD’nin, ülkedeki kasırga ve sellerden mağdur olan kendi vatandaşlarına sadece 750 dolar gibi cüzi bir yardımda bulunabildiğine dikkat çekerek, “Burada insanlar acı çekerken, biz savaşlar için, Filistin halkının, Lübnan halkının ve tüm Orta Doğu'nun soykırımı için para gönderiyoruz.” ifadelerini kullandı.