ABD’nin biyolojik silah tespit sisteminde büyük boşluklar var

ABD İç Güvenlik Bakanlığı Genel Müfettişlik Bürosu (DHS-OIG) tarafından dün yayınlanan raporda, 2001’deki şarbon saldırılarından sonra biyolojik silahların tespit edilmesi için oluşturulan bir erken uyarı sistemi olan "BioWatch" isimli programın, 50 eyaletin 22’sinde ancak koruma sağlayabildiği ve test için oluşturulan tehditlerin çoğunu tespit edemediğini açıkladı.

Raporda, BioWatch’ın potansiyel tehdit olarak kurgulanan 14 biyolojik tehditten yalnızca 6'sını tespit edebildiği, programın zafiyetinin bununla da sınırlı kalmadığı, tespit sırasında kendi ekipmanını açığa çıkardığı ve sistemi tamamen korumasız bıraktığı vurgulandı.

DHS-OIG’den yapılan açıklamada, "BioWatch’ın zafiyetlerini giderecek değişiklikler yapılmadan ABD, potansiyel bir biyoterörizm saldırısını tespit etme ve müdahale etme yeteneğine sahip olamayacak ve bu hazırlıksızlık çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden olabilir" denildi.

Bilgiler nisana kadar ilgili kurumlarla paylaşılacak

İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Kitle İmha Silahları ile Mücadele Dairesinden (CWMD) yapılan açıklamada, genel olarak rapordaki bulgularla hemfikir olunduğu ve tespit siteminde ortaya çıkan sorunları ele almak için çalışılacağı vurgulandı.

İç Güvenlik Bakanlığı'nın açıklamasında da güvenliği artırmak için sistemi barındıran kuruluşlarla birlikte çalışılacağı ve programın biyolojik algılama yeteneklerinin geliştirilmesinin planlandığı açıklandı.

Ayrıca programın test edilmesi için kapsamlı bir tatbikat planlandığı ve tatbikatla ilgili bilgilerin nisana kadar ilgili kurumlarla paylaşacağı bilgisi paylaşıldı.

Program, faaliyete geçtiği tarihten bu yana eleştirilerin hedefi oldu

CWMD tarafından işletilen ve hava örnekleme ekipmanları ve laboratuvar tesislerinden oluşan BioWatch programı, 2001’de ABD’de medya kuruluşlarına ve devlet kurumlarına gönderilen şarbonlu mektup saldırılarından 2 yıl sonra 2003’te oluşturulmuştu.

ABD’deki mevcut denetleme ve gözetim programlarını tamamlaması amacıyla oluşturulan program, faaliyete geçtiği tarihten bu yana eleştirilerin hedefi oldu.

Programın maliyetinin yıllık 80 milyon dolar olduğu biliniyor.