Afrika, 1,4 milyardan fazla insana ev sahipliği yapıyor ve kıta büyümeye devam ettikçe enerji ihtiyacı artıyor. Uzmanlar, enerji kaynakları üzerinde hem iç ve hem de dış baskı olduğu görüşünde.
Clean Energy 4 Africa (Afrika için Temiz Enerji) Kurucusu Dr. Mohamed Alhaj ve İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) Afrika Araştırmacısı Dr. Serhat Orakçı, Afrika'nın enerji potansiyelini ve geleceğini TRT Haber’e anlattı.
Afrika’nın potansiyeli: Enerjinin kara deryası
Afrika değerli madenler, fosil yakıtlar, yenilenebilir enerji gibi birçok kalemde büyük rezervlere ve potansiyele sahip. Kıtada petrol ve doğal gaz keşifleri artıyor. Sahra Çölü gibi alanlar yenilenebilir enerji üretiminde ön plana çıkıyor. Enerji üretimiyle ilişkili mineraller ve madenlerin bolluğu kıtayı cazibe merkezi haline getiriyor.
Dr. Orakçı, kıtanın kendi kaynakları üzerinde tam anlamıyla söz sahibi olmadığını, bugün daha çok ham madde ithalatçısı konumunda olduğunu söylüyor ve küresel aktörlerin de bu alanlara nüfuz etme yarışı içinde olduğu ekliyor.
Kıtadaki güç mücadelesini anlamak için kaynaklara yakından bakmakta yarar var.
İlk olarak nükleer enerjide kullanılan uranyum örneğini veren Dr. Orakçı şöyle diyor: “Namibya, Nijer, Güney Afrika dünyadaki uranyum kaynaklarının %18’ini oluşturuyor. Ki iyi bir rakam.”
Teknoloji ilerledikçe Afrika'nın kaynakları daha stratejik hale geliyor. Çünkü kıta, uydu ve cep telefonu teknolojilerinde, pillerde kullanılan kobalt, platin, lityum gibi değerli madenler yönünden de oldukça zengin.
Dr. Orakçı, lityum için bir parantez açmak gerek diyor:
“Lityum konusu oldukça önemli gözüküyor. Çünkü elektrikli araç üretimi dünyada hız kazanmaya başladı. Bu da tabi lityuma olan ihtiyacı artırdı.
Mesela şu anda Çin’in lityum kaynaklarını kontrol etme noktasında bir stratejisi var, Amerikan şirketleri de benzer bir arayışın içerisindeler. Çünkü baktığınızda lityum kaynakları Güney Amerika, Afrika, Avustralya gibi yerlerle sınırlı. O yüzden bu kaynakları kontrol eden güç, esasında o piyasayı, o sektörü de kontrol etmiş oluyor. Son yıllarda Zimbabve’de, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, Mali’de, Gana’da önemli lityum kaynakları keşfedildi ve bunlar artık işlenmeye başlandı. O nedenle bu piyasa da giderek daha stratejik hale gelmeye başladı.”
Afrika’da enerji yatırımları ne durumda?
Afrika, dünyadaki en iyi güneş enerjisi kaynaklarının yüzde 60’ına ev sahipliği yapıyor. Ancak kurulu güneş enerjisi kapasitesinin sadece yüzde 1’ine sahip.
Dr. Alhaj, “Afrika, dünya nüfusunun yaklaşık beşte birine sahip olmasına rağmen, küresel enerji yatırımlarının yalnızca yaklaşık yüzde 5'ini çekti. Şimdiye kadar bu yatırımlar ağırlıklı olarak fosil yakıtlara odaklandı. Yenilenebilir enerji konusundaki yatırımlar çok kısıtlı” diye anlatıyor.
Afrika enerji sektöründeki yatırımların belirli bölgelere ve çok az sayıda ülkeye odaklandığının altını çizen Dr. Alhaj, kıtadaki on ülkenin enerji ve elektrik altyapısına yönelik özel sektör yatırımlarının yüzde 90'ını aldığını belirtiyor.
Kıtanın geleceğinde yenilenebilir enerjinin rolü
Afrika da diğer ülkeler gibi fosil yakıt bağımlılığını azaltmaya çalışıyor. Çünkü madenlerin yarattığı çevresel zarar kıtada oldukça fazla hissedilmeye başlandı ve iklim krizi çevre dostu enerjiyi zorunlu kılıyor.
Böyle bir enerji dönüşümü için elbette yatırıma ihtiyaç var. Dr. Orakçı, “Artık fosil yakıtlara olan bağımlılığı herkes azaltmaya çalışıyor. Bir fiyat olarak çok yüksek, iki çıkartma işleme vesaire maliyetli. Bir de çevresel zararları çok fazla. Bütün bunları düşündüğünüzde güneş enerjisinden yararlanmak daha mantıklı gözüküyor ama o alanda da ciddi yatırımların yapılması icap ediyor” diyerek açıklıyor.
Dr. Alhaj ise yenilenebilir enerji yatırımlarını kıtanın direncinin artması ve refah seviyesinin yükselmesi için bir gereklilik olduğundan bahsediyor.
Türkiye stratejik bir ortak
Türkiye birçok alanda Afrika için stratejik bir ortak. TRT Haber canlı yayınına katılan Bakan Dönmez, “Afrika başta olmak üzere birçok ülkeden bize son dönemdeki bu bizim denizdeki operasyon kabiliyetimizi artırmamızdan dolayı çok teklif geliyor. Oralarda da yine bu dost ve kardeş ülkelerle birlikte hareket edebiliriz” açıklamasında bulunmuştu.
Dr. Alhaj, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika ziyaretlerini hatırlatıyor ve Türkiye'nin kıtada sürdürülebilir enerji geçişini desteklemek için stratejik bir rol oynayabileceğini düşündüğünü aktarıyor.
Dr. Orakçı, Türkiye’nin nükleer santral kurduğunu, elektrikli araç ürettiğini hatırlatıp uranyum, lityum gibi madenlere ihtiyacın artacağının altını çiziyor ve şöyle diyor:
“Türkiye, son 20 yıllık geçmişine baktığınızda Afrika Kıtası’nda iyi bir ivme yakaladı. Özellikle insani yardım, diploması, arabuluculuk gibi hususlarda... Askeri alanlarda, ticareti ilişkilerinde bir ivme yakaladı. Bunu biraz da enerji sektörüne artık taşıma ihtiyacı Türkiye açısından doğuyor”
Afrika kendi enerji dönüşümünde nasıl söz sahibi olacak?
Clean Energy 4 Africa gibi girişimler, Afrika’nın kendi geleceğinde daha çok söz sahibi olması ve kıtanın yenilenebilir enerji konusunda güçlenmesi için çalışıyor.
Dr. Alhaj, “Bence Afrikalılar olarak bizim karşı karşıya olduğumuz en büyük zorluklardan biri, sadece enerji geçişi söz konusu olduğunda değil, genel olarak eğitim ve kapasite geliştirme sorunudur. Özellikle gençler için.
Afrika, gelecekteki enerji geçişinde lider olma potansiyeline sahip. Yeter ki doğru politika çerçevelerini uygulamaya koyalım ve gençliği dönüşümün geleceğinde hak ettikleri rolü üstlenmeleri için güçlendirelim” diyor.