İsrail, ateşkesten sonra bombardımanı daha çok şiddetlendirdi. Bu kez tanklar da devreye girdi. Tüm dünyanın bir kez daha göz yumduğu bu katliamların kurbanları arasındaki Gazzeliler artık 'ölüm ablukası' altındaydı. Ne kuzey ne güney ne doğu ne batı güvenliydi artık...
“Peki, insan vatanında nasıl yaşayabilirdi?” Bu soruya 2 milyondan fazla Gazzeli, son 2 ayda yanıt bulamıyordu. Güneyde yaşayan Deyir El Belahlı bir aile çözümü aynı eve sığınmakta buldu. Anneanne, babaanne, amca, kuzenler hepsi bir eve sığındı. -Yapacak başka bir şey de yoktu. Çünkü çoğunun evi bombardımanda yıkılmıştı.- Bu son sığınaklarıydı. 60'tan fazla kişi aynı çatı altındaydı.
“Tanklar çok yaklaştı…”
Muhammed amca vardı bu evde. Çocuklara bombardıman olunca “Koridora yatın hemen, birbirinizi bırakmayın” demişti ve eklemişti; “Tanklar çok yaklaştı…” Muhammed amcanın bahsettiği tanklar bombalarını bir gece yarısı ateşledi. Ev yıkıldı, Ebu Safi ailesi hep birlikte enkaz altında kaldı.
Öyle ya; Gazze için hep birlikte ölmek hayatta kalmaktan daha iyiydi bu dünyada. Ya ölmez de kimsesiz kalırlarsa? Kim bakacaktı onlara? Kim önlerine bir tas çorba koyacaktı? Biricik vatanlarında artık ne tas kalmıştı ne de çorba. Her birinin derdi diğerininkinden katbekat fazlaydı. En büyük korkularıyla yüzleştiler.
"Sema'nın feryadı..."
Küçük Sema çıktı önce evin enkazından. Aksa Şehitleri Hastanesi’ne götürüldü. O kadar çok ağlıyordu ki Gazzeli gazeteciler yanına gitti. -Muhabirlerin kameramanların bu aralar yaptıkları diğer kutsal görevleri de yetim başı okşamaktı.-
Bir gecede büyümüştü Sema ve yapayalnız kalmıştı.
“Amcam, kardeşlerim, anneannem, annem, ailem hepsi öldüler… Allahım onlardan ayrılmak istemiyorum. Onları Allah’tan geri istiyorum. Kim bana bakacak? Ah aşkım annem! Ah aşkım benim… Neden gittiniz? Neden beni terk ettiniz? Neden? Keşke ben de sizinle ölseydim. Onlar olmadan yaşamak istemiyorum. Onlar olmadan yaşamak istemiyorum. Ailemden 61 kişi bütün ailem öldü…”
Sema’nın feryadı yankılanıyordu hastanede… Küçük kızla aynı kaderi yaşayan Gazzeli gazeteciler yürek yakan bu çığlıkları İsrail’in zulmünün boyutunu anlatmak için paylaştı.
Maria mucizesi
Dile kolay tam 3 gün sonra o enkazdan bir kız çocuğu daha yaralı çıkarıldı. Maria’ydı bu kızın adı. Gazeteciler Sema’nın feryadını hatırladı… Hemen ona Sema’nın fotoğrafını gösterdiler. Çığlık attı küçük Maria: Bu Sema, evet Sema ve yaşıyor…
Ertesi gün o enkazdan bir kız çocuğu daha kurtuldu. Onu da bölgede hizmet verebilen tek hastane olan Aksa Şehitleri Hastanesi’ne getirdiler. Hastanede sedye bile yoktu. Yere yatırdılar onu. Tam 4 gün enkazda hayatta kalmayı başarmıştı, soğuk beton neydi ondan iyi kimse bilemezdi. Koluna serum taktıklarında tank ateşinin yanıklarıyla kaplı elini o betona bıraktı. Onun da aklı tıpkı Sema gibi ailesindeydi.
Hastaneden başka gidecek yerleri olmayan Gazzeli gazeteciler tabii ki çok iyi tanıyordu Maria’yı… "Seni Maria’ya götüreceğiz" dediler ama yetmedi... Lana annesini, babasını ve ailesini de istiyordu. Hep birlikte katledilen ailesini...
"Allah’ın şefkati ve bakımı yanı başındaydı"
Gazzeli gazeteci İsmail Jood, 60’tan fazla yakınını bir evde kaybeden Lana ve 2 kardeşinin hikayesini şöyle paylaştı: Tüm ailesini kaybetti 4 gün enkazda kaldı. Aşırı soğukta yiyeceksiz, içeceksiz ve örtünmeden kaldı. Ama Allah’ın şefkati ve bakımı yanı başındaydı.
Editör: Sema Engez