Örgütün konuyla ilgili hazırladığı raporda, Belçika, Bulgaristan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Fransa, Yunanistan, Macaristan, İtalya, Sırbistan, Slovakya, Romanya, İspanya ve İngiltere mercek altına alındı.
“Salgını Denetlemek” başlıklı raporda, bu ülkelerdeki polisin etnik azınlıkları ve ötekileştirilen grupları şiddet, ayrımcı kimlik kontrolleri, zorla karantinaya alma ve para cezalarıyla orantısız hedef aldığı tespitine yer verildi.
Raporla ilgili yazılı açıklamada bulunan Uluslararası Af Örgütü Batı Avrupa Araştırmacısı Marco Perolini, “Polis şiddeti ve kurumsal ırkçılıkla ilgili sorunlar yeni değil. Ancak salgın ve karantinaların baskıcı bir biçimde uygulanması, bu sorunların ne kadar yaygın olduğunu gözler önüne serdi.” ifadelerini kullandı.
Perolini, Avrupa ülkelerine çağrıda bulunarak, polis teşkilatlarındaki ayrımcılığın, hukuka aykırı güç kullanımının ve bunların cezasız kalmasının acilen ele alınmasını istedi.
Uluslararası Af Örgütü Doğu Avrupa Araştırmacısı Barbora Cernusakova da yetkilileri, polis teşkilatını, salgınla mücadele kapsamındaki uygulamalarının temel bir niteliği olan kurumsal ırkçılık, ırkçı ön yargılar ve ayrımcılık sorunlarını çözmeye çağırarak, "Buna benzer pratiklere son verilmesinin ve Avrupa’nın kendi içindeki ırkçılıkla yüzleşmesinin zamanı geldi.” değerlendirmesinde bulundu.
Rapordan
Rapora göre, polisin karantina denetimleri çoğunlukla etnik azınlık grupların diğer bölgelere kıyasla daha yüksek oranda yaşadığı yoksul bölgeleri orantısız etkiledi.
Fransa’nın en yoksul bölgesi olan, ağırlıklı siyahilerin veya Kuzey Afrika asıllı kişilerin yaşadığı Seine-Saint-Denis’de karantinaya uymama gerekçesiyle kesilen para cezası sayısı ülkenin geri kalanında kesilen para cezası sayısının üç katı oldu. Yerel yetkililer ise bu bölgede karantina tedbirlerine diğer bölgeler kadar saygı gösterdiğini savundu.
Nice’te ağırlıklı işçi sınıfı ve etnik azınlıkların yaşadığı bir mahalle, kentin geri kalanından daha uzun süreli sokağa çıkma yasağına tabi tutuldu.
Polis güçleri karantina tedbirlerini denetleme kapsamında durdurma, üst arama ve kimlik kontrolleri yaparken sıklıkla hukuka aykırı güç kullandı.
Kolluk faaliyetlerinde etnik aidiyete göre sınıflandırılmış veri toplayan az sayıda Avrupa ülkesinden biri olan İngiltere’de, Londra polisinin, Mart-Nisan 2020 döneminde durdurma ve üst aramalarında yüzde 22 artış kaydedildi. Bu süreçte üst aramasına tabi tutulan siyahilerin oranı yaklaşık üçte bir arttı.
Şiddeti görüntüleyenlere ceza
Uluslararası Af Örgütünün Kanıt İnceleme Bölümü, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde kaydedilen ve polisin hukuka aykırı güç kullandığını gösteren 34 videoyu doğruladı. Rapora göre bu vakaların birçoğunda güç kullanımı hiçbir şekilde gerekli değildi.
29 Mart’ta internette paylaşılan bir video, iki kolluk görevlisinin İspanya’nın Bilbao kentinde Kuzey Afrika kökenli olduğu bildirilen genç bir erkeği durdurduğunu gösteriyor. Polis, görünüşte kendilerine yönelik hiçbir tehdit oluşturmamasına rağmen bu kişiyi şiddetli bir biçimde itiyor ve ona copla vuruyor. Bir duvarın önünde elleri arkasından bağlı halde tuttukları sırada gencin annesi ortaya çıkıyor ve polis memurlarına oğlunun akıl sağlının yerinde olmadığını söylüyor. Bunun üzerine bir polis memuru kadına copla vuruyor, daha sonra da üç polis memuru kadını yere düşürüyor.
Af Örgütü raporuna göre olayı görüntüleyen mahalle sakinlerinden bazılarına, "kolluk görevlilerinin görüntülerini izinsiz kullandıkları" gerekçesiyle para cezası verildi.
Mağdur sınır dışı edildi
Başka bir video, 10 yıldır Fransa’da yaşayan 27 yaşındaki bir Mısır vatandaşının 26 Nisan 2020’de İle-Saint-Denis’de polis tarafından kovalandığını ve sonunda kendini Seine Nehri’ne attığını gösteriyor. Videoda, polis memurlarının, bu kişiye hakaret ettiği, aşağıladığı ve bir memurun diğerine “ayağına ağırlık bağlamalıydın” dediği duyuluyor. Bu kişi daha sonra polis aracında memurlar tarafından dövülerek alıkonuluyor.
Rapora göre videodaki kişiden ülkeyi terk etmesi istenilirken, iki polis memuru da görevden uzaklaştırıldı.
Romanlara baskı
Bulgaristan ve Slovakya hükümetleri, Romanlara yönelik ayrımcılığı açıkça ortaya koyarak ülkelerindeki Roman yerleşimlerini zorunlu karantinaya aldı. Slovakya hükümeti ayrıca karantina denetimi için orduyu görevlendirdi.
Bulgaristan’daki zorunlu karantina döneminde 50 binin üzerinde Roman'ın ülkenin geri kalanıyla iletişimi kesildi ve bu yerleşimlerde şiddetli gıda kıtlığı yaşandı.
Raporda yer verilen bir ankete göre Roman mahallerindeki ortalama gelir, Mart-Mayıs 2020 döneminde yüzde 61 azaldı.
Kamplarda ve müşterek yerleşimlerde yaşayan sığınmacılar, mülteciler ve göçmenler Almanya, GKRY ve Sırbistan’da vatandaşlardan farklı olarak karantinaya alındı. Fransa ve Yunanistan’da ise bu kişiler yaşadıkları kamplar ve müşterek yerleşimlerden zorla tahliye edildi.