İngiliz-Afgan ortak vatandaşı olan adam, 23 Ağustos'ta İngiltere Dışişleri Bakanlığı'ndan bir mail aldı.
Mailde ailesiyle birlikte “bir sonraki uygun uçağa bindirileceği” bir tahliye merkezine seyahat etmesi söyledi.
Talimatlara uyan aile, silah seslerinin arasında talimatlara uydu ve her gün söylenen lokasyon önünde kuyruğa girdi, ancak tahliye edilmedi.
Kabil Havaalanı'nın yakın bir girişine ölümcül bir bombanın isabet etmesi üzerine aile bölgeden kaçmak zorunda kaldı.
The Independent'da yer alan habere göre yasal belgeler, ailenin şu anda Afganistan'da mahsur kaldığını ve saklanarak yaşadığını ve "hayatlarının gerçek ve acil risk altında olduğunu" söylüyor.
İdare Mahkemesine yapılan başvuru, hükümetin Afgan tahliye politikasının adil veya makul olmadığı ve bakanların geride kalanlara yardım etmek için uygun adımları atmadığı iddiasıyla yargısal incelemesini talep ediyor.
"İzin başvurusunda bulunmaları artık imkansız"
Aileyi temsil eden Duncan Lewis hukuk firmasından Nina Kamp, “Müvekkillerimiz, kendi kusurları olmaksızın Ağustos ayında geride kaldılar. İngiltere ile ilişkileri nedeniyle Taliban korkusuyla yaşıyorlar. Şimdi, İçişleri Bakanlığı onların Afganistan'dan izin başvurusunda bulunmalarını imkansız hale getirdi." dedi.
Dava başarılı olursa, şu anda Afganistan'dan kaçamayan tüm İngiliz vatandaşlarının ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin durumunu etkileyebilir.