Washington'un nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinden bir yıl sonra İran'da yaptırımlardan kaynaklı ekonomik sorunlar derinleşirken Tahran yönetimi, anlaşmanın Avrupalı taraflarının ABD'nin yaptırımlarına karşı gerekli adımları atmasını bekliyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmadan çekilme kararının ardından açıkladığı İran'a yönelik ambargolar 7 Ağustos ve 5 Kasım olmak üzere iki aşamayla devreye girdi.
ABD, ilk aşama yaptırımlarla İran'ın dolar, altın ve değerli madenlere erişimini yasaklarken, bu ülkenin çelik, kömür, alüminyum ticareti ile otomotiv ve sivil havacılık sektörlerini de hedef aldı. 5 Kasım'da getirilen ikinci aşama yaptırımlar ise doğrudan Tahran'ın petrol ve enerji ticaretini hedef aldı.
Washington, ambargonun hayata geçmesinden birkaç gün sonra İran'dan petrol ithal eden Türkiye, Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Hindistan, İtalya ve Yunanistan'ı 6 ay süreyle petrol yaptırımlarından muaf tuttu. Bu süre içerisinde İran petrolünün küresel pazara akışı devam etse de günlük petrol ihracatı 1 milyon varil düştü.
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 8 ülkeye tanınan 6 aylık muafiyet uzatılmadı ve ABD, 2 Mayıs'tan itibaren Tahran'dan petrol sevkiyatına devam eden ülkeleri ve şirketleri yaptırım uygulamakla tehdit etti.
İran'ın petrol ihracatı yüzde 37 azaldı
İran Ulusal Petrol Şirketi'ne göre, ülkenin yaklaşık 158 milyar varil ham petrol rezervi ve 33,5 trilyon metreküp doğal gaz rezervi var.
Venezuela ve Suudi Arabistan'ın ardından Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) içinde en büyük üçüncü petrol rezervine sahip İran, dünyada da Kanada'nın ardından en büyük dördüncü büyük petrol rezervine sahip ülke.
İran Petrol Bakanlığı'nın istatistiklerine göre, Tahran geçen yıl nisanda günlük 2,87 milyon varil ham petrol ve kondensat ihracatının yarısını 1,4 milyon varille Çin ve Hindistan'a yaptı.
Tahran'ın toplam ihracatı 2,87 milyon varilin yüzde 60'ını bu dönemde İran petrolünü temel enerji kaynaklarından kabul eden Asya ülkeleri, Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore ithal etti. İran'ın petrokarbon ihracatının geri kalan yüzde kırkı Avrupa Birliği (AB), Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) gönderildi.
Zengin petrol yataklarına sahip İran'ın petrol ihracatı, ABD'nin 8 Mayıs'ta nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinin ardından kademeli olarak azalmaya başladı.
Geçen yıl mayısta günlük 2,7 milyon varil petrol ihraç eden İran, ülkelerin gümrük istatistiklerine ve çeşitli tanker izleme verilerine göre, martta yaklaşık 1,7 milyon varil petrol sattı. Buna göre, Tahran'ın petrol ihracatında yaklaşık bir yıllık sürede 1 milyon varil kayıpla yüzde 37 düşüş gözlendi.
ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook, İran'a petrol yaptırımları nedeniyle Tahran yönetiminin petrol gelirlerinin 10 milyar dolardan fazla düştüğünü belirterek, "Yaptırımlardan önce İran, petrolden yıllık 50 milyar doların üzerinde gelir elde ediyordu. Hesaplarımıza göre, yaptırımlar nedeniyle 10 milyar dolardan fazla gelirden mahrum bırakıldı" dedi.
Çin, İran'dan petrol sevkiyatlarını azalttı
Tahran'ın en büyük iki müşterisi Hindistan ve Çin, ABD'nin İran'ın petrol sektörüne yaptırımlarından muafiyet alan ülkelerin arasındaydı.
Buna rağmen Çin'in İran'dan petrol ihracatında düşüş gözlendi. Çin Genel Gümrük İdaresi verilerine göre, İran'dan geçen yıl martta günlük 725 bin varil ham petrol ithal eden Çinli şirketler, bir yıl sonra martta bu miktarı yüzde 25 düşürerek 543 bin varile indirdi.
İran'dan 430 bin varil ham petrol ithal eden Tahran'ın ikinci en büyük müşterisi Hindistan ise bu mart ayına gelindiğinde petrol sevkiyatlarını yüzde 5 düşürerek, günlük 405 bin varil petrol ithal etti.
Tahran'ın Asyalı müşterileri Güney Kore ve Japonya'nın mart ayındaki ihracat rakamları ise sırasıyla günlük 230 bin ve 140 bin varil seviyelerindeydi.
İran'ın para birimi yüzde 127 değer kaybetti
Devreye giren yaptırımların yol açtığı olumsuz tablonun en net göstergesi ekonomide oldu. ABD'nin anlaşmadan çekildiği geçen yıl mayıs ayında serbest piyasada 1 ABD doları 6 bin 500 tümen seviyelerinde işlem görürken geçtiğimiz Eylül ayında tarihi seviyesine ulaşarak 19 bin tümeni gördü. Bugün bu rakam, 14 bin 800 tümen seviyelerinde seyrediyor.
Buna göre, İran para birimi, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden bu yana dolar karşısında yüzde 127 değer kaybetti.
İran ekonomisindeki kriz yalnızca ulusal paranın dolar karşında değer kaybıyla sınırlı kalmadı. Para biriminde yaşanan değer kaybı dış ticareti zora sokarken enflasyonun yükselmesine ve ekonominin daralmasına neden oldu.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) verilerine göre, İran'da geçen yıl ekonomi yüzde 3,9 küçüldü. IMF, geçen ay açıkladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunda da İran ekonomisinde bu yıl yüzde 6 daralma öngördü.
Enflasyon son 5 yılın zirvesinde
İran İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, İran ekonomisinde geçen yıl son 5 yılın en kötü enflasyon oranı görüldü. Bunun ekonomideki en belirgin işareti geçen yıl Mayıs ayında yüzde 9,7 olan enflasyon oranının eylülde yüzde 31,4’e yükselmesiyle verildi.
İran takvimine göre, yıl sonu sayılan 20 Mart'a kadar bir yıllık enflasyon yüzde 27'yi buldu. IMF ise, petrol ihracatının durması halinde ülkede yıl sonu enflasyon oranının yüzde 50'yi görebileceği uyarısı yaptı.
İran para biriminin hızla değer kaybetmesi ve enflasyondaki artış halkın alım gücüne de ciddi bir darbe vurdu. İran'da bu yıl 1 milyon 516 bin 882 tümen olarak belirlenen asgari ücret mayıs ayındaki döviz kurlarına göre yaklaşık 170 ABD dolarına eşitken söz konusu rakam bugün itibarıyla serbest piyasa kuruna göre 102 dolara gerilemiş durumda.
Ekonominin durumu protestoları tetikleyebilir
ABD'nin petrol muafiyetlerini kaldırdığı 2 Mayıs tarihinden sonra İran'ın petrol satışlarının 500 bin varilin altına düşebileceği tahmin ediliyor.
Ekonomisi petrole dayalı İran'da bu durum ülkede ekonomik sorunların derinleşmesi, bundan kaynaklı halk arasındaki memnuniyetsizliği artırması ve Aralık 2017'de olduğu gibi ülkede geniş çaplı hükümet karşıtı protestoları tetikleme potansiyeli taşıyor.
İran, Avrupa'nın ABD'ye karşı etkisizliğinden şikayetçi
İran'ı anlaşmada tutmak isteyen ve "E3" olarak isimlendirilen nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları Almanya, Fransa ve İngiltere'nin, İran'la ticareti kolaylaştırmak ve Avrupalı şirketleri ABD'nin yaptırımlarından korumak için Ocak ayında kurdukları Avrupa Birliği'nin de desteklediği INSTEX adlı ödeme mekanizması halen faaliyete girmedi.
Avrupa'yı ABD'nin İran aleyhindeki adımlarına karşı etkisiz kalmakla eleştiren Tahran yönetimi, anlaşmayla durdurduğu nükleer faaliyetlerinin bir kısmını yeniden başlatmaya hazırlanıyor.
Kaynak: AA