Esed rejimine destek veren ya da onlarla büyük miktarda para alışverişinde bulunan yabancı kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulanmasını öngören yasa, Esed ve müttefiklerini BM denetimindeki siyasi sürece döndürme amacı güdüyor.
Bu yaptırımların savaştan önce Suriye ile büyük ticari bağları olan ve halihazırda bu ülke ile arasındaki Cabir-Nasib Sınır Kapısı'nın yeniden açılmasından sonra sınırlı şekilde ticari faaliyetlerine devam eden Ürdün'ü de kapsayabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
Washington yönetimi, ülkedeki ticaret ataşesi aracılığıyla mart ayında Ürdün'e, Sezar Yasası'nın uygulanması dahil, Suriye ile ticaret yapmasının sonuçları konusunda uyarıda bulunmuştu.
Ürdün Temsilciler Meclisinde o dönem imzalanan bir bildiriyle ABD ticaret ataşesinin konuşması, "müdahale ve Ürdün egemenliğinin ihlali" şeklinde nitelendirilmişti.
Ürdün, Suriye ile diplomatik seviyesini idari personel seviyesine indirdikten sonra Ocak 2019'un sonlarında Şam'daki diplomatik temsilciliği maslahatgüzar vekiline çıkarma kararı aldı.
Ürdün, Suriye iç savaşında, ülkede istikrarı sağlayacak siyasi çözüm çağrıları yapan bir tutum sergilerken Esed rejimi, Amman'ı "teröristlere destek sağlamakla" suçlamaya devam etti.
"ABD, Ürdün'e baskı yaparak Filistin davasını akamete uğratmak istiyor"
ABD'li ataşenin Ürdün'ü uyarmasını kınayanlar arasında bulunan Ürdünlü Milletvekili Vefa Beni Mustafa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin Ürdün ve bölge ülkelerine baskı yaparak Filistin davasını akamete uğratmak ve İsrail'in planlarına destek verme gayesi güttüğünü ifade etti.
Mustafa "Ürdün, özellikle kendi topraklarında 1,3 milyon Suriyeli barındırarak krizden en çok etkilenen ülkeler arasında olduğunu anlayan ABD'li yetkiler ile irtibatını sürdürüyor. Böylece Ürdün hükümeti, yasanın uygulanmasından kaynaklanan baskıyı ve etkilerini hafifletmek amacıyla aldığı kararları da her açıdan inceliyor." ifadelerini kullandı.
Beni Mustafa, "ABD bu yasayla ekonomik hakimiyetini güçlendirmek, bölge ülkelerini zayıflatarak Arap ve İslam ülkelerinin uzlaşısının önünü kesmek istiyor." dedi.
"Yaptırımlar Ürdün'ü fazla etkilemez"
Ürdünlü ekonomist Mazin Merci ise ABD'nin Ürdün'ü her zaman birçok şeyle tehdit ettiğini savunarak, "Sınırın yeniden açılmasına rağmen Ürdün-Suriye ilişkilerinin savaştan önceki haline dönmediğinin göz önüne alınması gerekli." değerlendirmesinde bulundu.
İki ülke arasındaki ticari hacmin, önceki dönemlerin yüzde 30'una bile ulaşamadığını söyleyen Merci, şöyle devam etti:
"Yaptırımlar uygulandığında, Ürdün'ü fazla etkilemez zaten Ürdün 1,3 milyon mülteciyle Suriye krizinin yansımalarını yeterince görüyor. Yaptırımlar Suriye'nin stratejik destek almasını önleme amacı taşıyor. Bu yardım da Ürdün'den gitmiyor. Ürdün'ün Suriye ile basit bir ticareti var. Amman temelde ABD'nin Şam politikasına bağlıdır."
Merci, ABD'nin Ürdün'ü tehdit ettiği yaptırımların, Filistin konusu başta olmak üzere bazı bölgesel konularda Amman'a bir baskı aracı olarak kullanıldığına dikkati çekti.
"Amman ve Şam arasındaki ticaret sınırlı"
Arap Ekonomi Odaları Birliği ve Ürdün Ticaret Odası Başkanı Nail el-Kabariti ise iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin çok sınırlı olduğunu söyledi.
Ürdün Genel İstatistik Dairesinin mart ayındaki verilerine göre, Ürdün'ün Suriye'den ithalatı 2018'de 49,9 milyon dinar (yaklaşık 70 milyon dolar) seviyesindeylen bu rakam 2019 yılında 30,7 milyon dinara (43 milyon dolar) geriledi.
Suriye'ye ihracat ise 2018'de 33 milyon dinarken (46 milyon dolar) 2019 yılında 53,05 milyon dinara (74 milyon dolar) yükseldi.
Ürdün Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın önceki verilerine göre, Suriye'ye ihracat 2011 yılında, 255,5 milyon dolar, ithalat ise 376 milyon dolar seviyesindeydi.
"Ürdün'ün tutumu herhangi bir yasaya göre değişmez"
Eski Ürdün Enformasyon Bakanı Muhammed el-Mumini de "Ürdün'ün Suriye dahil Arap krizleri konusundaki tutumu sabittir. Kaynağı neresi olursa olsun herhangi bir karar veya yasa Ürdün'ün sağlam duruşunu değiştirmeyecek." dedi.
Ürdün'ün Arap ülkelerinin iç işleri konusunda tarafsızlığını koruduğunu ve sürekli siyasi çözüm bulunması çağrısını yinelediğini ifade eden Mumini, şöyle devam etti:
"ABD, Suriye krizinin Ürdün üzerindeki ekonomik ve güvenlik konularındaki etkisini görmeli ve Ürdün'ün yüksek sayıda Suriyeliyi misafir ederken karşı karşıya olduğu büyük baskının farkına varmalı."
Ürdün- Suriye ilişkilerinin savaştan önceki gibi olmadığını ancak bunun eski haline dönmesini istemedikleri anlamına da gelmeyeceğini söyleyen Mumini, ABD'nin yasanın uygulanması konusunda Ürdün'e bölgedeki ortağı ve destekçisi gözüyle bakacağı kanısında olduğunu söyledi.
Mumini, Şam ile Amman arasındaki ticaretin belli sektörlerle sınırlı olduğunu ancak yine de mültecilerin oluşturduğu yükün hafiflemesine bir katkı sunduğunu ifade etti.
Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası
ABD Kongresinde geçen aralık ayında kabul edilen ve 17 Haziran'da yürürlüğe giren yasanın başlığında yer alan "Sezar", 2014'te Esed rejiminin rejim muhaliflerini tuttuğu hapishanelerde işkenceyle öldürülen tutukluların fotoğraflarını dünya basınına sızdıran askeri polisin kod adı olarak kullanılmıştı.
Sezar kod adlı askeri polisin çektiği fotoğraflar 2014'te ilk kez Anadolu Ajansı tarafından yayımlanmış, söz konusu fotoğraflar, Esed rejiminin sistematik işkence yaparak ve aç bırakarak öldürmek dahil, işlediği savaş suçlarının delili olarak büyük yankı uyandırmıştı.
ABD Senatosu, 18 Aralık'ta Suriye'de Esed rejimi ve destekçisi Rusya ile İran'ın faaliyetlerine yardım sağlayan kişi ve kuruluşlara ilave yaptırımlar uygulanmasını öngören yasa tasarısını kabul etmişti.
Başkan Donald Trump da ABD'nin 2020 savunma bütçesi içine eklenen "Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası"nı 21 Aralık'ta imzalamıştı.
17 Haziran'da yürürlüğe giren yasaya göre rejime, Rusya ve İran adına hareket eden üstlenici şirketlere destek sağlayan ya da onlarla büyük miktarda para alışverişinde bulunan yabancı kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulanabilecek.